Arkadaşlar votelerinizi ve yorumlarınızı eksik etmeyin. En azından bölümlerin hangisi daha beğenildiğini görür ve o olayı daha sürükleyici hâle getirme imkanım olur. Şimdiden iyi okumalar :*
"Beni kaçırıcak mısın? Silahtan korktuğumu falan mı zannediyorsun? Sıksana, lütfen. Ya yeter be yeter! Ne biliyorsan anlat, anlatmıyorsan çek tetiği vur. Vursana lan vur!"
Sinirlerim gerçekten bozulmuştu, benden ne istiyorlardı? Soğuk rüzgarın sayesinde kendimdeydim. Neden bana bakıp gülümsüyordu bu salak? Benim annem kimdi? Peki ben ne zaman evlatlık verilmiştim? Mektupda mirastan bahsediliyordu.. Öz ailem zenginse neden beni evlatlık vermişlerdi? Beynimi bu sorular sikiyordu.
"Aynı babana benziyorsun Lena"
"Babamı nereden tanıyorsun?"
"Senin tanımadığın babanı tanıyorum Lena.."
Annemi geçerim, her zaman o kadından nefret ettim, ediyorumda ama babam.. Oda mı öz değildi? Dünyam başıma yıkılıyordu sanki. Silahı beline sokmuştu. Daha demin beni tehdit eden adam şimdi karşımda içtenlikle gülümsüyordu.
"Ruh hastası mısın sen?"
"Evet :)"
"Senin ben amınakoyayım!"
"Aaa o güzel dudaklardan... Iımmm bu küfürlerin çıkması hoş değil. Hadi gidelim."
"Hem sapık, hem ruh hastası.. Gelmiyorum ben!"
"Öyle mi?"
"Evet!"
Bacaklarımdan tuttu ve omzuna doğru yatırdı beni. Ulan beni kaçırıyordu. Bırak diye bağırdım, yardım edin diye bağırdım, taciz ediyor diye bağırdım cama çıkıp bize bakan bir tane insan evladı bile hayırdır birader napıyorsun demedi. Araba kapısını açıp beni otutturdu, emniyet kemerimi taktı. Ne kadar düşünceli kaçırıyor beni görüyor musunuz? Artık zorlamayacaktım. Evet zorlamayacaktım. Gerçekleri öğrenmenin zamanı değil miydi? Arabada ikimizde çıt sesini dâhi çıkarmamıştık. Sağa çekip cadde ortasında durdu.
"İn"
"Neden?"
"Sana in diyorum, karşıdaki arabayı görüyor musun?"
"Beyaz olan mı?"
"Evet, o arabaya git geliyorum bende"
Hiç bir şey demeden arabaya doğru yürümeye başladım. Benim bildiğim, siyah takımlı adamlar olur, kapısı çekmeli siyah arabaları olur. Kaçırılan kişiye adres falan sorulur, arkadan biri gelir bir şey koklatırlar bayılır veya kafasına sert bir şeyle vurur bayıltırlardı, yani filmlerde gördüğüm böyleydi. Ne acayip mafya havasında adam. Kaçırdığı kişiyi tek başına bırakıp o arabaya git geliyorum diyor. Şimdi kaçsam ne olurdu? Vurur muydu? Hadi gerçekleri öğrenmeye gitmiş olayım. Öğrenebileceğim konular ne kadar ağırdı? Beni ne kadar çökeltebilirdi? Sadece bir mektup sayesinde hayatımın içine etmişlerdi, ah o bile azdı.. Anneme mi benziyorum yoksa babama mı? Hayır ben kendi hayatımdan mutluydum ve hiç bir bok öğrenmek istemiyordum. Bir an duraksadım. Sağa sola baktım. Ve arabanın ters yönüne doğru koşmaya başladım. Arkama baktığımda kimse yoktu taki önüme bakana kadar. Bir şeye çarpmıştım. Hayır ama, eli belimdeydi. Ve bu yetmezmiş gibi onun üstündeydim.
"Bırak beni!"
"Kaç kilosun?"
"50"
"Hahahah, hiç belli etmiyorsun"
Gözlerimi kısıp, kaşlarımı çatıp ona bakmaya başladım. İltifat mı ediyor yoksa küfür eder gibi laf mı sokuyor? Hayır ama bunu içimden söylemem gerekirdi.
"Gerçekten çok ağırsın, kalkarmısın üstümden? Tamam anlıyorum çok yakışıklı biriyim.. Sakalıma bakma bu bakışlarımı daha etkileyici kılıyor ama ben senin üvey abin oluyorum. Ee üveyde olsa benimle sevişmek istemezsin değil mi?"
"Üvey abim mi?!"
"Üzüldüğünü anlıyorum, benim gibi birinin üveyde olsa abin olması Tanrının büyük bir adaletsizliği olsa gerek" deyip üst ön dişleriyle alt dudağını ısırıyordu.
"Belimi bırakırsan kalkıcam."
"Tabi"
Ellerini belimden çekmişti. Oda ayağıya kalkıp üstünü düzeltti. Bir dakika.. Bir dakika.. Sinemlerin kapının önüne bırakılan kutunun içindeki mektubu yazan bu pislikse, ve bu pislik benim abimse benimle sevişmek istiyordu. Seni zevk doruklarını çıkarıp ondan sonra öldüreceğim.
"Sen tam bir orospu çocuğusun, bana sahip olmak istiyorsun değil mi? Aklından geçen o pislik düşüncelerin asla gerçekleşemeyecek!"
"Lena sence ben seninle sevişmek istiyor olsaydım, şuan karşımda konuşuyor olabilir miydin? Hahahah hayır. Altımda inliyor olurdun Lena."
"Sen iğrençsin, pisliğin, piçin tekisin. Mektupda öyle demiyordun ama!"
"Ne mektubu?"
"Şimdi bilmiyor ayaklarına mı yatıcaksın?!"
"Ne mektubu ! "
"Sinemle......."
Tak.. Bu silah sesiydi. Sağa sola baktım.. Sırtımda bir yanma vardı.. Acıyordu. Elimi sırtıma götürüp baktığımda ise kan..
Üvey abimi olduğunu iddea eden adam belimden kavramıştı.
"Lena uyanık kal.. Lena bana cevap ver!"
"Canım acıyor.."
Göz kapaklarıma ne kadar savaş açsamda kapanmalarına engel olamıyordum.. Kalbim ağzımdan çıkarcasına güm güm atıyordu. Eğer ölürsem gökyüzünde sonsuza kadar yaşayabilecek miydim? Bulutların üstünde uyayabilecek miydim? Bağrışlar duyuyordum ama çok boğuk seslerdi. Seçebildiğim tek cümle "Lena, bırakma beni"ydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN SUSAMAM BÖYLE BİLİN #
Mystery / ThrillerAslında burada olan bir çok hikaye neredeyse bir biriyle aynı, sadece kendi ruh halimi hissederek yazacağım hikaye olacak bu. Neyse beğenmenizi umud ediyorum, şimdiden iyi okumalar! :)