"Sinem yeter uzatma ve anlat sıkılmaya başladım artık! Bu taşı hangi orospu çocuğu attı? "
Cama doğru ilerlerken Sinem kolumdan tutmuştu, korktuğu bir şeyler vardı ve bu yetmezmiş gibi bu bir şeyler benimle alakalıydı.
"Lena, gitme otur şuraya"
Kapı çalıyordu ama ne çalmak, yukarıya sesi geliyordu. Âdeta kapıyı yumrukluyordu belki de yumrukluyor-lardı. Sinem salona doğru fırladı babasına "Açma kapıyı ! " diye bağırsada ne nafile babası kapıyı açmıştı. Neler oluyor diye bakmak için Sinemin yanına gittim. Kapıda kimse yoktu bir kutu dışında. Babası sağa sola baktı, kutuyu alıp içeriye girdi.
"Baba o kutuyu dışarıya at"
"Gene mi onlar Sinem?"
"Baba soru sorma ve lütfen kutuyu sokağa at"
Artık sıkılmaya başlamıştım, 'Gene mi onlar' sorusuda neydi? Onlar kimdi ve Sinemden ne istiyorlardı? Merdivenlerden aşağıya inip babasının elindeki kutuyu aldım. Açıkçası adam, ne yapıyor bu salak der gibi bakıyordu. Yere oturup kutuyu açtım. Kimseden çıt çıkmıyordu, kutuyu açtığımda bir kâğıt ve gül. Sineme dönüp
" Hahahah korktuğun şeye bak aşk mektubu gibi gözüküyor"
Babasına baktım.Adam sineme, senin ağzına sıçarım ne aşk mektubu der gibi bakıyordu. Gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Efendim biz Sinemle odaya geçelim, bu kadar ekşın yeter" deyip, kutuyu aldım ve otuz iki dişimi göstere göstere merdivenden çıktım. Sinemle odaya girdik, mektubu okumaya başladım.
" Merhaba Lena ve Sinem. Sinem Lenaya olanları anlattığını ümid ediyorum..."
"Lena bırak mektubu!"
"Kes sesini Sinem!" deyip tekrardan mektubu okumaya başladım
"Eh tabi zor olmuştur anlatmak, en yakın arkadaşına annen üvey ve bir fahişe demek zordur"
Sinemin gözlerinin içine baktım lanet olsun gözlerimden yaşlar akıyordu. Ne demek oluyordu bu? Mektubu yazan aptal neler saçmalıyordu? Sesim titreyerek okumaya devam ettim.
"Ama bunları demediysen, şuan benden öğrenmesi çok komik eh en yakın arkadaşı ondan saklıyor. Şimdi sen öz annesinin yaşadığınıda söylememişsindir. Söyleme bencede, mirasın ona kalma hevesiyle öz annesinin yanına koşmasın. Eh koşamazda ikinizinde ölümünüz yakın, Sinem sana demiştim merakın kötü bir şey olduğunu, sen ise doğruları öğrenmek için götünü yırttın. Üzgünüm, tek kişi ziyade iki kişi biliyorsa sır sır olmaktan çıkmış demektir. Lenacım seni öldürmeden önce seni zevk doruklarına çıkarıcam. Ondan sonra öldürücem. Bir odaya saklanıp sizi öldüremiceğimi mi sandın?"
Sinem ağlıyordu, donup kalmıştım ne ağlayabiliyordum nede bağırabiliyordum. Ne demek oluyordu bunlar? Sinemin dudaklarının kıpırdadığının farkındaydım ama duyamıyordum. Tokat atmasıyla kendime geldim ve ağlamaya başladım.
"Lena yemin ederim anlatmak çok istedim ama nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum korktum."
Zar zor yüzüne baktım, canım acıyordu bu hissi hiç bir zaman yaşamamıştım. Çok sinirli, agrasif, asabi bir kişiliğe sahiptim en yakın arkadaşımda olsa yanında ağlamaktan utanıyordum.
"Lena lütfen cevap ver, beni korkutuyorsun"
Cevap vermek istiyordum ama dudaklarıma felç inmişti sanki, belki de tüm vücuduma. Gözlerim kararıyordu, ayaklarım karıncalaşmaya başlamıştı Sineme diyebildiğim tek şey "Gidelim" olmuştu sadece. Sinem kolumu tutup yatağına otutturdu. Aklımda o kadar soru vardı ki, korkuyordum yeni şeyler öğrenmekten.
"Nereye gidicez peki? Lena bu adamlar tekin değil, hiç görmedim yüzlerini ama hissediyorum tekin değiller."
"Kaçalım Sinem, yarın hazır ol gidicez buradan"
"Ama nereye?! Cebimde sadece 30 tl var "
"O zaman iki gün içerisine kadar para biriktir, ben şimdi gidiyorum babana bir bahane bul ve okula gitme."
"Kumbaramda da bozuklar var sanırım 20 tl küsur çıkar, Lena aklından neler geçiyor bilmiyorum ama lütfen dikkatli ol"
"Tamam uzatma, ben gidiyorum dışarıya çıkma ve her zaman kapıları kilitli tut"
"Dikkatli ol Lena, seni seviyorum kardeşim."
Sinemlerden çıkıp eve doğru gitmeye başladım. Sanki bunlar kamera şakasıydı. Dışarısı çok soğuktu, iliklerime kadar hissediyordum ama bu soğukluk kendime gelmemi sağlıyordu. Bu yaşadıklarım ne kadarda garipti. Arkadan gelen ayak sesleri... Arkamı döndüğümde kimse yoktu. Tekrardan yoluma döndüğümde gene ayak sesleri arkamı döndüm ve siyah sakallı, siyah kabanlı bir adam.
"Beni neden takip ediyorsun?"
"Yüzleşmenin zamanı geldi"
"Ne yüzleşmesi? Benden ne istiyorsun? Sen kimsin? "
"Dur sakin ol tatlı kız, hepsini anlatacağım"
Aramızda 10 adımlık mesafa vardı, gittikçe yaklaşıyordu. Korkuyordum ama korkumu belli etmemeye çalışıyordum.
"Lena, çok güzelsin ama çokta asabisin biliyorsun değil mi?"
"Sende çok yavşaksın ama ben bir şey söylemiyorum. İsmimi nerden biliyorsun?"
"Senin hakkında herşeyi biliyorum, senin bilmediklerini bile"
"Uzak dur benden"
"Bu senin isteğine değil benim isteğime bağlı"
"Gidiyorum ben!"
"Yo, gitmek mi? Herşey benim isteğime bağlı"
Kolumu tutmuştu, bu sokaktan neden kimse geçmiyordu?
"Bırak kolumu!"
"Canım isterse...... :)"
"Orospu çocuğu bırak kolumu"
"Annesi, ahh pardon... Üvey annesi orospu olan seninki."
"Nereden biliyorsun bunları?"
"Daha bildiğim çok şey var"
"Sen kimsin?"
"Öğreniceksin"
Saat 6 civarlarıydı ve hemen kararmıştı hava, sokakta iki erkek geçiyordu. Çocuklara bakıp
"Bakar mısınız? Bu beyefendi beni rahatsız ediyor"
Çocuklar bir adama baktı, bir bana.
"Bizene amınakoyayım" diyip gülüp gittiler. Beyninizi sikeyim, burada tecavüz edilsem kimse kurtarmaya çalışmaz.
"Lena hadi araba ileride, yürüde arabaya binelim"
"Hayır seninle hiç bir yere gitmek istemiyorum!"
Karnımda bir şey hissettim, kafamı eğdiğimde şok olmuştum. Hissettiğim şey silahtı! Hislerimi sikeyim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN SUSAMAM BÖYLE BİLİN #
Mystery / ThrillerAslında burada olan bir çok hikaye neredeyse bir biriyle aynı, sadece kendi ruh halimi hissederek yazacağım hikaye olacak bu. Neyse beğenmenizi umud ediyorum, şimdiden iyi okumalar! :)