Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Anıların güzel olanları da kederli olanları da insanı hep hüzünlendirir." - İnsancıklar, Fyodor Dostoevsky
ᅳ
Kız elindeki dosyayı önünde duran masaya fırlattı. Defalarca okumasına karşın olan şeyler hiç mantıklı gelmiyor aksine olay zincirindeki kopukluklar içinde yanan kuşku denen ateşi körükledikçe körüklüyordu. Dosyaları defalarca okumuş, her okuyuşunda da bir şeyleri kaçırdığı için anlamadığını ummuştu. Oysa sorun basit bir dikkatsizlikten fazlasıydı.
Göz kapaklarında yorgunluğu ağırladığı gözlerini çalışma odasında gezdirdi. Odayı aydınlatan tek şey masasında duran masa lambasıydı.
Oturduğu yerden kalktı. Vücudundaki ağrılar baş gösteriyordu, sanki bu ağrılar vücudunun bir çeşit isyanı gibiydi. Tıpkı ilgisiz kaldıklarında ağlayan çocuklar gibi...
Elleriyle boynunu tuttu. Ne kadardır uyumamıştı? Ya da en son ne zaman uyumuştu? Bir süre düşündü fakat hatırlayamadı.
Ayaklarını yere sürterek mutfağa doğru gitti. Kısa bir kestirme için nelerini vermezdi ki? Üstüne çöken bu yorgunluğa rağmen uyku onun için çözüm değildi. Ne zaman gözlerini kapatsa o korkunç kabusların pençesinde buluyordu ansızın kendisini. Kabustan çok bir anıydı bu.
Rüyalarında durmaksızın sahnelenen tek bir oyun vardı ve Jisoo içinde sıkışıp kalmıştı o oyunun. Senaryo her seferinde aynıydı, her kelime birbirinin tıpkısıydı. Yüzlerse tek bir kişi hariç her zaman buğluydu.
Eline aldığı büyük kupaya sert bir kahve eşlik etti. Bardağı burnuna yaklaştırıp kokusunu içine çekti derince. Şimdiden daha iyi hissediyordu kendisini. Vücudunu ele geçirmeye başlayan uykuya karşı savaşacak bir etken vardı artık. Kafein!
Çalışma odasına geri döndü ama o masaya yeniden dönmeye gram niyeti yoktu. Sandalye başında oturmak işkenceden farksızdı onun için. Odanın ışığını açtı, masada duran telefonu kafasını dağıtmak için aldı ve cama doğru ilerledi.
Kahvesini yudumlarken bir yandan yağan karı izliyor bir yandan da internette geziniyor, haberleri kontrol ediyordu.
Kahvesini bitirdiğinde elindeki bardağı mutfağa götürmek için fazla üşengeç olduğunu fark etti ve masadaki yerini aldı bardak böylece. Telefonunu karşısındaki koltuğun üzerine bıraktıktan sonra bedenini de serbest bıraktı.
Telefonu titrediğinde kaşları çatıldı, saat oldukça geçti. Belki de mesaj memur Park'tandı. Yeni bir kanıt bulmuş olabileceklerini düşündü ve bu düşünce heyecanlanması için yetmişti ona.
Hızla telefona doğru atıldı.
bilinmeyen numara: bu davayı çözmeyi çok isti- yor olmalısın.
Bu da neydi şimdi?
sooyaa: pardon, sizi tanıyor muyum?
bilinmeyen numara: kim olduğumu yakında öğren- eceksin Jisoo.
bilinmeyen numara: bu saat- te bile bu davayla uğraştığına göre gerçekten istiyorsundur.
Hızla ayağa kalktı. Tereddüt etmeden cama doğru koştu. Ortalıkta dönen her neyse hiç hoşuna gitmemişti.
Normal bir zamanda olsa bu çocukça mesajı okuduktan sonra güler geçerdi. Lakin gizlilik kararı çıkartılan bir dava hakkında bir şeyler söylemesi ve davaya atanan savcıyı gözetlemesi kesinlikle çocukça değildi.
Perdenin arkasından etrafa bakındı. Gözetlendiğini düşünüyordu. Etraf fazlasıyla karanlıktı bunu yararsız olduğunu fark ettiğinde camdan uzaklaştı ve içerinin gözükmediğine emin oldu.
sooyaa: numaramı nereden buldun? kim olduğunu söy- lemezseniz
Duraksadı.
sooyaa: biliyor musun? seni, sen söylesen de söylemesen de bulacağım.
bilinmeyen numara: ben istemediğim süreçte bana ulaşamazsın Jisoo.
sooyaa:fazla iddialı, etkilendim doğrusu.
İlgilendiği dava hakkında bilgisi olması onu rahatsız etmişti. Saçma bir işletme şakası dahi olsa bundan emin olana kadar durmayacaktı.
sooyaa: yakında görüşürüz anonim.
bilinmeyen numara: yalnızca ben değilim.
sooyaa: anlamadım?
bilinmeyen numara: iddialı olan. bir tek ben değilim.
Jisoo çatık kaşlarıyla ekrana bakarken içindeki huzursuzluk giderek büyüyor ve kendine kalıcı bir yer ediniyordu.
sooyaa yazıyor...
bilinmeyen numara: etkilendim doğrusu.
sooyaa: amacın ne? bana ne istediğini söyle.
bilinmeyen numara: tek güvenebileceğim kişi sensin. ama önce gözlerini açıp gerçeklerle yüzleşmen gerek.
bilinmeyen numara:sen ve ben aynı taraftayız Kim Jisoo.