Süründürmek? (Part 2)

808 35 8
                                    

Selaaaam herkese iyi akşamlar. Part 1in devamıdır. İyi okumalar. Votelemeyi unutmayın :* :))) ◆◆◆◆◆◆◆◆

Kapı sesiyle uyandım. Çalar çalar gider diyerek gözümü tekrar kapattım. Ama her kimse inatla çalmaya devam etti. Ne inatmış arkadaş açmıyorum işte. Sen inatsan ben de inadım. Neyseki biraz sonra vazgeçti. Tam uykuya dalıyoken bu sefer de kafam titremeye başladı. Telefonumu bir daha yastığın altına koymayacağımı aklımın bir köşesine yazdım. Sinirle gözlerimi açtım. Aman be uykumun içine ıçtınız. Dersim öğleden sonra diye keyif yapacaktım oysa ki. Elimi yastığın altına uzatarak hâlâ ısrarla çalan telefonu aldım. Öküz? Tam açacağım sırada kapattı. Tam 4 cevapsız çağrı 9 mesaj. Rahatsız ya beni uyurken bile rahat bırakmıyo. Sırayla mesajları açtım.

"Günaydın uyandın mı? "

"Size geliyorum haberin olsun :))" Bir de gülücük koymuş inadıma yapar gibi.

"Yoldayım birazdan ordayım. (Anlamlı oldu sanki. Belki de şair olmalıyım ha sen ne dersin?) :D:ddD:DD:d" Gülüşe bak başkası içindeki çocuğu atamaz bu da ergeni atamıyo.

"Şimdi pastaneden poğaça simit alıyorum birlikte kahvaltı yaparız diye düşündüm." Ķihvilti yipiriz diyi disindim. Çok beklersin Ayaz Bey ben seni daha çok süründürürüm. Diğer mesajlar da "geldim kapıyı açsana ağaç oldum" gibi şeyler. Sen ağaçlıktan level atlayıp odun olmuşsun zaten Bay Odun. Telefonu yatağın üstüne fırlatmamla tekrar çalması bir oldu. İki kere daha çalmasını bekledikten sonra telefonu açtım.

"Sonunda be kızım nerdesin sen?"

"Öhhö öhö öhö Ayaz ben çok hasta oldum şu an hastanedeyim." derken bir yandan da yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim. Ses çıkarmamaya dikkat ederek delikten baktım. Siyah tişörtü ve dağınık saçlarıyla bir yandan ellerindeki poşetleri tutup bir yandan da telefonda benle konuşmaya çalışan Ayaz'ın bu hali gerçekten tatlı. Bir dakka ya ne diyorum ben. Neresi tatlı bu öküzün yada odun da diyebilirim. Evet evet bundan sonra odunu da kullanabilirim. Ben onu süzerken -delikten ne kadar süzülürse artık- o da benim onu izlediğimden habersiz bana birşeyler söylüyodu. Ama bir kaç saniyedir onu dinlemediğim doğru. Çünkü bu odun öküz gerçekten aklımı başımdan alıyo.

"Alo Öykü korkutuyosun beni cevap ver hangi hastanedesin?" Salak hemen de inandı.

"A-alo Ayaz merak etme beni. Yanıma gelmene de gerek yok."

"Saçmalama Öykü çabuk söyle nerdesin neden hastasın noldu ne zamandan beri hastasın yanında kim var?" Bunları söylerken gerçekten çok korkmuş görünüyordu. Belki de gerçekten bana değer veriyo.Hasta olduğumu duyunca nasıl da korktu. Görüş alanımdan çıkınca bu yalanı daha fazla uzatmamaya karar vererek kapıyı açtım. Sırtı bana dönük vaziyette merdivenin en üst basamağında oturuyodu. Pekala biraz daha şaka yapmaktan zarar gelmez. Sesimi değiştirerek " İyi misiniz yardım ister misiniz? " diye sordum. "İyiyim teşekkürler" dedi bana dönmeden. O kadar komik bir sesle söylemiştim ki anlamamasına şaşırsam da daha fazla kendimi tutamayarak gülmeye başladım. "Öykü?!" diye bağırarak oturduğu basamaktan kalkıp bana dönen Ayaz'ın yüzünü görünce daha çok gülmeye başladım. Karnımı tutarak gülmeye devam ederken bir yandan da "H-ha-hadi ahahhh gi-gir ahahaha içe-içeri" diyerek önden girmesine izin verdim. Arkasından kapıyı kapatarak mutfağa kadar onu takip ettim. Bu sırada hâlâ gülüyodum.

"Bu kadar komik olan ne? Ayrıca bir açıklama bekliyorum. Beni neden kandırdın? Çok korktum bilmem umrunda mı"

"Beni bu saatte uyandırdığın için sana küçük bir ceza verdim. Ayrıca sana çok sinirliyim ama şimdilik bunları unutuyorum çünkü karnım gerçekten çok aç" dedikten sonra getirdiği poşetleri yerden alarak masanın üstüne koydum.

"Neden bu kadar çok şey aldın? Sadece pastaneye uğradığını sanıyodum." dediğim de buzdolabının kapağını açarak "Tahmin etmiştim dolap bomboş" diyerek bir kısmı küflenmiş olan beyaz peyniri alıp çöpe attı.

"Napıyosun sen ya neden beyaz peynirimi attın"

"Zehirlenmeni istemem. Şimdi öyle bakmayı bırak da mutfakta nasıl olduğunu görelim."

Poşetin içindekileri teker teker çıkararak tezgahın üzerine koydum. Yumurta, sucuk, meyve suyu, zeytin, reçel, nutella, ekmek,kaşar peyniri ve beyaz peynir gibi kahvaltılık birçok malzeme.

"Sen çatal bıçak falan çıkar ben yumurta yaparım. Öyle boş boş oturmayı düşünmüyodun heralde" diyerek uzun uğraşlar sonunda üst dolaplardan birinde tavayı buldum. Mutfağa girmediğim de burdan belli oluyo zaten. Yağın üstüne kaşarı rendeledikten sonra yumurtaları üstüne kırdım. Bu sırada Ayaz da dediklerimi yapmış ekmek kesmeye başlamıştı. İlk çarpıştığımızda bu adamla aynı mutfakta kahvaltı yapacaksın deseler güler geçirdim. Ama şimdi o tüm masumluğuyla ekmek kesiyodu.

"Biliyorum çok yakışıklıyım ama bana bakmaya ara ver de sofrayı hazırlamaya devam et." dediğinde beyaz peyniri kesip reçeli kahvaltılığa koydum.

"Sana baktığımı da nerden çıkardın Bay kendini beğenmiş"

"Pekala öyle olsun hadi otur da kahvaltımızı edelim."

◆◆◆◆◆◆◆

Kahvaltı boyunca hiç konuşmadık. Aslında bu ikimiz için de daha iyi. En azından konuşup kavga etmiyoruz. Sessizce ama huzur içinde kahvaltımızı bitirdik. Sofrayı toplamak için kalktığım da " Senin dersin yok mu hadi git hazırlan ben hallederim burayı" demesi gülümsememe neden oldu.

"Teşekkür ederim" diyerek odama geçtim. Beyaz elbisemin üstüne kot ceketimi giydikten makyajımı yapıp saçımı taradım. Bu sabah yüzümü bile yıkamayı unuttum. Çantamı omzuma takarak odadan çıktım. Mutfağa geçtiğim de masa toplanmış bulaşıklar makineye dizilmişti. Ama Ayaz yoktu. Salona geçtim. Televizyonun yanında duran çerçevedeki küçüklük fotoğrafıma bakıp gülümsüyodu. Öksürerek geldiğimi belli ettim.

"Bu sensin dimi. Çok tatlıymışsın hâlâ da öylesin." Bu konuşmanın fazla duygusallaştığını anladım. Bu durumda konuyu değiştirmem gerekiyo sanırım.

"Çıkalım artık derse geç kalıcam"

"Tamam ben yetiştiririm seni merak etme" diyerek göz kırptı. Erimemi falan mı istiyo bu adam. Şöyle hareketler yapmaması gerektiğini öğrenmeli . Dışardaki kızların aşık olmasını istemem sonuçta.

◆◆◆◆◆◆◆◆

Üniversiteye yaklaştığımızda "Burda iniyim ben" dedim.

"Neden iniyosun yaklaştık üniversiteye"

Sessiz kaldığım da başkalarının bizi birlikte görmelerini istemediğimi anlamış olacak ki fazla uzatmadan durdu.

"Başkalarının ne düşündüğü umrumda değil tamam mı. Isterlerse sevgili olduğumuzu düşünsünler. Bunu ben bile isterken onlar düşünmüş çok mu"

Konuyu uzatmayıp beni hemen bırakacağını düşündüğümden söylediklerine şaşırdım.

"Tamam bak bunları şimdi konuşmayalım tamam mı? Gitmem gerekiyo " diyerek arabadan indim. Kapıyı kapatmadan önce kahvaltı için ve beni bıraktığı için teşekkür ettim. Sonra hızlı adımlarla üniversiteye doğru ilerledim.

■■■■■■■■

Kısa yazdığımın farkındayım ama bu kadar oluyo. Neyse yorum ve votelerinizi bekliyorum :)

Karpuz MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin