17. BÖLÜM

16 6 3
                                    

Uyandığımda saat 11.25 idi, hemen kalktım üstümü değiştirip Emre ve Leyla uyanmış mı diye bakmaya gittim. İkiside çoktan uyanmışlardı, Emre " telefonuna hiç baktın mı? Ege'den mesaj gelmiş mi?" Diye sordu, " keşke ilk önce bi günaydın deseydin ya, soruna gelecek olursak hayır bakmadım." Sonra aramıza Leyla'da katıldı " acaba sakladığı bu kadar önemli olan şey ne?" Bu soruyu da ben yanıtlamıştım " bilmiyorum ama umarım en yakın zamanda öğreniriz." Tabi ki tam bir cevap değildi, ama verecek başka cevapta yoktu. Emre " bi baksana telefona belki mesaj atmıştır." Diye mesaj konusunu uzatıyordu, " ya ben bakarım bakmasına da sen niye bu kadar taktın kafana?" Diye sorunca aldığım cevap " ne biliyim içimde tuhaf bi his var sanki attığı veya atacağı mesaja önemli bir şey diyecekmiş gibi hissediyorum." Oldu, belki de haklı olabilirdi küçük bir ümit ile telefonu aldım ve bir anlık şok geçirdim, çünkü mesaj sayısı 20 idi. Bu kadar çok kim ne yazmış olabilirdi ki diye düşünerek merakla baktım;

    BERK:
(15 OKUNMAMIŞ MESAJ)

- Günaydın Hazall.

- Nasılsın?

- Kızım cevap versene! Kendimi şizofren gibi hissediyorum cevap vermeyince.

- Neredesin kızım?

- Lan kafayı yicem niye bakmıyosunn?

- Lan Fırat mı bir şey yaptı lan yoksa?!

- Bak yanına gelmek zorunda kalcam.

( ve bunun gibi mesajlar)

Anlık bi şekilde gülmeye başladım, gerçekten kötü bir şey oldu sanmıştım ama bu mesajların on beşi Berk'e aitmiş. Daha fazla merak etmesin diye cevap yazdım;

- Berk ilk olarak günaydın, bana hiç birşey olmadı sadece uyuyordum. Seni endişelendirdiğim için özür dilerim.

- Oh be! Bu arada benden özür dileme, çünkü senin yaptığın bişey olmadı.

- Olsun kendimi böyle hissettiğim zaman özür dilerim haberin olsun. Bu arada henüz kahvaltı yapmadıysanız gelin birlikte yapalım.

- Aslında yaptık ama sırf istedin diye gelirim.

- Gel değil gelin dedim yani Mert'de gelsin.

- Onu anladım zaten.

- İyi anlamana sevindim şimdi kapatıyorum gelince görüşürüz.

- Görüşürüz güzellik.

O son kelimesi beni benden almıştı, ama bu hiç birşey değiştirmezdi, çok takılmadan diğer beş mesaja baktım;

Gizemli Ege:

( 5 okunmamış mesaj)

- Günaydın küçük.

- Bugün merak ettiğin bazı durumları konuşmak istedim, seni daha fazla merakta bırakmamak için.

- Bugün cevap vercenmi acaba?

- Of kızım uyuyor musun yoksa uyandında cevap mı vermiyorsun?

- Ya seni kızdırcak bir şey mi yaptım?

Gerçekten hayatımda hiç gülmediğim kadar çok gülmüştüm, ama aklımda bir soru vardı Emre bugün Ege'nin önemli bir şey yazacağını hissettiğini söyledi ve doğru çıktı peki bu nasıl olmuştu? Tamam her şey için bir sebep aramam gerekmiyordu ama bu kadar tesadüf olabilirmiydi? Şimdilik bütün soruları kenara bırakıp Ege'nin mesajlarına da cevap verdim;

- Günaydın Ege, beni kızdıracak bir şey yapmadın merak etme. Sadece uyuyordum bu yüzden mesajlarını görmemişim özür dilerim.

- Özür dilemeye gerek yok prensesim, cevap vermeyince merak ettim sadece o kadar.

- Merak etmene gerek yok :)

- Var ama ben bunu sana anlatmaya kalksam geceyi bulur herhalde.

- Öyle olsun bakalım, benim merak ettiğim şeyleri cevaplayacak mısın cidden?

- Evet, daha fazla söylemezsem bana çok kızarsın çünkü.

- Belki de geç bile kalmış olabilirsin.

- Bana çok kızıcaksın ve söylemek gerçekten zor.

- Anlatmanı bekliyorum.

- Tamam, biz eski mahallede iken hatırlıyorsan Fırat sürekli beni bir köşeye çağırıyordu ve bende size anlatmıyordum...

- Eeee, Of kim bilir neler diyordu sana!

- İzin verirsen anlatmaya devam edicem.

- Tamam pardon devam et.

- İşte Fırat bana o zaman sürekli seni takip etmemi ve yaptığın her şeyi ona anlatmamı istedi, bende büyük salaklık yapıp her şeyi anlattım Fırat'ta o yüzden yaptığın her şeyi bilip ona göre hareket ediyordu. Gerçekten çok özür dilerim yaptığım her şey büyük aptallıktı.

- Ege neden peki? Neden yaptın bunu?

- Bilmiyorum gerçekten inan ki bilmiyorum çok özür dilerim senden.

- Peki arkamdan çevirdiğin başka bir şey var mı?

- Hayır, ya şuan bana ne desen haklısın özür dilerim...

- Ne diyeceğimi inan bilmiyorum bu yüzden sonra konuşursak en güzeli olucak.

- Nasıl istersen küçüğüm, ama lütfen samimi olmasan bile küsme bana.

- Sadece zaman Ege...

- Kalbini dinle küçük...

Konuşmamız bu şekilde bitmişti, hâlâ aklım almıyordu Fırat neden bunu yaptırmış olabilirdi? Bütün bu olanlardan çok sıkılmıştım, hepsi birbirinden saçma ve anlamsız şeyler idi. Emre ve Leyla'nın yanına gittim ve olanları bir bir anlattım. Leyla " diyecek bir şey bulamıyorum cidden!" Dedi, Emre ise " bence her şeyin geçerli bir açıklaması vardır. Yani Ege bana çok suçlu gibi gelmedi, ama affedip affetmemek sana bağlı kardeşim." Dedi ne yapacağımı bilmiyordum ama bana da Ege masum gibi gelmişti çünkü eğer pişman olmasaydı bunları bana anlatmazdı. Saat tam 13.00 olmuştu, bitkin bir şekilde odama çıkıp yatağıma oturdum ve yine beni güçsüz bırakan şeyi yaşıyordum, halsiz kalmış hareket edemiyordum ne yaşıyordum ben?

            ( DEVAM EDECEK...)

SİZCE NASIL OLMUŞ? BEN BEĞENDİM AÇIKASI AMA OKUYUCU OLAN SİZLERSİNİZ BU YÜZDEN SİZE SORMAK İSTEDİM. YENİ BÖLÜMÜ BEKLEYİN BAKALIM.

GECENİN SESSİZ ÇIĞLIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin