Bölüm 14

54 8 0
                                    


-Kitchen Of Secrets-

Yazar: Lay_HungryOppo

Düzenleme: QueeN*

Çeviri: maxxidexx

14.Bölüm


#Kai

Hiçbir şey bu kadar inanılmaz hissettiremezdi. Kyungsoo ile dans etmek çok normalmiş gibi geliyordu. Bedeni sanki tüm hayatı boyunca dans etmiş gibi hareket ediyordu. Bitiş hareketini yaparken onun titrediğini hissettim.

Birden tuhaf hissedip kollarımı ondan çektim ve yere bakarak konuştum.

"Sen..." Boğazımı temizlemek için öksürdüm.

"Sen gayet iyi dans ediyorsun."

Bana dönüp gözlerimin içine baktı.

"Ama yönlendiren sendin... Tek yaptığım seni takip etmekti." hafifçe gülümseyerek söylerken kalp atışımın hızlandığını hissettim.

"Ve itiraf ediyorum... Benim yemek yapmamdan daha iyi dans ediyorsun." Başımı iki yana salladım.

"Eşitiz diyelim, tamam mı?" Anlaşarak başımızla onayladık.

Kyungsoo'nun sürekli dalıp gittiğini fark etmiştim. Muhteşem gözleri düşüncelerinde kaybolmuştu. Hızlıca ceketimi aldım ve yüzünün önünde elimi salladım.

"Kyungie, gidiyor muyuz?"

Ona seslendiğimde biraz şaşırdı, afallamış gözüküyordu.

"Evet... Uhmm evet, nereye?" Omzumu silkip dudaklarımı ısırdım.

"Yemek yiyebileceğimiz bir yere. Buraya çok uzak olmayan bir restoran biliyorum."

Dans stüdyosundan çıkarken başıyla onayladı ve yanımda yürümeye başladı. Yine düşüncelere dalmış gibi gözüküyordu. İç çektim.

"Kyungsoo, yanlış bir şey mi yaptım?"

Başını iki yana salladı ve sadece yürümeye devam etti. Kendimi neyin yanlış olduğu konusuyla ilgili panik yaparken bulmuştum. Onunla dans etmem mi fazla olmuştu? Fark etmeden yanlış bir şey mi söylemiştim?

Kahretsin, bu belirsizlik beni delirtecekti!

Kyungsoo'yu üzmüş olabilme ihtimalimi düşünerek kendi düşüncelerimde kaybolmuştum... Ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu.

Yoldan karşıya geçmek için başımı kaldırdığımda bana baktığını görmüştüm ama ben ona bakar bakmaz bakışlarını kaçırmıştı. Öfkeyle dudaklarımı ısırıp hızlıca karşıya geçtim. İkimiz de kaldırıma çıktığımızda omuzlarını tuttum ve onu kendime çevirdim.

"Kyungsoo söyle bana, neyi yanlış yaptım?"

Yine şaşırmış görünürken gözleri genişlemişti.

"N-ne? Hiçbir şeyi yanlış yapmadın!" başını iki yana sallarken söyledi.

"O zaman neden konuşmuyorsun? Dalıp gidiyorsun, ben mi bir şey söyledim?"

Ellerimi omuzlarından çekip başını eğerken dudaklarını ısırdı.

"Hayır... Kai seninle alakalı değil. Benimle alakalı."

"Ne--"Tam yeniden konuşmaya başladığımda birisi aramıza girmişti.

"Kai!!!"

Oh olamaz...


******


#KyungSoo

Elimde olmadan dokunuşlarının üzerimdeki etkisini düşünmeye devam ediyordum. Neden böyle hissediyordum?

Midemdeki kelebekler...

Mutluluktan midem kasılıyor, dışarıda olmamıza rağmen başım dönmeye devam ediyordu.

Ona nasıl hissettiğimi söylemek istemeyerek sessiz kaldım... Sırrımı bir kutuya kilitlemek ve onu okyanusun en karanlık derinliklerine atmak istiyordum.

Ama bunu yapamayacağımın farkındaydım... Ona karşı hissettiğim şeyleri bastırmak imkânsızdı.

Çok güçlüydü... O kadar güçlüydü ki patlayabilirdim.

Yüzüne baktım, tünel görüşü* gibiydi. (Ç/N bir şeye odaklandığınızda etrafındaki şeylerin tam olarak gözükmemesi)

Görebildiğim tek şey oydu. Belki de görmek istediğim tek şey...

Onu izleme düşüncesine tam alışıyorken beklenmedik bir şekilde bana dönmüştü. Yüzüm kızarmış ve başka tarafa bakmıştım. Kalbim delice atıyordu.

Bu da neydi?

Birinin Kai'ye seslendiğini duyduğumda kalbim öfkeyle titredi.

Bu, sebebini bilmediğim bir şekilde, kanımın kaynamasına sebep olmuştu... Kyungsoo kendine hâkim ol, bir fanboya dönüşüyorsun...

Yavaşça arkamı döndüm ve elbette şeytan bize doğru geliyordu, Taemin. Yüzünde içimi burkan bir sırıtış vardı. Keşke ona bir yumruk a---

Kyungsoo!

Kendi düşüncelerimden iğrenerek ellerimi yanaklarıma koyup başımı eğdim. Kai açık bir şekilde nasıl hissettiğimi anlamıştı çünkü başımı okşarken;

"Sorun değil. Çok durmayacağından emin olacağım." demişti.

Tam Kai'ye gülümsemek için başımı kaldırdığımda Taemin kolunu onun boynuna atmıştı.

Hayır... Bundan hiç hoşlanmamıştım...

Kai Taemin'i üzerinden itip aralarında bir kol mesafe bıraktı.

"Sana oyuncağın olmak istemediğimi söylemiştim!" Taemin yalvaran bir kedi gibi başını yana eğmiş somurtuyor gibi duruyordu.

"Ama Kai!!!"

Kai başını iki yana salladı. Taemin'i bırakıp yanımda durdu ve birden elimi kavradı.

Dokunuşu bütün vücuduma elektrik akımı göndermişti. Kalbim bir kez daha kontrolsüzce atmaya başlamıştı. Kendimi yüzümü ceketime saklarken bulmuştum. Yanaklarımın kırmızılığı ceketimle uyuşuyordu.

"Hayır, Taemin! Artık seninle takılmak istemiyorum..." Taemin dudaklarını ısırarak bana baktı.

"Benim yerime onu, bu küçük cüceyi mi seçiyorsun?"

Kai yüksek sesli bir iç çekti.

"Evet, o bir cüce değil... Bana insanmışım gibi davranıyor" Taemin aklına bir şey gelmiş gibi yapmacık bir şekilde gülümsedi.

"Eh, ben en azından seni seviyorum."

Aramızda bir sessizlik oluştu. Gözlerim genişledi ve birden aptalca suçlu hissettim. Ardından Kai tuttuğu elimi çekiştirdi ve daha neler olduğunu anlamadan oradan uzaklaştırıldım, Taemin'i kafası karışmış halde bırakarak...

Bir süre sonra bacaklarım acımaya başladı. Neler olduğuna dair hiçbir fikrim yokken gözyaşları gözlerime dolmaya başlamıştı. Nereye gidiyorduk?

Kai'ye baktım ve beni sürüklerken hala önüne baktığını fark ettim. Transa geçmiş gibiydi. Önüne bakıyor ve hızlı şekilde yürümeye devam ediyordu...

Kısa bacaklarım bunu daha fazla kaldıramazdı. Onu durdurmak zorundaydım...

"Ka--"

Lafımı kısa kesti... Tatlı ve kısa...

-Kitchen Of Secrets-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin