Selin
Bale çalışmasını bitirdikten sonra hastaneye gittim. Cansu'yla konuşacaktım. Onun işi bittikten sonra kafede konuşalım, diye söz konuştuk. Hastaneye geldim, biraz kalabalıktı. Cansu'nun da işi bitirmiyordu herhalde. Ama saat dörtte bitecek diyordu, şimdi tam saat dört oldu. İçeri girip oturarak Cansu'yu bekliyordum. Birden biri seslendi. "Merhaba, Selin hanım değil mi?" Telefonuma bakıyordum, yüzümü kaldırıp ona yanıt verdim. "Evet ben Selin." "Merhaba ben Özlem." Onunla tokalaştım. "Bale gösterisine mi geldiniz?" diye sordum. "Maalesef gidemedim. Ama gitmek istiyordum." "Beni nereden tanıyorsunuz?" "Cansu'dan her gün duyuyorum." "A, öyle mi? Memnun oldum Özlem hanım." dedim. "Cansu birazdan gelir." dedi Özlem hanım, yanıma oturdu. Onun sesi çok nazikti. İnsanı rahatlatabilir bence. "Biraz ara verdim, bugün sabahtan meşguldük. Cansu da o yüzden daha işlerini bitiremiyor." dedi Özlem hanım. "Anladım. Ama hiç acelem yok zaten." "Öyle mi, her neyse Cansu'dan her gün senin hakkında duyduğum için bir konuşmak istedim." "Ben de sizin hakkınızda duydum." dedim. "Cansu neler söyledi sana?" "Bugünlerde kedinin evden kaçtığını duydum." "Evet maalesef. Çok üzülüyorum o yüzden." dedi Özlem hanım."Bu arada nasıl bir kedi?" diye sordum. "Siyah bir kedi, özellikle gözleri çok güzel. Sanki zümrüt gibi." dedi Özlem hanım. "Kuyruğu çok uzun değil mi?" "Evet nereden biliyorsun Selin." "Apartmanımın yanındaki parkta gördüm. Oralarda kediler var, ama öyle bir kedi hiç görmedim." dedim. "Anladım her neyse yaşadığına sevindim, adresini öğrenebilir miyim?" "Evet söyleyeyim." deyip Özlem hanıma ev adresimi ve telefon numaramı verdim. "Teşekkür ederim Selin." "Ben de yine kediyi görünce size haber vereceğim." "Gerçekten teşekkür ederim. O kedi benim için hayatımla aynı kadar önemli." "Ben de aramaya çalışayım." "Bu arada sen yetenekli bir balerinsin, değil mi?" dedi Özlem hanım. "Kendim böyle söyleyebilir miyim, bilmiyorum Cansu mu dedi?" "Evet Cansu dedi, Merve de dedi." "Merve'yle tanışıyor musunuz?" "Evet onunla tanışıyorum." "Ne konuştunuz?" diye sordum. "Boks hakkında konuşurduk ama özellikle Merve senin hakkında benimle konuştu. Bale gösterisine gelecektim ama işim çıktı. Merve yaralanmadan dolayı bale yapmıyor artık." "Evet Merve artık burada yok." dedim. "Bale gösterisine gitmeliydim, bu bir pişmanlığım oldu." Özlem hanım üzülerek başını indirdi.
"Çok beklettim mi?" Cansu koşarak geldi. "Özlem hanımla konuşuyorduk." Özlem hanım kalkıp şöyle dedi "Yavaş yavaş dönmeliyim, yine konuşalım Selin. O zaman görüşürüz." "Tabii ki konuşalım, görüşürüz Özlem hanım." Cansu "Neler konuştunuz?" dedi bana. "A, onun kedisini yolda gördüm. Apartmanımın yakınlarındaymış." "Gerçekten mi?" "Evet, siyah, zümrüt gözlü ve uzun kuyruklu. Tamamen onun kedisiydi." dedim. "Nasıl bu kadar uzak yere gidebildi?" "Onun evi nerede?" Cansu metro durağının adını söyledi, orasıyla apartmanın arasında beş durak var. Kedi için çok uzak bir yer. Yürüyerek gidilebilen bir mesafe değil. Bir şey aklıma geldi, o gün ilk defa Hasan'ın babasıyla görüştük. Kediyi onun getirdiğini düşündüm ama niçindi? Bunun anlamı nedir? Hiç cevap bulamadım. "Haydi yemek yemeğe gidelim Selin." dedi Cansu. "Tamam." diye yanıt verdim. Hastaneden çıktık ve yürüyerek nereye gidelim diye konuşuyorduk. "Bugün çok meşguldü nedense." dedi Cansu. "Öyleymiş, Özlem hanımdan duydum." "Evet şimdi karnımın içi bomboş, ölebilirim." "Tamam tamam. O zaman bir Çin lokantasını biliyorum, oraya gidelim mi?" dedim. "Olur." dedi Cansu. O lokantayı televizyonda izledim ve bir gitmek istedim.
Çin lokantasına geldik, içeri girip yere oturduk. "Yorgunum." deyip iç çekti Cansu. "Bir şeyi merak ettim, Özlem hanım neden bu kadar kediyi önemsiyor? Sadece evcil hayvan değil gibi hissettim." dedim. "Evet ondan bir hikaye duydum. Gerçek olup olmadığını bilmiyorum ama mucize gibi bir hikaye." "Anlatabilir misin?" "Evet." dedi, anlatmaya başladı. Cansu'nun anlattığı hikaye fantastik ve romantik ama onun dediği gibi gerçek olduğuna inanmak kolay değildi. Ama Özlem hanımın için ne kadar siyah kediyi önemsediğini anlayabildim. "Ama eğer apartmanın yakınında gördüğün kediyse, nasıl bu kadar uzak bir yere gitti ve gidebildi?" dedi Cansu. "Aynen, ben de onu merak ediyorum." dedim. "Her neyse yine o kediyi görünce fotoğrafını çekmelisin." "Evet çekeceğim." "Bu arada Hasan'la konuştunuz mu?" dedi Cansu. "Daha telefon etmedim. Yarın telefon edeceğim herhalde." "Yarın aramayacaksın sanırım." diyerek güldü. "Hasan hakkında bir şey sorabilir miyim?" dedi Cansu. "Dinliyorum." dedim. "Hasan da vampir mi?" diyerek gülerek sordu. Şaşırdım ve Cansu da fark etmiş. "Öyle mi, Hasan'ın da vampir olmasına şaşırdım." "Hayır Hasan vampir değil ama..." "Ama ne?" "Hasan şeytan." deyince Cansu şaşkınlıktan öksürdü. "Gerçekten mi, Selin?" "Evet gerçekten." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ YILAN
General FictionSelin, profesyonel bir balerin ve insan değil. Hasan, piyanist olarak çalışıyor ve o da insan değil. Delik deşik kanatları var. Selin ve Hasan insan olmak için bir yol arıyorlar. Ali, bir boksör. Boks maçı içinde özel bir an var. Koçla birlikte onu...