1: "Yeni Yuvamız."

951 50 3
                                    

"Buraya gel Papatya'm, kalacak bir yer buldum." Jungkook kıkırdamadan hemen önce minik dostunu yanına çağırmıştı. Kıkırdamasına neden olay şey ise köpeğinin yüzünü yalamaya başlaması oldu. Onu yıllar önce, açlıktan ölürken bulmuştu. Kendisinin de açlıktan ölmek üzere olmasını umursamadan minik dostuyla yemeğini paylaşmıştı. Böylece çok iyi arkadaş olmuşlar, birbirlerinden kopmaz hale gelmişlerdi.

"Şuradaki adam var ya," Jungkook yanlış olduğunu bile bile adamı işaret parmağı ile göstermişti. "Bize bir kaç günlüğüne restoranında kalmamıza izin verecek. Sonrasında bir şeyler dedi ama anlamadım Papatya'm."

Köpeği havlamaya başladığında Jungkook onu kucağına almış ve bir kaç günlük yuvalarına koşmuştu. Bir süre sonra çıplak ayağına batan taşlarla yavaşlamak zorunda kalsa da kendini öyle mutlu hissediyordu ki, herkese sarılıp onları öpebilirdi.

"Yeni yuvamız, minik dostum." Jungkook içeri doğru bir adım attı. Gece saatleri olduğu için boştu fakat nerede yatacağını bilmiyordu. Burası sabahları dolu oluyordu ve kimsenin onu göremeyeceği bir yere yatmak zorundaydı, minik dostuyla birlikte.

"Tanrım, o da mı burada kalacak?" Arkasından gelen sesle Jungkook kaşlarını çatmış ve köpeğine sarılmıştı.

"Onsuz hiçbir yere gitmem." Adam kafasını onaylar bir biçimde sallamış ve Jungkook'a onu takip etmesi için eliyle bir işaret vermişti. Jungkook kucağında huzurlu sesler çıkartan köpeği ile birlikte adamı takip etmiş ve onu getirdiği oda ile gülümsemiști.

"Teşekkürler bayım, hiç ses çıkartmayacağımızdan emin olabilirsiniz."

Adam önemli değil dercesine başını sallamış, köpeğiyle yatağa yerleşen Jungkook'a doğru eğilmişti.

"Kimsin bakalım?"

"Ben Jungkook, kendimle ilgili bildiğim tek şey bu."

"Sevgili Jungkook'um, ne zamandır sokaktasın?"

"Kendimi bildim bileli sokaktayım bayım."

Adam başını onaylarcasına sallamış ve Jungkook'un yanına oturmuştu. Minik köpek ise Jungkook'un kucağında uyukluyordu.

"Daha küçük bir çocuksun, seni yetimhaneye götürmemi ister misin? Orada sana iyi bakacaklardır."

Jungkook kaşlarını çattı. On yedi yaşında ve kendi ayakları üstünde durabilen bir yetişkindi o. Fakat kalabileceği bir oda ve yiyebileceği bir yemek varsa elbette giderdi.

"Orası neresi? Papatya'm ve benim için yemekler var mı?"

"Elbette var, fakat korkarım ki onu oraya sokmana izin vermezler."

"O zaman gitmek istemiyorum. Onu asla bırakmam."

Adam başıyla onayladı. Bu çocuğu tek başına bırakmak istemiyordu. Zayıf bedeni hastalıklı gibiydi, her an bayılacak ya da ölecek gibi görünüyordu.

"Sana yemek getireyim. Aç olmalısın."

Jungkook gülümsemiș ve minik bir teşekkür mırıldanmıștı. Açlıktan ölecek gibi hissediyordu, emindi ki Papatyası da aynı durumdaydı.

Adam yemek getirdiğinde Jungkook köpeğiyle paylaşarak yedi. Burası sıcak ve güzeldi. 'Keşke hiç gitmek zorunda kalmasam.' diye geçirdi içinden. Yıllar sonra ilk kez böyle bir yer bulmuşken, bir kaç güne bırakıp gitmek istemiyordu.

"Hadi uyuyalım Papatya'm."

𝘆𝗮𝗻𝗱𝗲𝗿𝗲 | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin