f o u r

2.1K 202 69
                                    

"Yoongi, Jeongguk benim eşim."

---
Beni arkadaşlarına eşi olarak tanıtacak kadar benimsemesi üzerinden üç gün geçmişti. Arkadaşlarıyla kısa bir tanışmadan sonra ise kendi kasabalarına geri dönmeleri gerektiğinden bahsederek akşama doğru gitmişlerdi ve sanırım Taehyung'un da artık kasabaya dönme vakti yaklaşıyordu. Tüm bunların farkında olduğum için Taehyung ile daha çok vakit geçirmeye çalışıyordum ki zaten ikimizde birbirimize alışmıştık sanırım.

Bu akşam babamlar yola çıkmıştı, sabah, komşu kasabayla yapılacak birkaç anlaşma bozukluğunu düzeltmek adına gitmişlerdi. Kasaba halkı hiçbir zaman babamların ne zaman buradan ayrıldığını bilmezlerdi çünkü hepsi içten içe bana karşı doluydu, demek istediğim cinsiyetsiz bir varlığın kendilerini lanetleyeceğini, kötü şansı onlara vereceğini ve en sonunda da onların sonu olacağını düşünüyorlardı. Evet, o cinsiyetsiz sandıkları varlık bendim. Ayrıca küçük bir fırsatta beni öldürmeye kalkışacaklarının da farkındaydık, bu yüzdendir ki evimiz kasabamızın biraz dışarısında kalıyordu. Gerçeği söylemek gerekirse eskiden korkardım, tabi bu korkumu babamlar bilmiyordu fakat şu anda öyle bir korkum yoktu, aksine huzur doluydum.

Evimizin büyük salonundaki şömineye odunları tek tek atan Taehyung'u izliyordum. Üstünde beyaz, boğazlı bir kazak ve altına da siyah eşofman giyerek tüm güzelliğiyle şöminenin yanında, ateşin yansıttığı ışıkla göze daha da büyüleyici geliyordu. Ben mi? Siyah L koltuğumuzda, gri eşofmanım ve sadece dirsek kısmında desenleri bulunan siyah bir hoodie giymiş ve bağdaş kurarak onu izliyordum.

"Sanırım yeterli." kendi kendine mırıldanıp ellerini birbirine vurduktan sonra şöminenin yanından kalkmıştı. Bana gülümseyerek baktıktan sonra ellerini her ihtimale karşı yıkamak istediğini belirterek birkaç dakikalığına beni salonda yalnız bırakmıştı. Ayrıca onunla ilgili öğrendiğim bir diğer şey ise cidden temizliğe fazlasıyla önem vermesiydi, özellikle temas edeceğimiz zamanlarda...

Taehyung gelene kadar şöminede yanan odunların çıkardığı sesi ve aralıklı bir şekilde yükselen ateşi izliyordum. Sonunda adım seslerini işittiğimde kafamı hafifçe arkaya doğru çevirip ona bakmıştım. Kaşlarımı biraz kaldırıp sesimi kalınlaştırmaya çalışırken "Ne kadar titiz birisiniz Bay Kim." demiştim.

"Yanımda bu kadar güzel ve temiz bir adam dururken kendi temizliğime önem vermemek aptallık olur sanırım, hm?" eşofmanını düzelterek yanıma oturduğunda sol kolunu, koltuğun sırt kısmına koymuştu. Bu gece ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yoktu ancak onunla aynı havayı solumak bile bana değerli bir anmış gibi geliyordu.

Elimi yavaşça bacağına koyup pat patladığımda "Yatabilir miyim?" diye mırıldanmıştım ki bunu bekliyormuş gibi kocaman bir gülümsemeyle kafasını yukarı aşağı sallayarak koltukta daha da rahat bir pozisyona geçmişti. Kendini rahat bir pozisyona sokmuş olacak ki elini bacağına yavaşça vururken yatmam izin beni davet etmişti, ben de koltukta biraz daha yana kayarak kafamın üst bacağına denk gelmesini sağlamıştım. Üst bacağı hem kalındı hem de kas barındırıyordu sanırım. Tam aşağıdan ona bakarken o da beni izliyordu, sağ elini, narince okşamaya başladığı saç tutamlarımda hissettiğimde dişlerim görünecek şekilde gülümsemiştim.

"Bu gülümsemeni çok seviyorum, tavşan dişlerini gizlemeden gülümsediğin anları gerçekten çok seviyorum."

"Ben de senin heyecanla açtığın gözlerinle birlikte kocaman bi şekilde gülümseni çok seviyorum, şey gibi oluyor- Kalp? Ah, hayır! Kare? Uhm-" ona bakarak düşünmeye devam ediyordum ki tekrardan o gülümsemesini bana sunmuştu. Derin bir nefes alarak yüzümü karnına doğru çevirerek ellerimi zorda olsa beline sarmış, kafamı tekrardan yukarıya doğru kaldırarak gülümseyişini izlemeye devam etmiştim. "İşte bundan bahsediyordum."

Thita | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin