TUSEM -7-

412 23 6
                                    



      'BÖLÜM YEDİ'


    -YÜZLEŞME-

☮  

Kafamın içinde bir çok ses yankılanıyordu şu sıra. Annemin her zaman duymak için can attığım sesi, yaşanmış birçok anının içinden özenle seçilmiş olan babamın kahkahaları. Ve her zaman kandırıldığım bir kaç cümle.

"Biz hiç ayrılmayacağız kızım."

"Seni çok seviyoruz kızım."

"Senden asla vazgeçmeyeceğiz kızım." 

Hayatımın çoğu zamanını ailemin bana uydurduğu yalan dolu vaatleri dinlemekle geçirmişim. Onların yalancı sözlerine inanıp mutlu olmuşum. 

Hani hiç bırakmayacaktı babam bizi? Şimdi ne oldu, nerede!?  Annem hani bizden başka kimseyi sevmeyecekti? Şimdi biz hariç kaç kişiyi daha seviyor? Hani, hani bizden başka kimse olmayacaktı kalplerimizde, ne oldu? Neden herkes söylediklerini unutmuş gibi dağıldı!? Babam artık atmayan kalbi ile mi seviyor bizi? Annem, hiç tanımadığım bir adamı hayatımıza sokarak mı koruyor kalbinde ki yerimizi?

İçimde dağılan bir aile vardı. Gönlümün en yükseklerinden teker teker düşen bireylerden oluşan. En yüksek köşelerinden öyle iniş yapılıyordu ki, indikleri yerler paramparça olup, kan ağlıyordu.

Sinirle gözümden akan o ufak ama duygu dolu damlayı sildim. 
Hak etmiyordum bunları. Gözümden akan her damla yaş için lanet ettin o günlere. Babamın bizi yalnız bıraktığı, annemin bizden vazgeçtiği o günlere lanet ettim.

Gürültüyle kalktım oturduğum sandalyeden. Öfkeli miydim şuan? Üzgün, sinirli? Hayır, ben kırılmıştım. Paramparça olmuş ve en sonunda hissizleşmiş küçük bir kız çocuğuydum. Ama bu kız çocuğu bazı şeyleri düzeltmek için uğraşıp, gülümserken meğer annesi tarafından tekrar terk edilmenin hazırlığını yapıyormuş. 

"Kızım, canım ne olur sakin ol ve beni dinl-" çırpınışlarıyla daha çok acıtıyordu canımı annem.

"Ne dedin sen?" diye mırıldandım her şeye rağmen.

Her nefes alışımda genzime batan iğneler; konuştuğumda daha da çok acıttı içimi. Kızım demişti, kızım. Ama bilmiyordu ben artık ne kızıydım ne canı. 

"Sakın bana bir daha kızım deme. Senin kızın.." Yüzümü ıslatarak acıtan o damlayı sildim tekrar.

"Yok artık." Yıllarca kahkahalarla inleyen bu ev, şimdi annemin hıçkırıklarıyla sallanıyordu.

"Tusem kızım, sen benim kızımsın ne olur öyle söyleme, ne olur.." Ayağa kalktığını bile fark etmediğim annem, çoktan yanıma gelmiş elimi tutmaya çalışıyordu. Yaşlı gözlerimi aniden elime dokunan parmaklara çevirdim ve hızla elimi kurtardım.

"Dokunma bana!"  Uzaklaşmak için bir iki adım geriledim. Annem, yaşlı gözleriyle bakıyordu bana. İçimin burkulması gerekirdi bu durumda. Vicdan azabı çekip kollarında ki yerimi almam, doğru olandı. Ama bunların hiç biri olmuyordu. Ne içim acıyordu ne de vicdanım bir sızı içindeydi. Pişman değildim, olmayacaktım da. 

Küçükken babama bir söz vermiştim. Konu ne olursa olsun, sonuç ne çıkarsa çıksın ağlamayacaktım. Kimse görmeyecekti gözlerimden akan o yaşları. Güçsüz bir kız olmayacaktım. Kimse beni güçsüzlükle yargılamayacaktı. Kimse gözyaşlarıma şahit olmayacaktı.

TUSEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin