3. kişi

62 4 3
                                    


Bölüm geç geldiği için özür dillerim. Keyifli okumalar!!!!


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Yazardan

 Biraz daha sarıldıktan sonra içeriye geçtiler. Nezuko futonun içine girmiş odanın kapısında içeriye, oturup çay içen Urokudaki , abisi ve Makoto' ya bakıyordu. İçeride oturan üçlü ise bir süre seçmeler hakkında konuştuktan sonra Urokudaki' nin eski anılarını dinlemeye başladılar. Urokudaki ölen öğrencilerinden üzüntüyle bahsederken Tanjirou birden söze atladı ve Sabito ve Makomo isimli iki çocuktan bahsetmeye başladı. Urokudaki' nin şaşkınlığı yüzünde maske olsada okunabilmekteydi. Makoto ise anlamaz bir şekilde sordu "Onlar kim acaba?". Diğer ikilinin bakışları ona döndü. Urokudaki "O-onlar daha önceki seçmelerde ölen çocuklar." dedi. Bu sözün üzerine Makoto " Huh? ama nasıl Tanjirou' ya yardım ettiler? Onlar ölü. " dedi. Bu sözüne ise cevap sessizlik oldu.

Ardından konuyu değiştirdi Makoto " Şey Urokudaki-san su hashirası Giyuu Tomioka sizin öğrenciniz miydi?" "Evet, o benim öğrencimdi." . Makoto bu cevaba karşılık " Tomioka-san'ı tanıyorum. Gerçi diğerlerini de tanıyorum. Tomioka-san diğer herkesten çok benle konuşuyor. Sebebini hiçbir zaman anlayamadım" Tanjirou gözlerinde pırıltıyla parlarken heyecanla sordu " Tomioka-san nasıl biri?"  " Hmm, herkesten kendini soyutlamaya çalışıyor Shiobu-san yarasına tuz basıp duruyor. Genelde depresif bir şekilde dolaşıyor. geçmişini kimseyle paylaşmıyor.  Ne kadar güçlü olsada güçlü olmadığını söyleyip duruyor. Ah, bide soğuk soba'yı cidden çok seviyor. Hmm benim bildiklerim bu kadar da sen niye sordun ki Tanjirou?"  sondaki cümleyi ima ile söyledi  Makoto. Tanjirou " S-sadece merak e-ettim. " dedi kekeleyerek. Makoto   biliyordu ki bu sadece merak değildi ( Shipper Makato ( ͡° ͜ʖ ͡°))   Daha fazla üstelemedi bu konuyu.

 Ardından bir sesizlik oluştu. Tanjirou bu sesizlikten bıkmıştı ki Makoto' ya bir soru yöneltti. " Makoto-kun , bir sakıncası yoksa gözünün nasıl o hale geldiğini sorabilir miyim?" "Tabii, bir sakıncası yok. Ailem evde yokken birkaç haydut evimize geldi. Ablamı onlardan kurtarmaya çalışırken oldu." Hüzünlenmişti  bunları anlatırken Makoto. Sonra zihninin derinliklerine giderek o anıyı düşünmeye başladı. 


FLASHBACK

Kapının ucundan anne ve babasını izliyordu mavi gözlü çocuk. Büyük ihtimalle kavga ediyorlardı her zaman ki gibi. Oradan ses çıkarmadan uzaklaştı. Ayrılmasının ardından beklediği sesler geldi. Bağırışlar, ayak sesleri, ardından tekrar bir bağırış, hızla kapanan kapının sesi...

Babası her zaman ki gibi evden ayrılmış ve neresi olduğunu bilmediği bir yere gitti. Odasına gitti ve futonun içine girdi. Ne olurdu sanki evinde her gün bağırış sesleri, annesinin ağlamalarını duymasa... gerçi bu imkansızdı onun için... 

Bir yerlerden tıkırtı geldi. sonra ablasının "neler oluyor?" diyerek bir yere koşmasını. O da hemen odasından çıkıp girişe doğru ilerlerken annesinin acı dolu çığlığını hemen ardından ise ablasının yardım çığlığını duyarak olduğu yerde kalakaldı. Kendini toparlayarak mutfağa koştu. tezgahta duran bıçağı aldı. Arkasını döndüğünde haydutlardan birini arkasında ona doğru gelirken adam gördü. Elinde tuttuğu bıçağı görmesin diye arkasına sakladı. Adam" Vay, burda bir velet varmış. Acaba bu  velet ve güzel kızı ne kadar eder?" diye kendi kendine konuşurken iyice Makoto' ya yaklaşmıştı. Adam onun kolunu tam tutacakken bıçağı adamın suratına doğru savurdu. Adamın gözünden kanlar fışkırmaya başlamıştı. Adam iyice sinirlenirken çocuğun üzerine yürüdü. Küçük çocuk aşağı doğru eğilerek adamın tökezlemesine sebep oldu. adam yere çakılınca Makoto üzerine çıkarak bıçağı omuzuna sapladı. Sonra karnına, koluna ve bacağına...  küçük olan kendine geldiğinde adam tepki vermiyordu... Makoto dehşete kapıldı o an o birini mi öldürmüştü? ama adamın nefes aldığını sadece bilincinin kapalı olduğunu fark etti. Rahatlamıştı bir katil olmadığı için. Adamı bulduğu iple bağlamış ve ağzını kapatmıştı. Ardından en iyi olduğu şeyi yaptı, sessizce ve görünmeden bir yere gitmek.

Sessiz adımlarla girişe vardı duvarın arkasına saklanarak etrafı süzdü. Üç adam vardı. ablası bağlı bir şekilde yerde yatıyor ve annesi ise ölmüştü. Kanlar içinde yerde yatıyordu. İşte o an ipi kopmuştu Makoto'nun artık önemsemiyordu katil olup olmadığını. O an adamlardan biri çocuğun yaraladığı adamı merak edip Makoto'nun olduğu tarafa doğru gelirken çocuk duvarın arkasına iyice gizlendi. adam yanından geçerken onu fark etmezken küçük çocuk adamın karnına bıçağı sapladı. Tekrar sapladı. Tekrar ve tekrar... Adamın üzerinden kalkıp adamın elindeki hançeri aldı ve hızlıca girişe girdi. Adamlardan birinin üzerine sıçradı ve adama bıçağı sapladı. adam yere düşerken adamın karnına büyük bir hırsa sokup çıkarmaya başladı. Bir yandan adamın haykırışları bir yandan da kanın etrafa sıçrama sesi duyuluyordu. Makoto adamdan bıçağı çıkarıp bir kenara fırlattı. Ardından adamdan aldığı hançeri çıkarıp ablasını bağlayan ipleri kesti. Ablasının ağzını açtığı anda ablası ona sarılarak " Sen aklını mı kaçırdın!! Ya bir şey olsaydı sana! O dört adam sana bir şeyler yapar diye ödüm koptu!! " O an kafasına dank etti mavi gözlü çocuğun onlar dört kişiydi... bir kişi daha vardı. ablasından ayrıldığı an adamın bağrışı duyuldu "SENİ PİÇ KURUSU!! SENİ GEBERTECEĞİM!! " diyerek elindeki hançeri ona savurdu. Adamın savurduğu hançer Makoto'nun gözüne geldi. Ufak çocuk acıyla kıvranırken adam çocuğun boğazını sıkmaya başladı. Makato öleceğini düşünürken boğazını sıkan adam yere yığıldı. Baktığında ablasının adamı bir vazoyla bayılttığını anladı. nefes almaya çalışarak ayağa kalktı. ve ablasıyla birlikte adamları bağlayıp etraftaki insanları çağırdılar.

Babaları birkaç gün sonra eve geri döndüğünde gördükleri ve duydukları yüzünden şoka girmişti. Karısı ölmüştü oğlunun gözü kör olmuştu ve çocukları az daha birilerini öldürüyorlardı. Bu şoku anca bir haftada atlatan adam işinin olduğunu söyleyip gitmiş bir daha da gelmemişti. Babaları ve anneleri olmayan bu iki çocuk ondan sonraki zamanlarını kendilerini geçindirmeye çalışmışlardı. Ta ki iblis saldırısı olana dek...


FLASHBACK END


Daldığını yeni fark eden Makoto hemen kendini toparladı ve " ben artık gideyim, geç oldu." Tanjirou hemen " Biraz daha burda kalsaydın." " Üzgünüm, evde beni bekleyen biri var onu daha fazla endişelendirmeyeyim."  dedi ve evin kapısına yürüdü. Tanjirou onu geçirdikten sonra  eve doğru yola koyuldu.


Eve nerdeyse varmıştı genç. yokuşu biraz daha çıkınca kapının önünü süpüren siyah saçlı çocuğu gördü. Çocuğun arkası dönük olduğu için onu fark etmemişti. Ona bir sürpriz yapsa bir şey olmazdı değil mi? sessizce arkasından ona yaklaştı ve ona sarıldı. Harou ona sarılan Makato' ya şaşkınlıkla bakmaya başladı. Makato ise onun boynuna bir buse kondurdu ve " Sağsalim geri geldim." dedi fısıltıyla. Harou arkasına dönerek kollarını uzun çocuğa sardı. Mutluluktan ağlayan ikili birbirlerini sıkıca sarılıyorlardı. Tabii onların mutluluğuna ortak olan 3. kişiden habersizce.....


                                                                                                                      -15.02.2021-



-Kimetsu No Yaiba- Başka bir hikaye (Bırakıldı Ama Okuyun)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin