13/ New Year Special

68 8 12
                                    

En son olayın üzerinden 3 gün geçmişti. Haneul uzun bir süre için dinlenmiş, temizliğe gitmemişti. Jiyeon yanında kalmış, o tamamen iyileşip kendine gelene kadar yanında kalmıştı. O baygınken olan olayı kıza anlatmadı. Haneul gururlu bir kızdı, eğer ona böyle birşeyin yaşandığını söyleseydi kimsenin yüzüne bakamazdı. Onun için utanç verici bir durum olurdu bu. O yüzden Jiyeon sesini çıkarmadı, diğerlerini de birşey söylememeleri konusunda tembihledi.

Her zamanki gibi evin işlerini hallederken tamamıyla yıkadığı bulaşıklara konsantre olmuştu kendisi. Dinlenmeye alıştığı için iş yapma konusunda biraz üşengeç hissetmeye başlamıştı, ama annesi eğer verilen işleri yapmazsa kafasını kırardı. Buna adının Haneul olduğu kadar emindi. O bulaşıkları yıkarken telefonunun çalmasıyla birlikte bulaşık eldivenini çıkardı. Zaten bulaşıklar bitmişti, sadece durulanmaları kalmıştı. Arkadaşı Jiyeon'un aradığını görünce telefonu hemen açtı.

"Alo Jiyeon? Birşey mi lazım?"

"Merhaba Haneul. Yok hayır. Sadece bugün seninle plan yapmıştık ya dışarı gideriz, gezeriz diye. Ben bugün gelemeyeceğim. Babamın doğum günüymüş bugün, aklımdan tamamen çıktı."

Haneul duyduğu şeylerle birlikte yüzündeki gülümseme silinmeye başlarken Jiyeon devam etti.

"Gerçekten çok özür dilerim. Bunu telafi edeceğim tamam mı? Nolur üzülme."

Haneul buruk bir şekilde arkadaşı göremesi bile başını salladı.

"Sorun değil. Umarım hep mutlu bir şekilde babanın doğum gününü hep birlikte kutlarsınız."

Kısa bir telefonlaşmanın ardından Haneul sessizce bulaşıkları bitirip işleri halletti. Tezgahın kenarına yaşlanıp yandaki büyük pencereden dışarıyı seyretti. Genç bir kız, babasıyla birlikte ellerinde tuttukları büyük poşetlerle birlikte gülümseyerek, sohbet ederek evlerine gidiyorlardı. Noel yaklaşıyordu, büyük ihtimal evlerini süsleyip noeli kutlamak için hazırlık yapıyorlardı. Kızın babasına gülümseyip sarılmasını gördüğünde içinde birşeylerin koptuğunu hissetti. Üzülmüştü, yine. Başını pencereden çekip gelen sesin oraya doğru çevirdiğinde Jimin'i görmüştü. Kendine doğru gelirken aynı zamanda konuşmaya başlamıştı.

"Böyle dalgın bir şekilde nereye bakıyorsun?"

Haneul bakışlarını ona çevirince Jimin kızın yüzünün durgun, birazda üzgün olduğunu anlamıştı çoktan. Anlamaya çalışırken yeniden bir soru yöneltti kıza.

"Sorun ne? Canını birşey sıkmış gibi. Hasta değilsin değil mi?"

Haneul duyduğu sorularla birlikte göğsünde bağladığı ellerini çözüp tezgaha sabitledi ikisinide.

"Hayır, gayet iyiyim. Dışarda gezenlere bakıyordum, dalmış gitmişim."

Jimin pencereden dışarı baktı ve gülümsedi.

"Ah evet. Noel geldi. Yeni yıla girmemize sadece 5 gün kalmış. Keşke hâlâ küçük bir çocuk olsaydım. Annemle, babamla birlikte ailecek noel kutlamak çok eğlenceli olurdu yeniden."

Haneul yeniden bakışlarını yere indirip yüzüne az önceki keyifsiz, üzgün olduğu ruh halinin geri gelmesini sağlamıştı o konuşmaya devam ederken.

"Ne kadar üyelerle birlikte olsamda, onlarla birlikte onca tatili kutlasamda annemle babamı çok özlüyorum. Şanslısın. Sen annenle ve babanla birlikte noeli kutlayabiliyorsun. Keşke bende bu noelde senin gibi ailemin yanına gidebilseydim."

Haneul cevap vermedi. Sadece dudaklarını birbirine bastırdı ve sessizce birkaç dakika süren sessizliğin ardından konuştu.

"Ben belkide senin kadar şanslı değilimdir Jimin. Geçireceğin bu noel belkide en mutlu noelin olacak senin."

Heartbeat - Bts Next DoorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin