16

403 24 4
                                    


"jungkook hala amfide misin?"

"evet Hyung ama çıkıyorum şimdi eve gelirim on dakikaya"

"hayır!"

Aniden bağırmasıyla hattın diğer ucundaki genç yerinden sıçradı

"ne oldu Hyung"

"ben alırım tehlikeli beni bekle geliyorum"

Jungkook telefona anlamaz bakışlar atarken yüzüne kapatan hyunguna gelince kızacaktı şu an yapması gereken girişin önündeki bankalardan birine oturup beklemekti

**

"Hyung çok yorgunum dedim günler çuvala mı girdi?"

"jungkook canım şu an içki içmek istiyor gidiyoruz sende biraz kafa dağıt şu saçma proje için bir haftadır uyumuyorsun resmen"

"saçma olsa bir hafta uğraşmadım Hyung"

Jungkook önüne dönmüş ve sohbeti sonlandırmıştı bir yere varacağı yoktu konunun hyungu kafasına koyunca yapardı

**

Jungkook etrafını süzdü yavaşça gözü hyunguna takıldı. Bir yere odaklanmış ve gözlerini asla ayırmıyordu o noktadan. Merak edip oraya baktığında gördüğü yüzle anında gözleri büyümüş ve dudaklarını dişlemeye başlamıştı. Ona göre içini gösteren ince saten gömlek onu daha tapılası kılıyordu. Yüzünü övmeye zaten kelime bulamıyor ve sadece izleyebiliyordu adamı.

Sevdiği adamın yanındaki gördüğü bedenle neden şu an burada olduğunu anladı jungkook

"Hyung jimin için buraya geleceğini söyleseydin zaten kabul ederdim"

"onun için gelmedim ki"

Anlaşıldı kendine yalan söylüyordu bana değil diye içinden geçirdi jungkook

"peki Hyung peki"

Onun için sıkıntı yoktu uykusuzluktan geberse bile taehyung a bakabilirdi günlerce. Aylarca

***
Jungkook

"şerefsiz piç sen kimsin benim olana dokunursun"

Evet beklen olmuş ve yoongi Hyung dayanamayıp sevgilisine sarkan adamı yumruklarıyla ve güzel küfürlerle tanıştırmıştı

Gözlerim bize - daha doğrusu hyunga - hareketsiz bakan taehyung da gezdi bir süre. Korkmuş muydu?
Ben olsam bende korkardım yoongi Hyung pençelerini çıkarınca panter kadar vahşi olabiliyordu öfke kontrolü vardı ama normal insanlarda olandan bir tık azdı özellikle jimin için sadece yüzde yirmiydi bu oran

Taehyung yoongi hyungu adamın üstünden almaya çalışınca bende müdahale edecektim tabiki ama gerek kalmamıştı jimin ikisini de durdurmuştu ağlamasıyla

Yoongi Hyung jimini kucağına alıp çıkışa yönelmişken bende taehyung a döndüm. Çivilenmiş gibi önce yerdeki adama bakmış sonra da bakışlarını yerde donuklaştırmıştı

"taehyung artık hareket etmeyi düşünüyor musun burası kötü kokuyor gidelim artık"

Yavaşça bana döndü sonunda gözlerini gözlerimde hissetmek içimi titretti

"senin ne işin var burada?"

"şey yoongi hyungla-"

"tamam tamam önce çıkalım buradan"

Kafası karışmıştı sanırım. Çok üstelemeden çantamı aldım ve geri yanına döndüm

"çanta?"

"hiç sorma"

"tamam"

**

Sanki aramızda geçen gün bir şey olmamış gibi han nehri boyunca yürüyordu. Yorgundum fazlasıyla yorgundum fakat onunla vakit geçirme isteğim daha ağır basıyordu

"jungkook buraya oturalım sen yorgun görünüyorsun daha fazla yürümeyelim"

"peki"

Herhangi bir bankın üstüne oturduk ve ikimizde denize döndük. Sertçe taşlara vuran su sesi hem huzur veriyor hemde vahşiliği hissettiriyordu.

"jungkook şey aslında seninle bir şey konuşmak istiyorum geçen gün hakkında"

Sessiz kaldım.

Kötü hissettim o an bana ne diyeceğini zaten biliyordum mesajlaşmıştık onunla o her ne kadar beni tanımasa da

"aslında bir soru evet soru soracağım"

"dinliyorum"

"o gün aramıza mesafe mi koymaya çalışıyordun?"

Oturduğum yerde dikleştim ve ona doğru döndüm yüzümü

"hayır.. Tabiki de hayır ben sadece.."

Ufak bir kahkaha attım

"ergenler gibi biz şimdi neyiz sorusunu bir üst levelden sordum sanırım"

O da rahatlamış ve hafif sayılamayacak bir gülümseme hediye etti bana

O çok güzel gülüyordu

"ben bir an çok korktum jungkook benden uzaklaşmaya çalışıyorsun diye çok korktum benden rahatsız olmadan.."

"taehyung eğer senden rahatsız olsaydım seninle vakit geçirmek için anları kovalamzdım"

"sen cidden"

Bana yaklaşmış ve ellerimi elleri arasına alıp dudaklarını ellerim arasında gezdirmiş ve hafif öpücükler bırakmıştı

"taehyung"

"efendim jungkook"

"omzuna başımı koyabilir miyim?"

Cevap vermek yerine bana yaklaşıp tek kolunu sırtıma gelecek şekilde banka koymuştu. Yavaşça başımdan tutup geniş omuzlarına başımı koyarken bir daha kalkmak istemedim oradan.

Sadece beş dakika sonra kokusu ve nehrin sesiyle mayışmış ve zaten yorgun olan bedenimi yavaşça karanlığa bırakmıştım.

Sadece ellerimi okşayan elleri hissettim uykuya dalmadan önce ve onun eşsiz kokusunu.

...

****

My Beautiful Moment | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin