RIRE DANS SA BARBE| 1. Bölüm
"Sanırım yıl 2014, okuldan eve geldim ve kendimi direkt yatağıma attım. Genelde uykuyu oldukça severdim ve nedensiz bir şekilde okul sonrası mutlaka bir iki saat uyurdum. Telefonu kapatarak başucumdaki masaya koydum, ne kadar uyuduğumu ilk kez o sefer hatırlamıyorum. Uyandığımda tam karşımdaki saate gözüm ilişti. 20.29'du yaklaşık dört saat uyumuştum ve bu beni oldukça korkutmuştu.
Uyku sersemliğiyle elimi yatağımın ucundaki masaya attım. Amacım telefonumu almaktı fakat yanlışlıkla masanın üzerindeki su dolu bardağı devirmiştim. Sevmesem de anlık küfredip ıslak elimle yüzümü ovuşturdum. Gözlerim yine çapaklanmamıştı ve bu ayrı bir gariplikti. Ne kadar uyursam uyuyayım çevremdekilerin aksine gözlerim çapaklanmıyordu. Ailem de bunu garipsemişti fakat üstünde fazla durmamıştı. Ben de önemsememiştim haliyle.
Her neyse.. O an kafama dank etti. Ben okuldan geldiğim gibi yatmıştım ve yanıma su almamıştım. Şaşkınlıkta yerde parça parça olmuş bardağa ve ıslanmış halıya baktım. Herhalde evdekilerden biri koydu diye düşünmek üzereydim fakat evde kimse yoktu. Annem ve babam yurtdışı gezisindeydi, bir kardeşim yoktu ve evde yalnızdım.
Korktum, o an gerçekten korktum. Halüsinasyonlar görüyor olabilir miydim? Fakat bu düşüncelerden hızla sıyrıldım çünkü dış kapının zili çalmıştı. Bacaklarımı yataktan çıkardım ve cam parçalarına dikkat ederek odadan çıktım. Çıplak ayaklarım normalden fazla üşüyordu bu yüzden kendimi huzursuz hissediyordum.
Dış kapının kilidini açmak için elimle uzandığımda aklıma gelen şeyle durdum. Kapı kilitliydi, anahtarın yerini sadece ailem ve ben biliyorduk ve eğer o suyu odama koyan birisi gerçekten varsa halen daha evde olabilirdi. Korku ile hızlı bir şekilde kilidi çevirerek soğuk havanın içeri dolmasına izin verdim.
Gelen Jisoo'ydu. Bön bakışlarımla ona baktım o ise elinde tuttuğu telefonuyla merak içinde bana bakıyordu. Aramızda şöyle bir diyalog gerçekleşti:
'Jisoo? Ne işin var burada?'
'Ne işim mi var? Seni aradım ya Jen, Nayeon laboratuvarda ölü bulunmuş!'
Şaşkınlık ve şok içinde Jisoo'ya bakıyordum, beni aramamıştı ve Nayeon'un öldürüldüğünü de söylememişti.
'N-ne? Beni.. beni aramadım Jisoo!'
'Aradım. Hatta eve gelmemi söyledin. Hatırlamıyor musun?'
Yutkunarak aralık kapıyı sonuna kadar açtım ve Jisoo'nun içeri girmesine olanak sağladım."
Jennie konuşmasını bitirdiğinde komiser elini masaya koydu. "Bu kadar mı?"
"Ve şey var.. Odama girip telefonuma baktığımda telefonun kapalı olduğunu gördüm. Açtım, son aramalara girdim ve Jisoo'nun aradığına dair bir bilgi yoktu, oysa onun telefonunda son arananlarda ben vardım ve konuşmamız 2 dakika sürmüştü."
Jisoo, Jennie'ye baktı. "Seni cidden aramıştım. Hatırlamıyor olman çok garip ve bana bardak meselesinden söz etmemiştin."
Lalisa sağ eliyle kâkülünü düzeltti. "Ve göz çapağı meselesinden.."
"Hiçbirimize bahsetmedi."
Jennie hırsla Yoongi'ye döndü. "Önemsiz gördüğüm için olabilir mi?"
"Sakin." Jongin'in konuşmasıyla odaya derin bir sessizlik çöktü. "Anlattıklarınız oldukça garip ve bu olayın Im Nayeon cinayetinin olduğu gün gerçekleşmesi daha da garip. Her zaman böyle şeyler yaşar mıydınız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rire dans sa barbe ✓
Mystery / ThrillerBundan altı sene önce okul laboratuvarında karnından bıçaklanmış bir şekilde ölü bulunan Im Nayeon'un cinayetinin tek bir şüphelisi vardı, o saate okulda bulunan tek kişi Park Chaeyoung. Fakat evinde karnından bıçaklanmış bir şekilde ölü bulunan Jun...