pasajın altına başlangıç tarihinizi bırakın
MİRZAN BEY
Dakikalardır gülüyordum. Bunca yolu bunun için mi gelmiştim. Karnıma ağrılar girince ellerimle yüzümü yelledim ki doğru düzgün nefes alabileyim. Sonunda biraz daha kendime geldiğimde annemin gözlerinden ateşler çıkıyordu. Elimin terziyle gözyaşımı sildim. En son ne zaman bu kadar gülmüştüm. Net hatırladığım bir sahne vardı babam gözümden yaş gelene kadar beni gıdıklamıştı. Derin derin nefes alarak tamam ciddiyim demiştim ama yine beni bir gülme aldı. Annem kolumdan tutarak beni sarstı.
"Kendine gel artık Şirin, burada oyun mu oynuyoruz. Bir an önce karar vermezsen yedi ceddimizi dünya nüfusundan silecekler." Ah, ne tıpkı bizim profesör gibi konuşuyorsun, hani bilgi bakımından ondan az kalır yanında yok. Neden okumayıp ev köşelerinde ömrünü çürütürsün bilmem. Ben pek çok kadın tanıdım bilgileriyle dünyayı sarsacak ama nerede onlarda cesaret, bir işi başarmanın yüzde sekseni cesarettir. "Tamam, gülmüyorum bak ciddiyim."Dudaklarımı birbirine bastırarak sakin kalmaya çalıştım ama annem küçük çocuklar gibi bana trip atıyordu. "Şimdi yanlış anladıysam düzelt. Abim Ateşdağlılarının biricik kızını kaçırdı ve tüm aşiret eski demode dizlerdeki gibi abimin peşine düştüler. Sonra abimleri bulamayıp bizim kapımıza dayandılar 'Ya berdel olacak ya da sizin kökünüzü kurutacağım' dediler öyle mi?" Annem sinirli içini çektiğinde yüzüm düşmüştü. Bunlar hangi yüzyılda yaşıyordu. "Anne on dokuzuncu yüzyılda değiliz, abim bir kız kaçırdı diye kimseye gelin falan olmam önce cesedimi çiğnemeleri lazım."
Nasıl bir sahnenin içindeydim bilmiyorum ama yemezlerdi. Ben kimsenin ne gelini ne de karısı olurdum. Yeni bir ilişkinin hezeyanı altında kalmışken kimseyle evlenmeye niyetim yoktu. "Esma sultan, senin duygularınla oynamışlar havlayan köpek ısırmaz." Annem gayet ciddiydi ve bu benim daha çok sinirlerimi bozuyordu. "Anne ben senin düşmanın değilim bana öyle kötü bakışlar atma. Kızacağın biri varsa o da abimdir. Git onu bul ve kulağından tutuğu gibi götür. Ben sırf abim birini kaçırdı diye evlenmem. Hem neden abimin keyfinin cefasını ben çekeyim bana ne?"
"Sen ölmeyi ne sanıyorsun? Bunlar aşiret ağaları şimdi isteseler nefesimizi keserler. Kızım burası İzmir değil burası Urfa artık kendine gel."
"Ben içinde bulunduğum coğrafi konumu çok iyi biliyorum anne, hatırlarsan buraya yakın bir köyde öğretmenim, henüz yeni atanmışken üstelikte yirmi dört yaşındayken ölürüm de bir tanımadığım bir adamla evlenmem."
"Evlenmezsen zaten öleceksin saf kızım, yalnızca sen değil hepimiz öleceğiz. Bana bak işin ciddiyetinin farkına var. Abini es geçsen de babanı düşün dayınları amcanları düşün burada yiyecek tek lokma yemek bulamazlar ne istiyorsun Hancıoğullarının sürgün gitmesini mi?" Bu konuşma hiç iyi bir yere gitmiyordu. "Koskoca Hancıoğulları bana mı kaldı? Bu soyadı taşıyorum diye onlara hayatımı heba etmeyeceğim." Ayaklandığımda annem kolumdan sıkıca tutup gitmeme izin vermedi. "Sana sütümü helal etmem Şirin, eğer ki sülalemizden tek bir kişinin kanı aksın sana annelik hakkımı helal etmem."
"Vay be Esma Sultan, anneliğin bu kadar mıydı?" Kolumu annemden kurtararak hızla yanından ayrıldım. Kendimi sokağa attığımda ara sokaklardan ilerleyerek kabanıma iyice sarılmıştım. Araba bindiğimde aklımdan tek geçen şey buradan kaçıp gitmekti ama yapamazdım. Okulumun bana ihtiyacı vardı. Şu anda onların en çok bana ihtiyacı varken onları yalnız bırakmayacaktım. Ben de bir Hancıoğlu'ydum ve vazgeçmeyecektim. Taşlı yollarda ilerlerken korna sesleriyle arkama baktım. Arkamda en az üç araba vardı. Biri önümü keserken anında fren yaptım. Az kalsın güzelim arabam hurdaya dönecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİRZAN BEY Ⓜ TAMAMLANDI
ActionBir töre klasiğinden daha fazlası... Bir kadının hükümdarlığı... Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Aşk, bu sefer tek başına affetmeye yetecek mi?.. ⬇