'BÖLÜM ÜÇ'
-ALIŞVERİŞ-
Alışveriş merkezinin yoluna girmiştik. Annem yavaşça kaldırıma yaklaşırken birazdan girecek olduğum alışveriş merkezini incelemeye başladım. Bahçesi çok kalabalık sayılmazdı. Cumartesi olmasına rağmen bu azlık nadir görülürdü, bu yüzden kesinlikle şanslı günümdeydim. Annem arabayı durdurmadan yavaşladığında inmem gerektiğini anladım. Çünkü burası İstanbuldu ve trafiğin nerede nasıl olacağı belli olmuyordu. Annemin geç kalmasını istemezdim. Radyodaki müziğin bitmesini fırsat bilip uzanıp biraz sesini kıstım.
Anneme dönüp; '' Görüşürüz '' diyerek kapıyı açmak için bir hamlede bulundum. Annem kolumu tutunca bu hamlem yarıda kaldı tabii.
'Ne oldu' dercesine ilk tutulan koluma sonra da annemin yüzüne baktım.
Zorla yüzüne yerleştirdiği gülücüğü beni huzursuz etse de samimi bir gülümsemeyle karşılık verdim. Ama hala bir şey söylemesini bekliyordum.
'' Özür dilerim.''
Özür mü ?
Şaşkınlığımı gizlemek yerine daha da belirginleştirmek için ''Ha?'' diye kabaca karşılık verdim. Özür, suç işlemiş, hata yapmış insanların affedilmek için sarf ettiği iki kelimeydi sadece. Ama annem özür dileyecek hiçbir şey yapmamıştı.
'' Her şey için. '' dedi derin bir nefes alarak.
'' Seni üzdüysem, seni kırdıysam ve eğer seni bir gün üzecek olursam. ''
Dedikleri şuan çok saçma geliyordu. O benim annemdi. O ne derse haklı olandı. Ve beni üzmemişti , üzmezdi.
'' Ne kadar güçlü bir kız olduğunu biliyorum. Ne kadar belli etmesen de zor zamanlar geçirdin. Seni teselli edeceğim gerekirken kendi üzüntülerimle başa çıkmaya çalıştım. Seni ikinci planda bıraktım. '' Sarf ettiği sözler şuan düşüneceğin en son şeydi.
Sabah endişelendiğimi ona bir şey olacak diye korktuğumu söylemiştim. Evet ama bu kendini toparlaması için gerekli zamanı beni teselli etmek için harcaması için değildi.
'' Anne, '' dedim içtenlikle.
"sabah söylediklerime takılma. Sana bir şey olacak diye korkuyorum evet ama bu seni suçladığım anlamına gelmez. Benim korkum ; yaşadıklarımızın üzerine bir de işlerin yüzünden acı çekmen, işin yüzünden sana bir şey olması."
Acı bir gülümsemeyle gözlerimi kapatıp önüne döndü. Ne demek istediğimi çok iyi anlamıştı.
Geçen haftalarda bir saldırıya uğramıştı. İş çıkışı uğradığı bu silahlı saldırının müvekkilinin eşinden boşanmak istemediği için olduğunu söyleyip, bu davayı bıraktığını söylemişti. Ama bu bana pek inandırıcı gelmiyordu.
Çünkü annem asla bir davadan vazgeçmezdi.
Açılan gözleri gözlerimle buluştuğunda '' Hadi git artııık.'' dedi takılarak.
"Sadecee.. Ne yaparsam yapayım bunu senin iyiliğin ve mutluluğun için yapıyorum bunu bil olur mu?
Her şey senin için.. ''