Medya Mete.
Yağmur damlaları düştüğü pencereye iz bırakırken sessizliğinden rahatsız olduğumu anlayacak ki dudağının üstünü diliyle ıslattıktan sonra konuşmaya başladı."Kapıyı daha sert kapatsaydın bana bir ayak borçlu olacaktın."Söylediği cümle karşısında dudaklarım yukarıya doğru kıvrılırken bana birşey söylememi beklermiş gibi bir bakış attı.Yüzümdeki gülümseme solarken konuşmaya başladım.
"Neden geldin?"
Sorum karşısında ayağa kalktı ve kolumu tutarak beni çekiştirmeye başladı.Nereye diye soracak olacaktım ki parmağını dudağımın üstüne bastırarak beni susturdu.Bakışları bile susmama yeterliydi oysaki.
Burası bir okuldu.Arabanın kapısından dışarıya çıkmak için arabanın kolunu kavramıştım ki Emre kapıyı benim yerime açarak inmemi işaret etti.Soğuk hava ve toprak kokusu ciğerlerime dolarken ayaklarıma bot giymediğime lanet okudum.Evden hızlıca çıktığımız için ayağıma converselerimi giymiştim.Yağmur , kendisini güneşe bırakırken bahçe boyu geniş ve uzun ağaçlardan oluşmuş yolda ilerliyorduk.Üstüme bir mont bile almaya vaktim olmamıştı.Üzerimde ince bir kazak ve ayaklarımda ise converse vardı.Emre'nin aceleci tavırları canımı sıkıyordu.O sırada daha ne olup bittiğini anlamadan kaygan zeminde ayağım kayıyor , yere düşeceğim derken kolumda bir el hissedince hızlıca yukarı doğru çekildiğimi hissediyorum.Emre'nin göğsüne çarparak dengemi ona tutunarak sağlıyorum.Bana alaycı bir bakış attıktan sonra kolumu bırakarak yürümeye devam ediyor.
Okulun önüne vardığımızda gözlerim okulun tabelasında takılı kaldı.Aman tanrım!Burası küçüklüğüm boyunca hayallerimi süsleyen ancak bütçem el vermediği için giremediğim okuldu.Metehan Koleji.
Okulun duvarları siyah ve beyazdan oluşuyordu.Bu manzarayı süsleyen şey ise okulun pencereleriydi.Geniş bir bahçesi olan okulun geniş bir de voleybol sahası vardı.Saha, benim gibi uzun boylulara oranla biraz daha kısaydı.
Düşüncelerimi yüzüme vuran sıcak hava dağıtırken kendimi küçükken ailece gittiğimiz lüks oteldeki lobilere benzeyen geniş bir salonda buldum.Burası bekleme salonuna benzer bir yerdi.Okulun görülebilen tarafı bile devasaydı ve avizeler o kadar büyüktü ki üzerime düşmesi an meselesi gibiydi.
Emre ismimin okunmasıyla benide peşinden sürükleyerek bir odaya soktu.Müdür Odası.Emre müdürle el sıkıştı ve hemen yanındaki geniş koltuğa oturdu.Adının Mete olduğunu öğrendiğim müdür Emreyle konuşurken bazen gülüyor ve ifadesiz , boş bakan suratı biraz olsun şekil alıyordu.Mete gerçekten isminin hakkını veren bir görünüşü vardı.Siyah saçları ve zayıf vücuduna tam oturan takım elbisesiyle çok şık gözüküyordu.
Düşüncelerimi dağıtan şey müdürün söylediği cümle oldu."Çağla'nın kaydı alındı.Yarından itibaren başlayabilir."
Müdürün sözleri beynimde bir sis bulutu oluştururken boğazımdaki yumru sanki büyüyor ve beni boğmaya çalışıyordu.Müdürün söylediği cümleyi idrak edemezken Emre müdürle el sıkıştıktan sonra odadan çıkarak kapıya yöneldi.Koşar adımlarla ona yetişmeye çalışıyordum.Dışarı çıkacakken onu omzundan tutarak durdurmaya çalıştım.Oda bunu anlamış olacak ki olduğu yerde durdu.Hemen yanındaki duvara yaslandıktan sonra bana konuş der gibi bir bakış attıktan sonra Boğazımdaki yumruyu yutarak düşmek üzere olan göz yaşlarımı geriye doğru ittim ve konuşmaya başladım."Emre.İsminin anlamını biliyorsun değil mi?Aşık, tutkun..."
Söylediğim şey karşısında boş bakan gözlerinde ufak bir ışıltı görmüş olduğumu anlayacak ki hemen aynı surat ifadesine geri döndü.Beni orada öylece bırakarak kapıya doğru yöneldi ve deri ceketinin içinden bir sigara çıkartarak dudaklarının arasına koydu.Çakmağın çakmasıyla aydınlanan sigaranın ucu, havaya gri dumanlar katarken dudaklarından çıkan dumanın havanın içinde kaybolmasını izledim.Bu duman ben olabilirdim mesela.Koca bir bilinmezliğin içinde kaybolan zehirli bir duman.
O sırada Emre'nin vücudumu süzdüğünü farkederek utandım.Gözleri titreyen ayaklarıma ve bedenime sardığım kollarıma takılınca bir süre düşünür gibi kaşlarını çattıktan sonra üzerindeki kalın deri ceketi çıkartarak bana giydirdi.Onun yanında titreyen bedenimle küçük aciz bir kız gibi gözüküyordum.Bunun farkındaydım.Onun güçlü kasları ve beton gibi sert bedeni benimle kıyaslanınca ben onun yanında kırılgan bir iskelet gibi kalıyordum.
Son sigara dumanını üfledikten sonra sigarasını yere atarak üstüne bastı.Yağmurdan ıslanan gövdemin soğuk duvardan ayrıldığını hissettiğimde dinlendirmekte olduğum gözlerimi araladım.Emre beni kucağında arabaya doğru taşıyordu.Çok yorgun olmasam ona bir yumruk atıp kendim yürüyebilirdim.Bu düşünce kendini uykuya bırakırken ağırlaşan göz kapaklarım istemsizce kapanıyordu.Kendimi yumuşak bir zeminde hissedince arabada olduğumuzu anladım.Daha sonrasını hatırlayamıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Dünya Arasında (ASKIDA)
Roman pour AdolescentsBütün kalbine işlemiş bu adam kalbinin kapılarını kilitleyerek mi çıkmıştı ordan?Başka kimse girmesin diye? Yoksa açıkmı bırakmıştı kalbinin kapılarını? Gelen geçen doldursun diye? 27 yaşındaki Çağla'nın normal denilecek bir hayatı vardı. Geçmişini...