Yollar

68 1 0
                                    

  Yıllar yılları kovaladı,hikayeler hikayeleri... Genç kalan soğuk bedenim yüzünden sık sık seyahat ederdim. Gittiğim yerlere karanlık,korku,soğuk getirirdim.Aldığım canların sayısınız bilmezdim. Acımam yoktu. Zaten hiç olmadı.Bir yanım yapma desede ben dinlemez yapardım.Çocukları bile öldüren hale gelmiş bir katildim. Bedenim -benim soğuk bedenim- değişmese bile düşüncelerim,hayallerim değişirdi.Bir vampirin nasıl bir hayali olabilir ki? Bu ruhsuzluğu tattırana işkenceler yapacağım o cani hayaller... Zamanla ülkeler çoğaldı.Şehirlerde onları takip etti. Cansız bedenim yine soğuk bir kış akşamı kendine ziyafet arıyordu. Sıcak ve kırmızı bir şeyler...Bulmuştuda aradığı şeyi. 

   Yiyeceğimle hep oynardım önce koyu bir sohbet ederdim.Ona benle ilgili herşeyi anlatırdım. Acı an geldiğinde ise şaşırarak kollarıma bırakırdı kendini. Boğazımdan geçen sıcacık kan beni benden alırdı adeta. O sıcaklık, o lezzet, o mutluluk... Beni dünyadan uzaklaştırırdı. Ruhum olmadığı için herşeyi yapardım. cessdei ister doğrar, ister yakardım.Bu kusursuz tat,sonsuz lezzet için herşeyi yapardım. Yollarda dolaşırdım ağaç tepelerinde uyur,mağaralarda saklanırdım.Güneş ışığı beni etkilemezdi. Sadece isilik gibi olurdum.Yanmazdım. Ne kadar istesemde yanmazdım. Gözlerim Güneş ışığında çok belli oluyor diye mağarada kalırım gündüzleri. 1783 yılında hayatıma koruma gözlüğü girdi.Onun sayesinde gündüzleri insan, geceleri katildim. 

  Hayat hikayem 1870 yılında Londra sokaklarının arasında bir cinayete tanık olmamla değişmişti. İzledim çünkü benim türümden bir varlığa aitti bu cinayet. Kan boğazımı gıdıklasada durdum, izledim.Türümden biri karşımda duruyordu. Bana doğru döndü ve benim onun gibi olduğumu görmüştü. Yanıma hızlaca geldi. Beni inceledi. Yüzüme dokundu. Aynın onun gibi olduğum için oda şaşırmıştı. Ağzında yarım kalan yemeğinin ılık kanı vardı. O kırmızı dudakları aralandı:

    "Benim adım Andrew Arthur." Diyerek ismimi söylememi bekledi

     " Elanour Webb." 

     "Webb." Diyerek önceden tanımış gibi kafasını salladı.  

    30 yaşında gibi görünüyordu. Benim gibi kırmızıya kaçan renk değildi gözleri, tam tersine canlı ve parlak renkti.Benim eski gözlerim gibi gökyüzü mavisiydi. 

   "Webb nasıl dönüştüğünü hatırlıyor musun?" Sorarak beni hikayemin başına döndürdü.

 "Şehirdeki yangın sayesinde yetimhaneden kaçmıştım. Ormanda bir acı hissettim ve sonrasınıda sen biliyorsun zaten" Acıktığımı hissetmiştim. "Peki Arthur sen nasıl dönüştün?"

     "Ben ölümcül bir hastalığın son evresindeyken bir hemşire tarafından dönüştürüldüm. Ama yüzünü hatırlamıyorum.Sadece bana minnet duy dediğini hatırlıyorum sonrası acı dolu." 

   Bahsettiğini anlamıştım.Benim hikayemde farklı değildi. Aynıydı.Onunla birlik yürüyüp soğuk olan bedenimiz için bir yiyecek bulmuştuk.

   Beni gafil avlayan canavar Arthur'a yeni bir hayat vermişti. Arthur bu ödüle sahip çıkmış,soğuk olan ruhunu yaratıcısına satmış, eşi ve çocuklarını öldürmüş bir katildi. Benden farksızdı. Sarı olan saçları onları gölgede bırakan mavi gözleri. O gözleri nasıl korunduğuna dahil bir fikrimin olmaması çok kötüydü. Bunu ona da sormuştum.Oda bilmiyordu.

  İnsanlara acımazdı. Onları öldürmeden önce korkutur, sonra canice onların boğazını koparan bir varlıktı.Ben ondan sıkılsamda ondan başka kimsem yoktu. Bana bir arkadaş ve insanların gözü önünde 'babam' olmuştu. Her zaman ona 'bizim gibilerde var mı?' diye sorduğumda hiç bir yanıt vermezdi.Sanki beni korur gibi yapardı. Ben kendimi nasıl koruyamazdım ki? Onun kadar güçlü ondan biraz daha hızlı ve zekiydim. Bence o kendini korumalı!

NOT: "Ölümden korkan kim ki celladım bütün zamanımı alsada ölüm benim için yenibir başlangıçtır." Hikayemi severek okuyan arkadaşlarıma adıyorum bu sözü.Umarım beğenirsiniz.

ElanourHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin