Hiç kimse kaderinin önüne geçemezdi... Genç kadın üstündeki beyaz elbisesi ile boş sokak da ilerliyordu. Çıplak ayaklarına batan taşlar umurunda değildi, hissetmiyordu fiziksel olan hiçbir acıyı. İçinin yangını o kadar büyüktü ki değil ayağına batan taşlar etini lime lime kesseler fark etmeyecek durumdaydı. Gözlerinden akmaya devam eden yaşlarla yürümeye devam etti gecenin zifiri karanlığı ona eşlik ediyordu. Korkmuyordu genç kadın artık korkacak veyahut kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. Durdu karşısındaki tahta kapıyı yavaşça açtı kapının o cızırtılı sesi geceye düştü. Adımları onu odunluğa yönlerdi kenarda gördüğü bidonu ellerine alıp çıktı. Evin giriş kapısındaki büyük taşın altındaki anahtarı alıp kilede yerleştirdi. Kapı usulca açılırken bütün anıları gözlerinin önüne serildi. Bütün anılarına bebekliğine, çocukluğuna, gençliğine, bütün yaşanmışlıklarına ve yaşayamadıklarına veda etmenin zamanı geldi. Elinde tuttuğu bidondaki sıvıyı evin her köşesine boca edip bahçeye çıktı. Büyük bir hırs ile aynı işlemi buraya da yaptı. Son kez geçmişine baktı hiç tereddüt etmeden kibrit kutusundan bir kibrit yakıp eve fırlattı. Yavaş yavaş alevler sardı evi, karanlık gece aydınlandı genç kadın arkasını dönüp gitti. Nereye gideceğini iyi biliyordu , yorgundu çaresizdi en önemlisi kimsesizdi. Geldiği uçurum kenarında öylece karşıya bakıyordu. Açtı ellerini semaya " Ben Dicle bu hayatta yaşamam için hiç bir nedenim kalmadı, ben köksüz bir ağaç, ben kimsesizim ben çaresizim " açtı ellerini kendini karanlık bir gecede bir uçurumdan aşağı bırakmak için. Bilemezdi her şey aslında yeni başlıyordu...
1 part