Sabah uyandım ve kulaklığımı alıp müzik dinlemeye başladım. Annem defalarca yanıma gelip kahvaltı için çağırdı ama kahvaltı edecek iştah kalmamıştı. Ve bi bakımdan da Emre'yi görmek istemiyordum, gözlerimi kapatmak istemiyordum çünkü her seferinde en başa geri dönüyordum.
Kapı üç kere ardı ardına tıklatıldı. Yine annem geldi sandım ama yanılmışım kapıyı çalan Leyla idi. " ne var? Ne istiyosun?" Dedim sinirle Leyla sanki özel bi durum varmış gibi yanıma geldi. " Hazal sana çok haksızlık ettim, gerçekten çok pişmanım. Neden böyle davrandığımı inan ki bilmiyorum, ama şu anda yardıma ihtiyacım var." Diyince şaşırdım ve " seni affettim diyemem ama hangi konuda yardıma ihtiyacın var?" Leyla masumca yanıma oturdu daha sonra sadece arkamdan bir yastık aldığını hatırlıyorum, ve bir anda gözlerimin karardığını... gözümü açtım ve karşımda Emre'yi gördüm " o-o pislik seni kandırıyo Emre" dedim dolu gözlerimle. Anlamıyordum yardım istedi ve sonra .....
Şimdi anladım ah benim salak kafam! O yastıkla beni boğmaya çalıştı. Tabi ya nasıl inandım ben ya! Oda da sadece annem ve Emre vardı, Emre bana bakıp " çok özür dilerim, çok aptalım Hazal lütfen beni affet çok üzgünüm." Diye yalvarıyordu. Çok sinirliydim ama Emre'ye karşı olan bağım ona git dememe izin vermiyordu.Kalbini kırmak istemediğim için sadece sakin bir şekilde " Bana inanmadın Emre seni uyardım ben şuan onun yüzünden bu haldeyim." Dedim Emre ağlamaya başladı onu o şekilde görünce üzülüyordum ama bunu haketmişti. Daha sonra bu üzüntülüde olsa ortamı bozan Leyla oldu yılan işte. Yanıma yaklaşmaya çalıştı Emre ise " Leyla ne yapmaya çalışıyorsun? Seni masum bir kız sanmıştım, Hazal'a bile bunu savunmuştum ama sen nasıl bu kadar vicdansız olabildin?!" Diye sorunca bombayı ortaya saldı. Leyla benim yüzüme bile bakamıyordu. Onu böyle mahçup görünce hiç dururmuyum atladım hemen lafa " noldu tatlım hayallerin suyu mı düştü? Tüh inan bana şuan çok üzüldüm ama ne yaparsın adı üstünde HAYAL bu. Uyurken herşey yolunda gider ama uyanınca bi bakarsın pufff o zavallı hayaller ortadan kaybolmuş." Diyerek Leyla'yı yerin dibine sokmuştum. Tabi bu Emre'yi affettiğim anlamına gelmiyordu.
Emre bana utanmış bir şekilde bakıyordu. " ne bakıyorsun Emre?" Hiç beklemeden cevap verdi " Bu hale nasıl geldiğimizi düşünüyorum." Sakin olamadım ve bi o kadar kendime de hakim olmamıştım. " belli değilmi neden bu halde olduğum? Hani senin bana dün savunduğun şu iki günlük kız! Ben onun yüzünden bu haldeyim ama senin haline bakacak olursak onu bende bilmiyorum istersen şöyle başlayalım sorgulamaya.. sen hangi ara bana inanmaz oldun? Bunun cevabını verirsen sorun çözülür." Diye çıkıştım. Emre " ben sana inanıyorum Hazal." " ne? İnanmak mı? O ne? Bi çeşit oyun mu? Komiksin gerçekten, buna inanmak mı deniliyo?" Emre çok mahcup olmuştu, Leyla ise kimsenin yüzüne bakamıyordu zaten. Emre tuhaf bi sesle " ben aptalım, çok büyük salaklık yaptım çok özür dilerim Hazal, çok ağır konuştum farkındayım ama kendimi kaybetmiştim. Beni affet lütfen." Dediği an gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Tek cevabım " sana o zaman dedim ki geri dönüşü olmayan sözler söylüyorsun, hatırlıyorsun değil mi? Ben sana çok değer verdim her zaman kardeşim gibi gördüm ve bu hiçbir zaman değişmicek. Ama ben şuan da seni affedersem kendime en büyük haksızlığı yapmış olurum." Oldu.
(4 GÜN SONRA)
Her şey kaldığı gibiydi. Hâlâ sinirim ve onu bastıran üzüntüm geçmemişti ama her zaman olduğu gibi yine insanlara İYİYİM cevabını veriyordum hiçbir şey yapmak istemiyordu canım. Sadece en iyi ilacım olan şarkılara sarılmıştım. Yatağıma uzandım sonrasında Emre yanıma geldi " beni hâla affetmedin mi?" Diye sordu o an ona olan bütün sinirim geçmişti. Sanki küçük bir çocuğun annesinden özür dilemesi gibi. " Affettim" dedim Emre sanki duymamış gibi " ya özür diliyorum 3 gündür affet artık, gerçekten çok pişmanım." Dedi ben dayanamayıp gülmeye başladım. " Emre şizofrenlik nasıl bir duygu?, iyi misin olum affettim dedim ya." Emre " oley bee! Bi daha seni asla bırakmayacağım, ne olursa olsun inanıcam!" Dedi günlerdir bulamadığım huzuru Emre'de bulmuştum. O yanımda olunca her şeyi ve herkesi unutuyordum. Leyla ne mi yaptı? Yanıma geldi ve " Bu sefer fazla ileri gittim çok özür dilerim Hazal, inan ki gözüm dönmüştü sorunlarım var bunu biliyosun bu sorunlar merhametimin üstüne çıktı, çok özür dilerim" diyerek konuşmaya çalıştı. Ne yapmam gerekiyordu?, onu yaptığı onca şeye rağmen affetmelimiydim? Emre'nin kulağına " sence ne yapmalıyım?" Diye sordum cevabı " sen bilirsin kardeşim, affet ama unutma!" Oldu gurur duymuştum yaptığı her şeye rağmen böyle sabırlı olması beni mutlu etmişti. Leyla'ya verdiğim cevap ise " Bu sefer kandırmıyorsan, kaldı ki kandırırsan bu sefer yanına kalmaz, neyse affetmem için sana güvenmem gerekiyor ben ise sende o güveni henüz bulamadım. Kim bilir belki de biraz daha zaman vardır. Ama şuan gerek duymuyorum, üzülmeni istemem açıkçası fakat bana güven hissettirmen gerek." Olmuştu herşey için uzun veya kısa hiç fark etmez bir zaman vardır ve umut ise zamanın içinde gizlidir....
(DEVAM EDECEK....)SİZCE KİTAP NASIL GİDİYOR?
BU ARADA BÖLÜMLERİ ÖNCEDEN YAZMAYA ÇALIŞIYORUM ESKİSİ GİBİ DAHA SIK BÖLÜM ATICAM SİZİ SEVİYORUM💙💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN SESSİZ ÇIĞLIKLARI
Ficción GeneralGECE HER ŞEYİ KARARTSA BİLE AYI KARARTAMAZ...