Taehyung ile konuşmamızın devamı gelmemişti çünkü onun istediği gibi sakinleşmek adına odadan çıkmıştım, tabii sakinleşme adına bir çabaya girsem de bu işe yaramamıştı. Yemek hazırlığına başlandığını duyduğum gibi mutfağa geçerek akşam yemeği için yardım etmiştim Yoongi'ye.
Şu anda ise Taehyung yanımda, tam karşımda Hoseok ve onun yanında da Jimin oturuyordu. Yoongi hem Taehyung hem de Jimin'in ortasına, baş köşeye oturmuş arada eşine kendi elleriyle yaptığı yemekleri yediriyordu.
"Düğünü iki hafta sonra yapmayı düşünüyorlar." yanımdaki beden çatalını masaya bıraktıktan sonra arkadaşlarına bakarak konuşmasıyla bir nevi beni yok saymıştı masada.
İçimdeki sinir ve kırgınlığın büyümesine engel olamıyordum. "Neden bizim vermemiz gereken kararları hep kurul denen o kişiler ve ailemiz karar veriyor?"
"Çünkü bu evliliğin pembe tarafından ziyade daha ciddi bir tarafı var. İki sürünün birleşiminden bahsediyoruz, tarihte olacak bir ilke şahit olacak herkes, bunun yanı sırada bizden nefret edenler, korkanlar da olacak sırf şu güç meselesi yüzünden." bana bakmamıştı, soruma uzunca bir cevap vermesine rağmen yemeğine odaklanmıştı. Tabağımdaki etle uğraşmayı bırakarak arkama yaslanmış ve kollarımı göğsümde birleştirmiştim.
"Bunların farkında olarak biz de karar verebiliriz."
"Onlar senin gibi evde büyümediler Jeongguk, kaç yıldır sürüyle iç içe olan, kaç antlaşmaya ve savaşa şahit olmuş insanlar." ona bakmamaya direnmiştim ancak ilk dediğiyi şeyden sonra istemsizce ona doğru dönmüştüm. Ona baktığımın farkında olmasına rağmen bir kez dahi hareleri beni bulmazken Hoseok'un öksürmesiyle birlikte kafamı eğip siyah eşofmanıma bakmaya başlamıştım.
'Sadece evde büyüyen ve bu evliliğin pembe tarafını gören' ..
"Yalnız iki hafta sonra dolunay var." Hoseok'un dedikleriyle kıkırdamadan edemedim, bu yüzden düğün için bu kadar acele ediyorlardı. Saçlarımı arkaya doğru tararken kafamı kaldırarak Taehyung'a doğru dönmüştüm tekrardan. Çok yoğun ve karmaşık olan duygularım birbirine girmiş gibiydi, ne dediğimin dahi farkına sonradan varabilmiştim. "Dolunayda yanında olmayacağım."
Yediği lokma boğazında kalırken birkaç kez öksürüp sonunda harelerini benimle buluşturmuştu. Sinirliydi, siyah irislerini bana dikmişken eğilerek tam dibime girmişti. "Kurtlarımız birbirini bulmuşken dolunayı yalnız başımıza geçirirsek ikimizde ölebiliriz."
Dolunay zamanı birliktelik yaşayan kurtlar çok düşük bir ihtimalle hamile kalmazlardı ki bizim mührümüz de dolunay zamanına denk geleceği için hamile kalmama olasılığım sıfıra düşüyordu neredeyse. Bu gerçeklik bir kez daha beynimi işgal etmişken dudaklarım arasından "Çocuk istemiyorum." cümlesi çıkmıştı.
Dediklerim onu daha çok sinirlendirirken gözlerini kapatarak boynunu kütletmişti, yüzümdeki ifadesizliği koruyarak onu izlerken masadaki geri kalanların seslerini çıkarmadan bizi izliyor oluşları umrumda değildi. Sessizlik benim daha da düşünmeme, kafa karışıklığına neden oluyordu bu yüzden dilime gelen şeyleri sıralamıştım hızlıca "İstediklerinin gerçekleşmesine izin vermeyeceğim, anlıyor musun beni?! Ne senin ne de o kurulun dediklerini yapacağım!"
Sınırlarını zorluyordum.
Dişlerini sıkarak göz kapaklarını araladığında ortama yaydığı feromonlarıyla benim itaat etmemi, susmamı sağlamaya çalışıyordu. Göz ucuyla hızla Jimin'e bakarken Taehyung'un feromonlarını yalnızca benim üzerime yoğunlaştıracak kadar kontrolün hâlâ daha elinde olduğunu fark etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thita | taekook
Fanfiction- Evren, güçlerinin karşılaştıralamayacağı, dünyada var olmasının çok nadir görüldüğü türlere sahip iki kurdu birbirine eş olarak seçmişti. • 𝐨𝐦𝐞𝐠𝐚𝐯𝐞𝐫𝐬𝐞 • 𝐭𝐚𝐞𝐤𝐨𝐨𝐤