''Yok yok, olmadı öyle. Biraz daha bağır, uzaylılar duysun sesini!''

381 59 81
                                    

Kalacağımız yerlere yerleşmemiz gereğinden fazla uzun sürmüştü. Koç bizi saldıktan sonra Jaehyun ve Johnny hyung yüzünden tüm eğitim alanını talan etmiştik. Gangnam Lisesi'ndekiler akıllı varlıklar oldukları için direkt odalarına gidip dinlenmeyi tercih etmişlerdi. Eğer benimde böyle bir seçeneğim olsa odama gidip kendimi yatağa atar, akşamki buluşmaya kadar uyurdum. Ancak benim takımım delilerle doluydu bu yüzden sanki hiç yorgun değilmişiz gibi gezip durmuştuk.

Dürüst olmak gerekirse Haechan dışında herkesin keyfi yerindeydi. Genelde huzursuz olan Renjun bile hevesle etrafı incelemişti. Haechan ise yazın ortasında giydiği kapüşonlusunu kafasına geçirerek etrafta dolaşıyordu. Onu böyle görmek sadece beni üzüyor olmalıydı çünkü diğerleri Haechan'ın moralinin bozulduğunu fark etmemişlerdi. Onu keyiflendirmek için koluna girdiğimde burukça gülümsemişti. İlk gün olduğu için onu moralini saçma sapan şeyler yüzünden bozduğu için azarlamak istemiyordum. Ancak böyle devam ederse antrenmanlarımızı, hatta maçlarımızı bile etkileyebilirdi. Yarı finallere gelmişken artı olarak bununla uğraşmak istemiyordum.

Odamıza geldiğimizde ikimizde çok yorgunduk. Haechan zaten kendini yatağa atmış, bir süre boyunca orada uzanmıştı. Ben de o sırada bavullarımızı bir kenara koyup kalacağımız yeri incelemiştim. Açıkça söylemek gerekirse pek bir şey yoktu. Evin içerisine girdiğimizde tek kişilik iki yatak, onun karşısında duvara bağlı olan bir televizyon, sağ ve sol taraflarında duran kıyafet dolapları vardı. Küçük bir yer olmasına rağmen oldukça mutlu hissediyordum. Bu ana odada bir tane de koltuk vardı. Ancak koltuk demeye şahit gerekirdi, sanki iki sandalyeyi birbirine bağlamışsınız ve üzerine dandirikten iki minder koymuşsunuz gibi duruyordu.

Diğer kapıyı açtığımda banyoyla karşılaşmıştım. Dikkatimi çeken şey küçük sevimli bir çamaşır makinesi olmasıydı. Haechan'ın çamaşır makinenin nasıl kullanıldığına dair bir fikri olmadığına emindim. Fakat sıkıntı benimde bir şey bilmiyor oluşumdu. Neyse, halledilmeyecek bir şey değildi sonuçta. En kötü koçtan yardım alırdık.

Ana odaya geri döndüğümde Haechan'ın hala aynı pozisyonda uzandığını fark etmiştim. Onun yanına gidip elimle hafifçe dürttüğümde gözlerini açmıştı.

''Bu yatağı mı seçtin?''

Ondan ses gelmeyince yanına oturmuştum. Bir şekilde konuşma başlatmamız gerekiyordu. İstediğim son şey zaten tuhaf olan durumumuzu daha da tuhaflaştırmaktı.

''Ben de bunu istiyordum açıkçası. Hep en iyilerini sen alıyorsun.''

Söylediklerimin her kelimesi yalandı. Uyumak için böyle takıntılarım yoktu. Yatak olması yeterliydi benim için. Tek amacım Haechan'la konuşmaktı.

''İstersen ikisini birleştirip uyuyabiliriz.''

''Yok, kalsın''

Haechan şaşkınlıkla uzandığı yerden kalkıp başımda dikildiğinde planım işe yaradığı için mutluydum.

''Hemen reddettin. Birlikte hiç uyumadık sanki.''

''Uyuduğumuz için istemiyorum zaten. En son senin yanında uyuyakaldığımda yüzüme tekme yemiştim.''

Haechan yaptığı şeyi kabul etmeyip, yüzüme uykusunda tekme atmadığını bana kabul ettirmeye çalışırken kocaman gülümsüyordum.

''İyi çok beğendiysen sen orada uyu. İğrenç bir yatak zaten. Umarım uyurken yüzüstü yere yapışırsın Na Jaemin. Ve umarım ben o sırada en derin rüyalarımın birinde olurum.''

O gitmeye yeltenirken kolundan çekip tekrar yanıma oturmasını sağlamıştım. Hâlâ çıkarmadığı kapüşonlusunu kollarından tutup yukarı doğru çekiştirmeye başlamış, o çıkarmayı planlamadığı için ona bakarken bile terlediğim için bunu ben yapmak zorunda kalmıştım.

mess = volleyball players | nct dreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin