"Nerede olursan ol seni bulacağım Mona, geçmişte gelecekte ya da başka bir hayatta. Hatta ölümde bile. Biz asla ayrılmayacağız." Neredeyse seçtiği yol için pişman olduğuna inanmak üzereydim. Bu gerçek olamayacak kadar güzel bir hayal olurdu. Ancak onu, bana yaptığı her şey için affediyordum. Bu acıyla yaşamak zorunda değildi. Ölümden sonra ne olduğunu, nereye gideceğimi bilmiyordum ancak ona olan sevgimin yok olamayacak kadar güçlü olduğunu biliyordum. "Seni affediyorum Tom. Bana yaptığın her şey için. Git ve her zaman istediğin o hayatı yaşa, sana acı çektirenlere acı çektir. Bizim hikâyemizin bu şekilde sonlanmasına neden olan herkesten intikamımızı al. Ben, her nereye gidiyorsam orada seni bekleyeceğim. " Titreyerek çıkan son sözlerim, ayrılma zamanımızın geldiğinin bir kanıtıydı. Sözlerimi bitirmemin ardından kapattığı gözlerine baktım. Bu güzel yüzü tekrar görebilecek miydim? Titreyerek açılan nemli kirpiklerinin altından parlayan kırmızı gözleri, ruhumun bu dünyayla olan bağlantısını kopardığının en büyük göstergesiydi. Her ne kadar istemesem de onun sıcak kollarının verdiği güven hissi yavaş yavaş yerini acı verici bir soğukluğa bırakıyordu. Demek ölmek böyle bir şeydi. Acı verici ve sırlarla dolu, aynı zamanda ise huzurlu.