Selin
Metro durağına geldim. Merve'nin bundan sonra ne yapacağını merak ettim ama bunu sormaktan çekiniyorum. Merve için bale neydi? Çocukluğundan beri şimdiye kadar devam etti. Birden böyle önemli bir şeyi kaybedince büyük bir şok olabilir. Hasteneye gelip içeri girdim, tesadüfen hemen Cansu'yu gördüm. Ona seslendim "Merhaba Cansu." "A, Selin. Sana bir şey söylemeliyim, finalin bileti almaya çalıştım ama sonuç olarak tek bir tane alabildim. Seninle gitmek istiyordum." "Öyle miydi, sorun yok. Televizyonda izleyeceğim, sonra bana anlat lütfen." dedim. "Elbette. Ben gitmeliyim, o zaman görüşürüz." deyip işe döndü Cansu. Merve'nin odasının önüne geldim ve kapıyı vurdum. "Buyur." sesi duyup içeri girdim. "Merhaba Merve." "Merhaba Selin." uzun zamandır görüşmedik gibi hissettim. "Selin, şu sandalyeye otur. Rahatça konuşalım." dedi Merve. Çantamı yere koydum, sandalyeye oturdum. Pencereden perdeye geçip güneş ışığı odaya giriyordu. Bembeyaz perde sanki meleğin kanatları gibiydi. "Nasıl gidiyor Selin?" diye sordu bana. "Değişen bir şey yok." dedim.Merve bana dedi "Ben baleden vazgeçtim. Bu şehirden ayrılacağım." "Bugün son gün, değil mi?" dedim. "Evet Selin. Sana söylemek istediğim bir şey var." "Dinliyorum Merve." "Sakın baleden vazgeçme." deyip gözlerime baktı Merve. "Sen çok yetenekli birisin. Sanki bale için bu dünyaya doğmuş gibisin." "Teşekkür ederim Merve, ama ben insan değilim." "Evet biliyorum Selin. Ama merak etmene gerek yok. Sahnede başrol sensin." dedi ve onun gözleri dolmaya başlıyordu. "Merve...?" "Bana bakma." deyip karşıya baktı. "Merve..." nedense benim de gözlerim dolmaya başlıyordu. Şimdiye kadar ise bale çalışmasına gittiğimde orada Merve vardı, konuşmasak Merve yanımdaydı. Ama bundan sonra bale çalışmasına gittiğimde Merve orada olmayacak. Merve'nin varlığı benim için ne kadar büyük diye düşününce gözlerimden damla yere düştü. "Selin, ağlama." Onun sesi titriyordu. Sadece güneş ışığı hiç değişmeden bizi ışıklandırıyordu. Yere düşen damlaya yansıyan ışık oda içinde en güçlü ışıldıyordu.
"Selin, bale dünyası sert, yeni yeni yetenekli ve genç balerinler ekleniyor. Benim gibi yaralanmadan dolayı vazgeçenler de var. Neyse pir aşkına baleye devam etmelisin. Sen güzel bir çiçeksin, kuruyana kadar açmaya devam et." "Tamam." dedim, Merve devam etti. "İnsan olursan bile hiçbir şey değişmeyecek bence. Kendi kaderini kabul etmelisin. Selin, sana kendim hakkında bahsedeyim ama kimseye söyleme, tamam mı?" "Tamam Merve." deyince Merve anlatmaya başladı. Onun hayatının olaylarını tek tek bana anlattı ve neden bana "kendi kaderini kabul et." dediğini de biraz anlayabildim. Onun kaderi amansızdı. Eğer onun yerinde olsaydım dayanabilir miydim? Ama Merve şimdiye kadar baleye devam etti. Onun omuzu için bu kader ne ağırdı. "Selin, senden bir ricam var." "Nedir?" "Telefon numaranı öğrenebilir miyim? Neden şimdiye kadar öğrenmedik?" dedi Merve. "Bale çalışmasına gidince görüşebildik." diye yanıt verdim. "Evet ama bu tuhaf değil mi?" "Aynen, Merve." "Ara sıra sana telefon edeceğim. Olur mu?" "Olur." deyip ona telefon numaramı öğrettim. "Sen de bana telefon edebilirsin, hiç çekinme." "Tamam Merve." diye yanıt verdim. Vedalaştıktan sonra bembeyaz perdeye baktım, odadan çıkıp bale çalışmasına gittim.
Piyano gösterisi günü geldi. Rejisörden Merve'nin ailesinin yanına döndüğünü duydum. Rejisörden duyduğuma göre Merve orada ailenin kafesinde garson olarak çalışmaya başlamış. Cansu'nun evine geldim. İnterkomu çaldım. "Hoş geldin Selin. Sana hediye var." dedi Cansu. İçeri girdim "Hoş bulduk. Cansu. Bu arada hediye nedir?" Koltukta oturarak konuşmaya devam ettik. "Ben de Merve'yle konuştum." dedi Cansu ve bana bir bilet verdi. "Bu ne?" deyip bilete baktım. "Ali'nin maçı, yani finalin bileti." "Nereden aldın?" diye sordum. "Merve'den. O da izlemeye gidecekti ama olmadı." dedi Cansu. "Neler konuştunuz?" dedim. "Senin hakkında konuştuk." "Merak ettim, Merve neler söyledi?" "Söyleyemem, Merve'yle sırrımız." "Söyle, Cansu." diye omuzunu tuttum. "Hayır söylemem. Her neyse, Merve seni hep merak ediyordu, gerçek kız kardeşi gibi." dedi Cansu. "Benim için de Merve gerçek bir abla gibiydi." dedim. "Her neyse, piyano gösterisine gideceğiz. Piyanistle tanışıyor musun?" "Evet daha önce bale çalışmasına geldi ve Ali'nin maçına o da gelmişti." dedim. "Öyle miydi, onun adı ne?" "Hasan." "Tamam." deyip telefonla araştırmaya başladı. "Yakışıklı biri, özellikle kulakları güzel, şeytan gibi." dedi Cansu. Ben öksürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ YILAN
General FictionSelin, profesyonel bir balerin ve insan değil. Hasan, piyanist olarak çalışıyor ve o da insan değil. Delik deşik kanatları var. Selin ve Hasan insan olmak için bir yol arıyorlar. Ali, bir boksör. Boks maçı içinde özel bir an var. Koçla birlikte onu...