|30|

556 38 8
                                    

"Of of!"

"Hayal özür dile diyoruz, hayır diyorsun. Dileme diyoruz, ne yapacağım diyorsun. Ne istiyorsun Hayal sen ya?"

"Karan'ı istiyorum. Karan'ı getirin bana."

"Oldu canım, kaçırıp getirelim istersen."

"Mantıklı aslında."

"Hayal, saçmalama!"

"Benim güvenliğimden korkarsa gelecektir. Konuşmaya çok çalıştım ama konuşmadı. Demek ki illa kaçırmamız gerek."

"Daha fazla saçmalayamazdın."

"Tamam! Kızları arayıp oylama yapalım."

"Tamam, böyle bir şeye izin vermezler zaten."

...

"Bunu yaptığıma inanamıyorum." diyerek beni sandalyeye bağlamaya devam etti Hazal. Zeynep'te gelmişti ve koltukta oturup bize gülüyordu. Gökçe ve Nehir'se tabii ki bilgisayarın başındaydı. Yani bilgisayarın içinde. Beni bağlama işi bitince sanki kaçırılmışım gibi bir fotoğraf çektik. Mükemmel oyunculuğumla masum masum bakmıştım. Böylece fotoğraf çok gerçekçi olmuştu. Bizim yaşlarımızdaki komşu çocuğu Deniz'e 20 TL verdik. Herkesi sessizleştirdim ve benim telefonumdan Karan'ı aradık. Telefon çalarken,

"Hoparlöre al!" diye fısıldadım.

"Efendim Hayal."

"Eğer Hayal'i bir daha  görmek istiyorsan buraya geleceksin."

"Ne? Hayal, şaka mı yapıyorsun?"

"Bu işin şakası yok! Ya buraya gelirsin, ya da Hayal ölür!"

"Hayal, gerçekten komik değil."

"Madem inanmıyorsun görüntülü konuş sevgilinle." diyerek telefonu suratına kapattı.

Herkes şok içinde bakarken Deniz konuştu.

"Ne? İnanmayacaktı."

"Ne yapacağız şimdi?"

"Ben Karan'ı görüntülü arayacağım. Hayal senin de ağzını bantlayalım. Kızlar sizde sessiz olun. Arıyorum!"

"Sende iyice çöpçatan oldun ha."

Arama açılınca ve kamera bana dönünce bağlı olduğum sandalyede kıpırdanmaya çalıştım. Aynı zamanda da bağırmaya çalışıyordum. Tek sorun arkada 'Ben burada ne yapıyorum' bakışları atan Hazal yüzünden içimden gülmek geliyordu. Karan bir şeyler bağırırken inanmışa benziyordu.

'Ah benim saf sevgilim.' diye içimden geçirdim. Karan nereye gelmesi gerektiğini sorunca benim evimi söylemesi hikayede ki tek pürüzdü. Neden biri beni kendi evime kaçırsın ki? Neyse ki Karan bunu düşünemeyecek kadar paniklemişti. Ve tabii ki onu polis konusunda da tembihlemişti Deniz, çünkü eğer polis çağırırsa işler çok kötü olacaktı. Telefon kapanınca bantın izin verdiği kadar kahkaha attım. Bantı çıkardıklarında rahatlamıştım. Hazal hariç herkes kahkahalara boğulmuşken konuştu.

"İnsanların duygularıyla oynamanın nesi komik anlamıyorum!" diyerek odasına gitti. Biz de gülmeye devam ettik.

Yaklaşık iki dakika sonra beni çözmüşlerdi. Deniz hariç herkes gitmişti. Deniz'e bir maske verdim ve odama girdim. Kapı alacaklı gibi yumruklanmaya başlayınca gelenin Karan olduğunu anlamıştım. İçerden biraz tıkırtı geldikten sonra odamın kapısı açıldı. Kapı kapanırken aramızdaki 4 adımlık mesafeyi kapatıp kollarımı boynuna doladım. Oda bana sarılırken rahatladığımı hissettim. Ayrıldığımızda endişeyle vücuduma bakmaya başladı.

"İyiyim ben, merak etme."

"O adam kim?"

"Iıı.. Şöyle kii... Sen benimle konuşmayı kabul etmediğin için bende böyle bir çözüm buldum."

"Ne? Hayal sen çıldırdın mı?"

"Evet, konuşmamız gerek Karan. Neden kaçıyorsun?"

"Konuşmamız filan gerekmiyor. Görüşürüz." diyerek kapıyı açmaya çalıştı. Ama biz konuşurken Deniz kapıyı kilitlemişti bile.

"Karan haline bak! Saçın dağınık. Gözlerinin içi kızarık. Her tarafın mosmor olmuş. Ne oluyor sana?"

"Yeni mi fark ettin? Sağol Allah razı olsun."

"Karan, söyle artık ne oldu?"

"Hayal, canım yanıyor anlıyor musun? Ben senin her mimiğinin anlamını dahi bilirken sen benim hakkımda ne biliyorsun? Sen beni tanıyor musun Hayal? Yanlış soru, sen beni tanımaya hiç çalıştın mı Hayal?"

"Biliyorum, belki seni hiç tanımaya çalışmadığım için seni sevmediğimi düşünüyorsun ama ben seni çok seviyorum. Seni çok tanımıyor olabilirim. En sevdiğin yemek ne, kızınca ne yaparsın, en sevdiğin renk, en sevdiğin şarkıcı ne bilmiyorum. Ama kalbini biliyorum Karan. Çok yardımsever olduğunu, kalbinin her yerinin sevgi dolu olduğunu, kocaman bir vicdanın olduğunu biliyorum. Yumuşak kalbini biliyorum Karan. "

Karan yenilgiyle yere oturdu ve duvara yaslandı. Bende onun yanına oturup başını omzuma yasladım.

"Anlat hadi birtanem, neyin var?"

"Annem ve babam boşanıyor, kardeşim ve benim için velayet davası açtılar. Ama sorun şu ki, onların önemsediği biz değiliz! Onların önemsediği kazanmak. Birbirlerine karşı kazanmak istiyorlar ama o sırada bizi unutuyorlar. Umurlarında değiliz. Zaten uzağım onlara. Kardeşim orada, tek başına baş ediyor onlarla. Oraya da gidemiyorum. Kaldım burada. "

" Bu mu içmene sebep oldu?"

"Biraz da yanlış arkadaş ortamı diyelim. Ama yemin ederim bırakmaya çalışıyorum. Az kaldı hatta bırakacağım!" diyerek heyecanlı heyecanlı konuştu. Gülüp sarıldım.

"Birlikte bırakacağız. Barıştık mı?"

"Barıştık."  dudağımda hissettiğim sıcaklıkla gülümsedim. Özlemişim ya! Ayrıldığımızda ona daha ayrıntılı baktım.

"Yorgun görünüyorsun."

"Uyuyamıyorum geceleri. Ondandır."

"Neden?"

"Bilmiyorum. Olmuyor bir türlü."

"Yat bakalım." diyerek bacaklarıma vurdum. O kafasını bacaklarıma koyunca saçlarını okşamaya başladım. 10 dakika sonra nefesleri düzenlileşmeye başlayınca elimi saçlarından çekecektim ki elleri ellerimi bulup tekrar saçlarına yerleştirdi. O uyumaya devam ederken bende saçlarını okşamaya devam ettim.

....

Selam! Evet, Hayal'den de aynı böyle bir barışma beklenirdi zaten. Ifıfıfıd. Son kısımda Karan'ın uyuma sahnesi çok güzel oldu. Çünkü dizi manyağı olan ben dizi izlerken de aynı böyle oluyorum. Yani şöyle.

Karakterler öpüşüyordur : 😐

Karakterin biri diğerinin saçını okşuyordur :😍

Fjdududıjd. Neyse çok gereksiz bir bilgi oldu.

Görüşmek üzere!


SİVASLI / TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin