••••Love is of all passions the strongest, for it attacks simultaneously the head, the heart and the senses.
••••
"Sizden tek istediğim gördüğünüzü çizmeniz. Unutmayın fazlasını değil, gördüğünüzü istiyorum." Uzun oarmaklarıyla oynarken tedirgin olduğunun farkındaydım. Burada, onun dersinde olmamın bile onu ne kadar gerdiğinin farkındaydım. Ondan farklı değildim. Hatta daha beterdim. Ne düşünüyor bilmiyordum. Bu belirsizlik beni boğuyordu
"Ya seni şikayet ederse?" Yoongi'nin koluma vurması ile gözlerimi ondan ayırırken boğazımdaki kuruluk ile masanın üstündeki şişeye yöneldim. "Söylemez." dedim bu sırada omuz silkelerken. Yoongi onu bir süre süzdükten sonra emin olamayarak bana döndü. "Baban öğrenir diye çok korkuyorum."
"Söylemez. Söylerse de yapacak hiçbir şey yok." Dedim artık işin işten geçtiğinin farkında olarak. İçimdeki aşkı sırtıma prangalarken ne tür bir belanın içinde olduğumun gayet farkındaydım. Ama bazen bir korkuyu yenmenin tek yolu çok basitti. Korkudan daha kuvvetli bir his ile başa çıkmaya çalışmak. Yani aşkın iliklerinde hissetmek.
Elime aldığım kalemi sıraya vurmaya başlarken gözümü olabildiğince ondan uzak tutmaya çalışıyordum. Rahatsız olsun istemiyordum. Sıraya bakarken tekrar koluma vurulması ile hafif bir uykudan uyanmış gibi olduğum yerde sıçrarken yoongi'ye bakarak kaşlarımı çattım. Kaşları ile karşıyı işaret ederken sınıfta olan biteni henüz fark etmiştim.
"Bırak çizelim işte Hoca!" Gözlerimi kısıp Woojin ile arasındaki diyaloğa odaklanırken olayı anlamaya çalışıyordum. "Bu tarz bir teknikle mi?" Elinde tuttuğu kağıda bakarken beğenmemiş gibi bir hali vardı. "Baştan çizmeni rica edeceğim." Dedi ardından.
Woojin onun elinden kağıdı çekip alırken mırıldanarak yerine oturmuştu. "Çok boş konuşuyorsun." Duyduğum boğaz temizleme sesiyle onun asla sessiz kalmayacağını fark etmiştim.
"Sınırını bilmeni istiyorum senden." Düşük ama uyarıcı bir sesle ona bakarak konuştuğunda kanımın çekildiğini hissettim. Onu pek çok ruh halinde görsem de, ilk kez kızgın ve hatta agresif görüyordum. "Asıl sen sınırlarını bil. Babamın verdiği paralar sayesinde-" Woojin'in cümlesinin ne denli iğrenç bir yere gittiğini fark ettiğimde çoktan oturduğum sıradan doğrulmuş, Ayağa kalkarken bir hiddetle bağırdım. "Kapa çeneni!" Yüzümü Woojin'den başka bir yere çevirmiyordum.
"Sen karışma Jungkook." Burnundan solurken bana bakan çocuk ile ne ara kolumu tuttuğunu fark etmediğim Yoongi'yi geri iterken ona doğru yürüdüm ve yüz yüze gelip kaşlarımı çatmak ile yetindim. "Sınırını bil yoksa-"
"Yoksa ne olur?"
"Kesin sesinizi!" Arkamdan yükselen kalın, gür ses ile kafamı önüme eğip derin bir soluk aldığımda Woojin'den biraz uzaklaştım. "Jungkook yerine geç!" Diye bir uyarı aldığımda onu ikiletmek istemediğim için geri çekilip sırama doğru ilerlediğim vakit arkamdan gelen bir mırıltı ile olduğum yerde kalmıştım. "Aferin kedicik, böyle uslu ol."
Sinir damarlarıma hücum ederken bir hışımla arkamı dönmüş, üstüne doğru atıldığım sırada belimden tutan bir çift elin beni geriye doğru çektiğini fark etmem uzun sürmemişti. Ellerden kurtulmaya çalışırken geriye doğru çekildiğimi ve sınıftan çıkarıldığımında farkına varmıştım.
"Bırak." Diye döylendiğimde Bay Kim'in benden ayrılıp üstünü başını düzelttiğine şahit olmuştum. Onu izlerken bir nebze sakinleştiğimi hissetsem de içimdeki sinirin dinmediğini biliyordum. Ağzını bir iki kez açıp kapattığında benimle herhangi bir münasebet içine girmeye henüz hazır olmadığını fark etmiştim. Bunun onu rahatsız ettiğini fark etmemle yanından geçip gidecekken kolumu sarmalayan eli ile beni çekiştirmesine izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia | Taekook ✞
FanfictionKim Taehyung sanat'a aşık bir adamdı. Jungkook ise onun narsist olduğunu düşünüyordu çünkü kendisi bir sanat eserinden farksızdı. -'Stendhal sendromu' isimli kitabın Taekook uyarlamasıdır. Tüm hakları yazar'a yani @ruenuda'ya aittir.