3.7

843 39 0
                                    

Çiçek solarken kendi sapına eğilir, bilirsin yalnızlık budur.

🍒

Yeşilçam'ım: hişt güzellik, spor odasına gelseneee.

Nazlı: bekle, gerizekalı.

Yeşilçam'ım: ya kızım öyle deme, 5 derstir sana sarılamıyorum. Tenefüste bile yan yana gelip bişey yapamayan ilk çift biz olabiliriz.

Nazlı: Yeşilçam, boş yapma.

Nazlı: neyse dur geliyorum, tenefüsten gidiyor.

Nazlı || çevrimdışı

Yeşilçam'ım: <3

İletildi'

Yüzümde oluşan sırıtmayla beraber sınıfımdam çıkıp, merdivenlerden kantin katına indim.

Neden  herşey kantin katındaydı?

Herneyse, katin katına gelmiş ve karşımdaki up uzun koridora ilerlemiştim. Kütüphanenin karşındaki spor odasına adımlarken, kalbim ağzımda atıyordu.

Ben bu çocuğun her yanına gittiğimde ölücek gibiydim.

Derin bir nefes alıp, kapı kolunu aşağı indirip kapıyı açtım. Cenk basketbol topunu eline almış sektiriyordu.

İçeri girdim ve kapıyı kapatıp yanına ilerledim. "Hişt yakışıklı bey" Kafasını kaldırıp bana baktı, aramızdaki mesafeyi kapatıp, elindeki topa vurup kollarımı boynuna doladım.

"Yia beni mi özledin?" Dedi değişik bi sesle, kollarımı gevşetip kafamı geriye yaslamış ve ona bi bakış atmıştım.

Kollarını sıkıca belime sardı ve beni kendine çekti, "yia evet seni özledim" Dedim bende değişik bi sesle, sırıttı. Kafamı omzuna yasladım, oda başını boynuma Gömmüştü, "yemin ederim sabahtan beri seni kendime çekip sarılmamak için çok zor tutuyordum kendimi, hayır bide tatlı tatlı haraketler yapıyorsun. Isırıp yicektim" Gülümseyerek geri çekildim.

Kollarımı boynundan çekmiştim, ama o kollarını belimden çekmemişti.

Giydiği sweatshirt'ün kapşonunu düzelttim, "of bişey diyim mi? Ben kendimi acayip suçlu hissediyorum" Dedim, ardından saçlarımı geriye yasladım. "Bebeğim, ben halledicem"

"Beraber dedim Cenk"

"Cenk'te kim?" Kaşlarımı çattım, ona yeşilçam dediğim için Cenk dememi istemiyordu.

"Allah'ım, beni deli ediyorsun"

"Aşktandır o" Muzip bi gülümseme oluştu suratımda, "öyle mi diyorsun?" Kafasını salladı, ardından kafasını biraz yaklaştırdı bana. Gözlerini kapatıp alnıma bi öpücük kondurdu.

5-6 saniye kaldı dudaklar alnımda, ardından yavaşça çekti. Gözlerini bana dikmişti, göz bebeklerinin büyüdüğünü fark ettim. " Gözlerini gözlerimden çekme" Dedi mayışan sesiyle. "Ömür boyu baksın, olur mu?"

Dudaklarımı ıslattım, "abim bu gözleri oymazsa, neden olmasın?"

...

"Gerizekalı bırak kolumu! Denizz al şu sevgilini!" Arda koluma sıkıca sarılmış ve bırakmıyordu, Deniz ise bana yardım edeceğine kahkaha atıyordu, çünkü Arda maymun gibi haraketler yapıyordu.

Buna gülmeyen bi bendim!

Bi ben!

Melih ise bizden önde yürüyo ama yine tıkınıyordu, Savaş ve Azra ise yanımda sevgi çerçevesi içinde yürüyorlardı.

Cenk ise Abimlerin diğer tarafındaydı.

"Tamam bırak kızı, boku çıktı" Deniz, Arda'yı kendine çekmeye çalışırken benide çekiyordu. "Lan bak GERİZEKALI BIRAK KOLUMU!" sesim sonlara doğru yükselirken, Arda korkarak bıraktı kolumu, Deniz'e yapışmış, "aşkım yicek beni, koru" Diyerek bana dil çıkarmıştı.

"Ya sabır"

"Bebek" Yanıma gelen Cenk'e gözlerimi pörtleterek baktım, sonra karnına vurarak, "mal abim duyucak" Diye mırıldandım. Omuz silkti, sonra kolunu omzuma atıp beni kendine çektiğinde itiraz etmek istemesemde, koluna cimcik atarak onu biraz kendimden uzaklaştırdım.

"Ya bi iki dakika düzgün durun, kavga etmeyin halla halla" Abime baktım, kavga mı ediyorduk sence?

Bizi umursamadan önden ilerlemeye başladı. Cenk'e ters ters bakarken, o halinden memnun bi şekilde sırıtıyordu. Ardından beni kolunun altına aldı, fakat o kadar yakındı ki Savaş arkasını dönücek diye ödüm bokuma karışıyordu.

"Gerizekalı" Diye mırıldandım, umursamadan yanağıma öpücük kondurdu, kaşlarımı çatıp onu kendimden uzalaştırmaya çalışıyordum.

Ama nafile.

O sırada, Arda ve Deniz bize döndü. İkiside bizi biliyordu, yüzlerindeki sırıtışla beraber abimi işaret ettiler.

Onların bu hareketi yüzünden Cenk'in karınına dirseğimi geçirerek kendimden uzaklaştırdım, adımları yavaşladı. Kolunu omzumdan çekmiş ve biraz eğilip elini karnına koymuştu.

"Kızım deli misin?" Deniz ve Arda bize kahkaha atarken, Cenk'in koluna girdim. "Lan vallaha isteyerek olmadı, şu mallar yüzünden" Diyerek Arda ve Denizi işaret ettim.

Doğrulmuş ve derin bi nefes alıp bana yandan bakarak göz devirmişti. "Ya göz devirme" Dedim ağlamaklı çıkan sesimle, ardından bakışlarım yine abime döndü.

Bizden baya önde ilerliyordular.

Bunu fırsat bilerek, kollarımı Cenk'in beline sardım. "Özür dilerim" Güldüğünü işittim. "Sorun değil, vişne'm" Dedi saçlarımı severken. Geri çekildim ve koluna girerek yürümeye devam ettim.

Yarın Arda ve Denizin ağzına kesinlikle sıçıcaktım.

Yani eve giderken bile  bu konuda huzur vermiyorlardı, iki manyak birbirlerini bulmuştu. Tencere kapak misâli.

"Ben Azrayı bırakıp, gelirim eve" Diye bağırdı Savaş uzaktan, ona baktım mal mal. Sonra kafa salladım, başka bir yola sapmalarını izledim.

Melih zaten çoktan kaybolmuştu ortadan, harbi lan nereye ve ne ara gitmişti?

Deniz ve Arda ise birbirleriyle uğraşarak diğer yola saptılar, bize ise dil çıkartarak kaçmışlardı daha doğrusu.

"Gittiler" Dedi Cenk gülerek, "gittiler" Diye tekrar ettim onu. Sonra birden beni kolunun altına alıp, saçlarımı okşadı.

İç çekip saçlarıma öpücük kondurdu."Bilemiyorum, ne vardı saçlarında.. Rüzgar mı öyle eserdi, gözlerim mı öyle görürdü yoksa? Saçlarının her haali hoşuma giderdi, vişne'm"

🍒

En acısını sevgilim, en acısını tadayım istedin; en acısı buydu.

Vişneli Şarkı 🍒 Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin