6. Bölüm ☻ Hayali Film

870 3 0
                                    

"Eda bu dosya konusunu ne zaman açıklamayı düşünüyorsun?"

Berat konusunu halletmiş kantinden çıkarken kafamdaki soruları masaya dizmenin vakti gelmişti. Sorgulu gözlerimi elinde sır gibi sıkıca tutup gizlediği dosyasında bir müddet gezdirdim. Ardından zeytin gözlerine gözlerimi diredim.

"Aslına bakarsan hiç düşünmüyordum." deyip hiç tepki vermedi. Bak sen şu bilmiş Eda'ya. Söylemeyip ne yapacaksın? İçinde sır hazinesi mi kuracaksın Eda hatun? Ayrıyeten şu hızını biraz düşürürsen iyi olur. Merdivenleri hızlı bir şekilde çıkıp sana yetişmeye çalışmaktan bacaklarımı hissetmiyorum. Neyseki bizim sınıfa gelene kadar fazla merdiven yoktu da düz zemine hemencecik ulaşmıştık.

Diz kapağımın üstüne çökerek nefes almaya çalışırken o da benim durduğumu görmüş ve önümde dikilerek nefesimin dizginleşmesini bekliyordu. Nefes alışverişim düzenli hale geldiğinde vücudumu doğrulttum.

"Bence sen sağlıklı düşünemiyorsun Edacım. Benim sağlığımı bile düşünmüyorsun. Şu halime bak. Zar zor nefesim dengesini buldu. Neyse. Demem o ki sen ve ben iyi bir arkadaş olmak istiyorsak aramızda gizli saklı hiçbir şey bırakmamalıyız. Bilmem, anlatabiliyor muyum?" Konuşmamı bölmeden sakince dinledi. Bittiğini anlayınca derin bir nefes vererek arkasını döndü ve sınıfa doğru yürüdü.

"Konudan konuya atlasan da anlatımının anlaşılırlığı oldukça iyi, anlatabiliyorsun."

"Çok iyi! Demek ki boşuna çene çalmamışım." dedim aniden.

"Ama bir şey daha var" dedi ve devam etti. "Faik hoca bana bu görevi gizli tutmamı isteyerek verdiği için sen bile olsan söyleyemem Sare. Söz verdim ben." Gözlerimin içine üzgünüm kelimesini aşılarken oldukça sakin olmaya çalışıp içimdeki âsi beni kenara ittim. Sınıfın kapısını açtığımda içeriden gelen ışığın hareketliliğiyle gözlerim kamaştı ve elimle gözlerimi ovdum.

"Eda sözüne sadıksın, tamam da bunu da bilmek benim hakkım bence. En azından bir ipucu versen?"

Kapıyı kapatıp sessiz bir şekilde sıraya doğru ilerlediğimde kolumu tutup kendine çevirdi. İşaret parmağını dudağının ortasına getirdi ve "Şş" yaptı. "Kimseye bir şey çaktırma."

Bir bu eksikti ya, of! "Tamam" dedim bunu kabul etmekten başka çarem yokmuş gibi.

Sıraya oturduğumda beni yanına yaklaştırdı. Sesini alçaltarak konuşmaya başladı. "Bak Sare bu dosyanın ne olduğu hakkında bir şey söylemeyebilirim ama senin iyiliğin için bir şeyler yapabilirim." Dosyayı öğrenmemden başka bana yapabileceği bir iyiliğinin olduğunu bilmiyordum. Bilmek de istemiyordum, ama.. Fazla da üstelemeyecektim. "Ne gibi bir şeyler?" dedim. Dudağını içeri çekip "Imm, mesela Tuna'nın yanında olmanı gerektirecek şeyler. Onun yanında olmayı istemez misin?" diye sordu.

Evet, şuan da beni en acı yerimden vuruyordu. Şerbet suratımın olduğu yer. Sanırım orası kalbimdi.

"Sorman bile saçmaydı." deyip acıyla güldüm ve "Bunu biraz daha açsak?" dedim.

Yüzüme öküzün trene baktığı gibi baktı. "Sen doymadın mı?"

Kantinde tostumu yerken tam olarak bitirmemiştim gerçi ama doymuştum. Hem neydi bu şimdi? Benim anlamamazlığımı açlığıma mı vuruyordu? Öyle olsun! "Konumuz bu değil Eda" diye tısladım. Kaşlarımı çatıp önüme döndüğümde birden kolumu tutup beni çekiştirmeye başladı.

"Ne yapıyorsun ya? Eda! Bırak kolumu!" Ben bağırırken o yüzüme bakmadan önümden ilerledi. Sınıfın kapısını açtığında bana dönüp "Kantindeyken senin bana yaptığının aynısını. Merak etme bir şey yapmayacağım." deyip kapıyı kapattı ve koridorda beni sürüklemeye devam etti. Uzunca bir panonun önüne getirdiğinde "İşte. Bir sürü kurs. Seç, beğen, al." dedi.

ŞERBET SURATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin