Arkadaşlar merabaa :)Ben ilk defa hikaye yazıyorum. İlk defa okuyucu çoğalmasıyla sevinen bir ruh halini tatmaya başladım. Bu çok farklı bir duygu ..
Sizden bilmenizi istediğim benim belli bir kitle ya da kitap oluşturma gibi bir hayalim yok. Sadece bir şeyler karalamayı seviyorum. Bazen harflerle bazen çizgilerle. Bunu bir hafta öncesinde harflerle yapmaya başladım.
Ve şunu da eklemeyi istiyorum. Eğer bu hikayeyi beğendiyseniz en azından birkaç vote yapın ki ya da birkaç yorum yapın ki hikayemi beğenen okuyucularım olduğunu bilip ybler yazayım..Şimdilik bu bölümü yazdım.. İyi okumalar <3 :)
Annem ve babamın öğretmen olmaları aynı saatte evden çıkıp aynı saatte eve gelmelerinden ibaret değildi.
Aynı zamanda onların ortaklaşa kararlarından çıkan huylarını
çekmek zorundaydım.Bir nevi ev kuralları, aile içi
disiplin sağlama.. Bunları burda, bu yeni tanıştığım İstanbul ortamında yıkabilirdim. Fazla adrenalin göz çıkarmazdı heralde.Sabahın ilk ışıkları odama
dolarken yataktan çıkıp banyoya gittim. Dişlerimi fırçalayıp saçımı
yan örük yaptıktan sonra okul kıyafetlerimi üzerime geçirip aşağı indim.Dublex evin tadını yeni yeni
almaya başlıyordum."Günaydın anne"
Annemin karşılık vermesini beklemeden Amerikan mutfağındaki sandalyeye kurulup kahvaltıdan nasip almaya çalıştım.
Biraz peynir, biraz zeytin,biraz daa..
"Kızım boğulacaksın yavaş ye" diye iyiliğime de olsa emreden anneme inat iyice hızlı yedim ve masadan kalktım.
Annem bu halime kafa sallayıp babamla yedikleri meşhur çoban salatasını yapmaya devam etti.
Babamla beraber anca salata yiyin siz zaten. Ben de bu genç yaşımda oburluk yapayım. Hani adalet?
Neyseki kilo almayan mideye sahibim diyerek karın bölgemi ovarak severken korna sesiyle irkilip hızlıca çantamı kaptım ve gelen servise doğru ilerledim.
En son alındığım için bir tek Tuna'nın yanı boş kalıyordu ve ben yine onun yanına oturmuştum.
Kafamı çevirip camdan dışarıyı izleyen şerbet surata döndüm.
"Günaydın Tuna"
Bana bakmayıp camdan
dışarıyı izlemeye devam etti.
Gözümü yüzünden başka yöne oynattığımda kulaklık takılı olduğunu farkettim ve uzanıp çıkarttım."Günaydın demiştim ama sen-"
Cümlemi yarıda keserek zehirli bakışlarını üzerime yöneltti.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?!"
Hadi ama kabalık eden sensin. Şurda günaydın demişim insanlık suçu mu yemişim ?
Ayrıca şu bakışlarını düzeltmezsen gerçekten zehirleneceğim şebeğim.
"Ne dinliyordun" deyip konuyu değiştirdim.
Belki ben de aynı şeyi dinliyor olabilirim. Belki de hayatımın aşkı bir adım yanımdadır, ha?
Bana bakıp gözlerini devirdiğinde böyle daha tatlı olduğunu düşündüm.
Baharatlı tatlı.
"Adın ne senin?"
Sorusu karşısında dilimi
ısırmamak icin kendimi zor tuttum. Bu. Simdi. Benim. Adımı mı. Sordu. ? Hadi ama! Rüyada falan mıyım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞERBET SURAT
RomanceAlışmış olduğu şeyleri kaybetmiş olmanın getirdiği korkaklıkla kendini hiçbir şeye bağlamıyordu. Sonunda kaybetmek sözcüğü beynine kilitlenmişti sanki. Ailesinin dramı onun yüzüne dökülen soğuk şerbetin sebebi olduğunu kafamda tasarladığımda...