Medya asansördeki adam.
Sabah ısrarla çalan telefonumun sesiyle uyandım. Gözlerimi çapaklardan açamaz durumdayken telefonumun ekranındaki on bir rakamını görünce hemen banyoya koştum , saçımı taradım ve üstümü giyindim . Sonunda hazırdım . Ancak banyodan çıkarken çorabımın ıslandığını ve ayaklarımın üşüdüğünü hissettim. Yine şu lanet banyoda biriken su olmalıydı. En nefret ettiğim şeydi bu. Hemen çorabımı değiştirdikten sonra vestiyerde asılı olan ceketimi alır almaz yola çıktım.O sırada çöpün yanında duran bira şişelerine takıldı gözüm. Ah yine serseriler olmalıydı! Her akşam ''Kızlarıyla' içerler ve bira şişelerinide sürekli bu çöplüklerin yanında kırarlardı. Burası pek tenha bir yer değildi. Her akşam içen serseriler ve tinercilerle dolu olurdu . Onların kahkaha ve küfürleriyle uyurdum.Burda oturmamın sebebini bende bilmiyorum. Hayat şartları...
Bunları düşünürken otobüsün radyosunda açılan müzik ile dikkatim dağıldı.
###
Demek bugün yeni bir hikayeye başlıyorsun
dilerim bunun sonu bizimkinden mutlu olsun
çok şey unutturması gerekiyor şimdi sana
işi de biraz benden sonra aslında
şarkınız falan olacak, yeni bir diziye başlanacak
tatiller planlanacak, fotoğraflar konulacak
neyse seni çok seviyormuş ne tatlı
ona de herşeyim demişsin bana ne kaldı
sen ona aşıksın, sen ona aşıksın
sen ona aşıksın, tek bir söz söyleme boşver
###Şarkı ile derin düşüncelere dalmışken Ankara'nın üstüne örtülmüş bu ışıklı manzarayı hayranlıkla izliyordum.Gözlerimi alan bu ışıkların her birinin bir hikayesi vardı aslında.Bu ışıklar bir polisin, doktorun, soyguncunun veya bir mafyanın evini aydınlatıyor olabilirdi.Benim izlemeye doyamadığım bu manzara otobüsün durmasıyla son buldu.Bir süre sonra sahne aldığım lokantaya varmıştım.Benim sahne aldığım yer üst katta teras bölümündeydi.Buraya gelen kişilerin haddi hesabı yoktu.Şehirdeki nadir lüks yerlerdendi burası . O sırada insanların beni süzdüğünü farkederek hızlı adımlarla asansöre doğru yürüyordum. Aynı anda birçok kişinin bana bakmasından rahatsız olurdum ancak bu sahnedeyken olmuyordu . Sahneye çıktığımda kendimi çok özgüvenli ve yetenekli hissediyordum. Kimin ne dediği umrumda olmazdı. Sadece müziğin akışına bırakırdım kendimi.
Asansörün kapılarının kapandığını görür görmez koşmaya başladım. Asansörden korkardım ancak eğer binmessem de işe geç kalacaktım . O sırada üstüme dökülen kaynar suyla çığlık attım. Hangi dengesizin üstüme döktüğünü görmek için kafamı çevirdiğimde karşımda bana korku dolu gözlerle bakan bir adam gördüm. Daha sonra bakışları yumuşadı, özür diler gözlerle bakmaya başladı. Adamın kusmaya başladığını görünce konuşmaya başladım;
- Hey ,sen iyimisin?
-Evet. Sadece Klostrofobim var.
-Klostrofobin varsa niye asansöre biniyorsun ?
-Başka yukarı çıkacağım bir yer mi var?
-Aslında var. Girişin hemen yanıdaydı.
-Ah, görmemiş olmalıyım. Benim hatam, üzgünüm.
Açılan asansör kapısıyla beraber kendimi dışarı attım . Gözlerim WC yazısını arıyordu ki kendimi lavaboda buldum . Üstümde koca bir ıslaklık vardı . Neyse ki Giydiğim şey siyah renkti ve kahve olduğu belli olmuyordu.Islaklığı kurutmak için ne yapabileceğimi düşünürken bu gün sahne alamayacağımı söylemek geldi aklıma. Kapıdan dışarıya çıkmak için elimi kapı koluna attığımda, karşımda elinde bir bluzla duran adamı görmem bir oldu.
Yazardan Not
Bu bölüm ilk olduğu için lütfen yorumlarınızı ve votelarınızı esirgemeyiniz. yeni bölümlerin geleceği günler belli değildir. Belki 1 ay sonra belkide yarın . Çok fazla yoğun olduğum için sık sık yazamayabilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Dünya Arasında (ASKIDA)
Teen FictionBütün kalbine işlemiş bu adam kalbinin kapılarını kilitleyerek mi çıkmıştı ordan?Başka kimse girmesin diye? Yoksa açıkmı bırakmıştı kalbinin kapılarını? Gelen geçen doldursun diye? 27 yaşındaki Çağla'nın normal denilecek bir hayatı vardı. Geçmişini...