1994
190 Yaşında bir vampirdim artık. Dünya giderek değişti insanlarıda öyle... Bazıları öldü bazıları doğdu. Benim için zaman hızlıydı ama ölümlüler için oldukça uzun bir zamandı. Andrew'in nerde olduğu hakkında hiç bir bilgiye sahip değildim yada Anabeth'in sırra kadem basmış olmamdan kaynaklandığını biliyordum. Ailemle ilgili yeni bilgiler öğrendiğimide hala dün gibi hatırlıyordum. Kendimi bazen yetimhaneden hiç kaçmasaydım diye söylenirken buluyorum. Ama sonra ailemle ile ilgili bilgileri alamayacağımı hatırlıyorum. Bu arada ailemin Londra soylularından olduğunu öğrendim. Büyük büyük dedemin Kraliçe I. Elizabeth'in yiğeni olduğunu öğrendim. Hanedenlık bugünde ne kadar sembolik olsada ayaktaydı. Yaşayanların isimlerinide öğrendim. Harewood Evi'nde kalan benim özbabamın soyundan gelen iki kuzenimin yaşadığını öğrendim. Charlotte Lucy Grace Webb Greenwoods. Ağabeysi Ludwig Xander Orlando Webb. Lucy evli ve torunlarını kucağına alacak bir leydi olmuş. Ludwig ise Lordluk ünvanını oğluna teslim edecek kadar yaşlanmıştı. Onları sadece fırtınalı bir akşamda evlerini ziyaret ederken görmüştüm. O evde yeni nesillerle birlikte yaşıyorlardı. Sonuç olarak gayri meşruydum.
Kimliğimi saklamakta zorlanmaya başladığım yıl olmuştu vampir filmleri sinemalarda kol geziyordu. Vampir partileri oluyordu ve bunlar kan için idealdiler. İnsanların tavırları gittikçe değişiyordu. Yine böyle bir günde yanıma genç bir kadın geldi ve beni dönüştür dedi. Ben soğuk davranarak onu etkim altına aldım ama klüpten çıkarken arkamdan geldi ve benimle sertçe bir dövüşe koyuldu. Gözlerinin ve dişlerinin gerildiğini gördüm. Tanrım yeniden başlıyorduk. Sanki Andrew birazdan çıkıp gelecek gibiydi. Anabeth'in büyüdüğünü düşünseydim bu o sanırdım ama değildi. Ben ağızımı açtığım sırada o da konuşmaya başladı.
"Webb.Sen osun Andrew'in bahsettiği kızsın!" İşte korktuğum oluyordu.
"Senin geldiğini söylemeliyim.Hatta seni onun önüne atmalıyım." Tik tak tik tak zaman işliyordu. Birşeyler düşünmeliyim. Düşün,düşün,düşün... Düşünmeye kalkamadan çıkmaz sokağın karşısında kısa boylu biri gözüktü. Andrew olamazdı zaten. Ben hala sessizken:
"Aha onun köleisde geliyor zaten. Seni tanıştırayım.Küçük amigo star Anabeth." Olamaz! Bu olmamalıydı. andrew onu tek başına salamaz. Kesin oda buralardaydı. Özgür yaşamama son verecek diye içimden geçirirken Anabeth yanıma geldi.
" Gwen ne oluyor burda kızı rahat bırak!" Dedi o hiçbir şeyini kaybetmeğen mavi gözleri ile. Acaba beni kahküllerimden tanımışmıydı? Acaba ben olduğumu anlamışmıydı? Diye düşünürken bana döndü ve
" Yaşıyorsun. İnanamıyorum senin avlanıldığını sanıyordum."
" Anabeth, sen sen hala aynısın!" Dedim gülerek. O da sıyırtmıştı. Üzerinde kırmızı çizgili göbeğini açıkta bırakan bir gömlek ve kahverengi bir etek vardı saçlarıda hala aynı turuncuydu.
" Evine gelmek ister misin? Andrew'i ailesini bulmak için gitti diye etkiye almıştım. Bu arada eski gibi değil yeni bir vampir eşi oldu işte o da Gwen" Gwen bana gülerek el salladı. Ben olur anlamda Anabeth'e kafamı salladım ve onla birlikte gösterişli bir eve gelmiştik aynı sray gibiydi. Anabeth konuşmaya başlamıştı:
"Burası 'Wilton Evi' Gwen'in ailesinden Gwen'e. Tabikide ailesi yeni topluluk için besin kaynağımız oldu." Bu nu söylerken gözlerinin içi gülüyordu. Merdivenlerden onu takip ettim. Bana dönerek:
" The King's Bedchamber, burayı sana ayırdı Andrew.Yorgunken buraya gelir yada açken. Seni görünce sevinecek."
"Anabeth,Andrew'e olanları unutturduğun için saol ama bir sorum olacak nasıl bu hale geldiniz? Andrew o kadar caniydi ki . Şuan bir eşi var ve hatta beni öldürmeye çalıştı. Neden?" Anabeth'e yatağın köşesine oturmadını işaret etti ve onsuz geçen yılları anlatmaya çalıştı.
"Senin dişinin üç yıl sonrasında andrew kedi gibi oldu. Hatta Jack'i benim için dönüştürdü. Onlada ben vampir seremonisi sırasında hayatlarımızı birleştirdik. Gwen hikayesine gelirsek; Bu şehre taşındığımızın ilk günüydü 20 kişilik bir vampir topluluğu ile gelmiştik. Gwen'in ailesini yeni doğanlar öldürdü ve Andrew onun güzelliğine tutuldu. Onu dönüştürdü güzelliği kaybolmasın diye ve onla yasal anlamda evlendi. Senden nefret etmesinin sebebi ise senin Andrew'i terk eden karısı olduğunu düşünmesidir.Benide çocuğunuz sanıyordu. Ona ne kadar doğruyu anlatsakta o inanmadı ve şuan senin ondan genç olduğunu düşündü ve seni bıraktı." Anlattığını dikkatlice dinledim.
" Sen neler yaptın?" Sorusuna yanıt vermedim ilk başta ve o kapıdan çıkarken:
"İtalyadaydım." Dedim sadce. Onlara güvenmeli miydim? Bilemedim. Kpıyı kapattı ve uzaklaşana kadar ayak seslerini dinledim ve sonra kral yatağına sırtüstü uzandım ve etrafı dinlemeye çalıştım.
Burası 20 hatta daha fazla vampire yuvaydı ama güzdüzleri genelde Gece kuluübünden çıkmazlardı. Odayı gezdim ve duvarlardaki tablolara baktım etkileyiciydiler.Saat 7'ye geliyordu. Evden çıkmak için hazırlandım. Anabeth'in bana getirdiği kıyafetlerden giydim Kısa bir şort,siyah ve yakası beyaz olan bir gömlek kolları omuzlarımdan düşen bir dericeket giymiştim. Normalde aynanın karşısına geçmezdim ama kimliğimi belli etmemek için güneş gölüklerimi taktım ve siyah dalgalı saçlarımı taradım. Kırmızı rujumuda sürünce kapıdan çıktım ve Harewood Evi'nin yolunu tuttum.
Her zamanki gibi alt katındaki kırık bodrum penceresinden girdim. Biliyordum burası eski çağlardan kalma bir hücreydi ama ne yapabilirdim ki. Evin altındaki gizli geçitleri öğrenmiştim ve şöminenin arkasından direkt olarak çalışma odasına çıktım. Ludwig çok düzenliymiş ve tam soyağacını aramaya başlamıştım ki kapı kolu dünmeye başlamıştı.
Çok geç oldu ama ben bu bölümün güzel olduğunu düşünüyorum. Bu arada hikayede geçen evler İngiltere'de bulunmaktatır. Buckingham Sarayından önce Kraliyet ailesi bu evlerde yaşamını sürdürmüştür. Andrew'in Elanour'un odası olarak düzenlediği odanın resmi http://www.royal.gov.uk/List%20Images/Royal%20Residences/Windsor%20Castle/8000124%20KB%20(Mark%20Fiennes).jpg bu linkte mevcuttur. Medyadaki fotoğraf ise Elanour'un kuzenlerinin yaşadığı ev Harewood Evi'dir. Gwen'in ailesinden kalan evin görüntüsünü ise http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/1c/Wilton_House.jpg buradan ulaşabilirsiniz. Keyifli okumalar diliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elanour
FantasyHerkesin garip bir yaşantısı vardır. Elanour'da garip bir kız ayrıca acı çeken ve en büyük acıyı yaşayacak bir tipten. Aşkı merak ediyordu. Yaşantısı değişene kadar...