Eve vardığımızda, ayağa kalkıcak halimin kalmadığını hissediyordum. Kaan kapıyı açıp, inmemi ne kadar beklesede kalkamıyordum.
"Sorun mu var Lena?"
Sorun vardı elbet, kafayı sallamayla yetinmiştim doğrularcasına.
"Hı anladım.. Benim kucağıma almamı istiyorsun. Ah... Tabi alıştırdım "
Daha demin ki romantik Kaan gitmiş yerine eski öküz Kaan gelmişti. Neden erkekler böyledir? Kucağına alıp evin kapısına doğru gitmişti, tabi her zaman ki gibi kapıyı açmakta zorlandı ve beni ayaklarımın üstüne bırakmayı tercih etti.
Bu çocuk yemin ederim kapı özürlüsü. Nihayet kapıyı açıp, içeri girdiğimizde belime sardığı kolu sayesinde güç alıp ayakta durabiliyordum.
"Artık şu üstünü değiştirelim, seni böyle görmekten ben sıkıldım."
"Tamam"
Kendimi neden bir an da güçsüz hissettiğimi bilmiyordum bile, ne oluyordu ki bana? Peki bu zamana kadar yaşadıklarım? Neden duygularımı saklar içten içe yerdim ki kendimi? Neden ağlamazdım? Neden utanırdım ki ağlamaktan? Bedenime üflesen yıkılıcak haldeydi ama halâ Ayaktayım ben! Mücadelesi veriyordum. Peki Sinem..? Kardeşimdi, dostumdu, sırdaşımdı. Bir kalemle üstüme çizik atmak bu kadar mı kolaydı? Kaan'la yaşadığım bu öpüşme sahnem ne kadar doğruydu? Beni koruduğu için ödüllendirmek mi istemiştim sadece? Bu kadar aciz biri miydim? Aşık mı oluyordum yoksa? Hayır.. Ben kolayca birine aşık olmazdım. En uzun ilişkim 1 hafta.. Kaan geldiğinde bu düşüncelerimi kutulayıp kutulayıp sokağa atmıştım. Getirdiği uzun siyah t-shirtü giydirmek için gömleğimi çıkardığında duraksadı, yüzüme boş boş baktıktan sonra "dikişin patlamış, doktoru çağırıp geliyorum" dedi. Sokağa attığım kutulara benzeyen bir yenisini açmıştım Kaan'la ilgiliydi bu kutu. Farklıydı, her anlamda farklıydı. Dudakları.. Evet ilk defa öpüşmem değildi ama bu farklıydı. Profesyonelliğimi kaybediyordum onun yanında. Bana ne kadar iyi davransa da ürkektim ona karşı. Her şey benim yüzümden başına gelmişti. Benim için babasını öldürmüştü artık ne yapabilirdi ki? Ama bunları neden yapıyordu ki benim için? Dediği gibi bana olan aşkı yüzünden mi? Hadi ama.. Hangi aşık babasını öldürür ki sevdiği için? Bunu da kutula, Kaan geliyor Lena...
"Doktor gelir birazdan, şu yaranı temizliyelim"
Pamuğu, getirdiği bir kabın içindeki suya bastırıp siliyordu sırtımı. Sıkılmıştım artık bu doktor meselesinden. Tekrardan düşüncelerimi kutulamadan Kaan'la konuşmam gerekiyordu.
"Kaan"
"Bir dakika dur, temiz pamuk alıp geleyim"
Islak odunla ağzına vursam çok iyi olucaktı, en azından beni ertelememeyi öğrenirdi. Gözlerimi yere devirdim. Şuan dediklerim tamamen küstahlıktı. Kendimden utanmıştım. Benim için uğraşırken sırf beni dinlemedi diye ıslak odunla ağzına vurmak çok acımasızdı. Hayali güzel ve komikti. Suratımda hayvani kahkağa oluşmadan sırıtmamı sonlandırdım çünkü Kaan'ın ayak sesleri yaklaşıyordu.
"Evet dinliyorum"
Ne dicektim ben? Hah buldum.
"Kaan"
"Uzatmadan söylesen artık, doktor gelir birazdan"
"Beni neden düşünüyorsun? Koruyorsun? Merak ediyorum hem sadece...."
"Bunları konuşmuştuk Lena"
"Benim için....."
"Benim için babanı öldürdün demene gerek yok. İnsanın yakını olsa da nefret etmesi gayet normal"
"Nefret etmesi normal ama öldürmesi değil"
"Eğer öldürmeseydim ne olucaktı? Bana bunu söylesene. Seni zorla.. Lena konuyu kapat, canımı sıkma."
Kafamdaki soru işaretleri silinmeden konuyu kapatmayı istemiyordum.
"Cevabı mı alamadım ben halâ"
"Eğer sevdiğin insanın canı yakılırsa, öldürmesi de gayet normal oluyor."
"Bazen hastasın diye düşünüyorum kaan"
"Haklısın"
"Ama bu hastalık aptallıktan öte"
"Sana olan hastalığımı ne güzel dillendirdin ama.."
Kapı çalmıştı gelen kişinin doktor olduğundan emindik.
"Kızım sen rahat durmayacak mısın"
"Bu sefer benim suçum yok"
"Dikişler sana ait, senin suçun yoksa kimin olucak benim mi?"
"Hepsi Kaan'ın suçu. Sizi özlemiş dikişini patlatalım da gelsin dedi."
"Hahahahah.. Kızım zaten sizin yüzünüzü gördüğüm kadar kendi ailemin yüzünü göremiyorum ben. Talihsiz adamım kimin suçu bu?"
"Oda Kaan'ın"
Hepsinin yüzünde koca gülümseme oluşmuştu bu iyi durumdu. Negatif havayı içime çekip, pozitif bir hava solumam en iyi huylarımdan biridir. Bu sefer dikiş atmamıştı doktor, bir hafta yerimde adam akıllı durursam iyileşeceğimi söylemişti. Kaan ücretini verip onu yolcu etmişti.
"Hadi giyinelim"
Tekrardan siyah t-shirtü giydirmek için eline aldı. Kendimi çocuk gibi hissediyordum.
"Kaan senden bir şey isteyebilir miyim?" masum masum gözlerinin içine bakıyordun.
"Söyle bakalım"
"Marketten bana sigara aallııırrr mısııınnn?"
"Sigara mı içiyorsun sen?"
"Hayır içmiyorum fantazi olarak alıyorum, ha bazen içinde ki tütünü falan yiyorum"
"Şaka zamanı değil bi soru sordum."
"Ara sıra"
"İyi tamam"
Cebinden sigara çıkarmıştı, iki tane elime verip
"Yarına kadar, her gün sadece iki tane, yoksa bozuşuruz"
Sanki dilenciye sadaka veriyordu
"Tamam"
"Ben geliyorum hemen" deyip gitmişti camdan baktığımda arabanın bagajını açıp bir poşet çıkarmıştı, sonra bir poşet daha, bir poşet daha... Eve doğru geldiğini görünce perdeyi kapattım. Ne yani meraklı olduğumu anlamasına gerek yoktu.
"Seni ilk gördüğümde tayt giymiştin, bende sana tayt aldım çıplak bacaklarla gezip beni delirtmene gerek yok"
Sinsi bir gülüş atmıştı, çok utanç verici..
"Bacak görüp tahrik olacak kadar karaktersizsen, benim yapacak bir şeyim yok."
Elindeki taytı alıp merdivenlerden doğru çıkmaya başladığımda çok ağır konuştuğumun farkına varmıştım. Odama çıkıp taytı giydim, tam olmuştu. Kaan odamın kapısını açıp, gözlerimin içine sinirle bakıyordu.
"Neden şakayı her zaman bok ediyorsun?"
Haklıydı ama kendimi ezdirmemem gerekiyordu.
"O zaman bok edilecek şakalar yapmazsın olur biter Kaancığım"
"Lena!"
"Ne vardı tatlım?"
"Yok bir şey hayatım"
Hayatım mı? Ben iptal, ben vefad... Yanaklarımdan ateş patlıyor. Şt durun bakayım.
"Sen şimdi utana dur Lenacığım, ben bir yere gidip geleyim sende biraz dinlen. Bu gece uzun olacak :) "
Hopp... Gene bir soru işareti daha.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN SUSAMAM BÖYLE BİLİN #
Mystery / ThrillerAslında burada olan bir çok hikaye neredeyse bir biriyle aynı, sadece kendi ruh halimi hissederek yazacağım hikaye olacak bu. Neyse beğenmenizi umud ediyorum, şimdiden iyi okumalar! :)