Her yaz aynı kasaba, aynı ev, aynı oda, aynı kimsesizlik, aynı yalnızlık, aynı acı ve keder... Ta ki o evdeki 3.seneme kadar. ''Senin dediklerini yapmak zorunda değilim ata , burada oturup seni bekleyeceğim bana söz vermiştin oyun bozanlık yapma.'' Kollarımı birleştirip taştan sandalyemize oturmak yerine koca çınar ağacının altına oturdum ve başım aşağıda atanın ayakkabılarına baktım belki yanıma gelip özür dilerdi. ''Gideceksin ve bir daha gelmeyeceksin gece burası benim yerim ben ne dersem o olur. ''O benle ilk defa böyle konuşuyordu gözlerim dolmuştu hızlıca ayağı kalktım ve ataya doğru yaklaşıp bağırmaya başladım. ''senle tanışmadan öncede ben buradaydım ben 3 senedir her gün buradayım ata, biz daha bu yaz tanıştık beni nasıl buradan kovarsın hem de doğum günümde beni 10.yaş doğum günümde ağlattığın için üzül ata.'' Gözlerimden yaşlar süzülürken ağaç dalları ve yaprakların üzerine basa basa eve doğru koştum arada papatyaların üzeri nede basıyordum annem görürse ceza odasına giderdim ama doğruya yazları ben tek olurdum kimse göremez beni. Ben Saye Güven. Yalnızlığın bekçisi. Ve sen Ata. Dokuzuncu yaşımın tek armağanı. Beni onuncu yaşımda terk ettin. Bu benim yazıp paylaştığım ilk kitabım saçmalıklar, crinclikler yazım yanlışları vs. olabilir görmemezlikten gelin lütfen. Başlangıç tarihi: 29/07/2024 Cinsellik argo ve şiddet bulunur.