Selin
Cansu'yla yan yana oturduk. Ali, ringe doğru yürüyordu. Bir şey söylüyor gibiydi, ağzı hareket ediyordu, monitördeki Ali'ye baktım. Monitördeki Ali sanki başka biri gibiydi. Boksör Ali'ydi, yani dün Louis beyin evindeki kişi değildi. Özellikle gözleri farklıydı, kendi işini bilmiş ve kabul etmiş gibiydi. "Selin, hatırlıyor musun?" dedi Cansu. "Neyi?" "Sinan beyin dediği gibi Ali iki kez doğan varlık ve bilinçsizse bile kendi kaderini anlıyor bence. Bundan sonra tahmin ettiğim şey, belki Sinan bey de iki kez doğan varlık, onun işi Ali'yi şampiyon etmesi sanırım." dedi Cansu. "Neden öyle düşündün?" "Orada olmasına rağmen yakamadım." "Tamam, benim anlayabildiğim bir konu değil." dedim. "Her neyse Ali'nin bu finali kazanması lazım, iki kez doğan varlık olarak." "Sizin için kader iş mi?" "Hemen hemen öyle." dedi Cansu. İzleyiciler Ali diye tekrar tekrar bağırıyorlardı. "Cansu, bir şey sorabilir miyim?" "Evet." "Murat doğduğundan beri melek miydi? Yani kanatlı mıydı?" diye sordum. "Bilmiyorum ama doğduğundan beri kehribar gözlüydü. On yaşındayken melek oldum ve ondan sonra onun kanatlarını da görebilmeye başladım." "Yani bu doğduğundan beri melek olabilir demek mi?" "Evet, açıkça söylersem o da Ali gibi kadir gecesi doğmuş." dedi Cansu."Ali ve Murat'ın arasında bağlantı mı var?" diye sordum. "Maalesef bilmiyorum, ama var bence. Bizim bilmediğimiz bir güç var bu dünyada, bu final de onların kaderlerinden biri bence." "Anladım, bizim yapabileceğimiz şey yok, sadece izlemek, değil mi?" "Evet öyle, biz ringde değiliz." Bu kez Murat yürüyerek ringe yaklaşıyor, Murat diye bağıran seslerle stadyum doluydu. Murat nedense gülüyordu. Ringe gelince Ali'ye yaklaşıp önüne gitti. Spiker final hakkında konuşuyordu. "Eğer Ali, Murat'a yenilirse bir şey mi olacak? Sana göre bu finali kazanmak Ali için bir iş değil mi?" diye sordum. "Bunu da bilmiyorum, kusura bakma. Ali sadece kendi için değil, bizim için de orada ve doğrusu Ali'nin yenme olasılığı az bence. Muratlar hakemlere para vermiş ve ilaç kullanmış olabilir." dedi Cansu. "Anladım..." "Ali için çok zor bir boks maçı, bizden başka Ali'nin şampiyon olmasını isteyen yok gibi." "Neden?" "Bu turnuva için para veren destek şirketlerinin hemen hemen hepsinin babamla ilgisi var." "İnanamıyorum, Murat bu maçı kazansa bile şampiyon denebilir mi?" "Ama onların amacı için bu maçı kazanıp şampiyon olmak zorunda. Biz nasıl bir sonuç olursa olsun Ali'yi övelim, yenilme ihtimalini bilerek Ali ringe gitti." dedi Cansu.
"Tamam, Cansu. Biz de ne sonuç olursa olsun kabul edelim." Cansu, sanki Ali'nin yenileceğini düşünüyor gibiydi. "Bu arada nasıl Sinan beyle tanıştığını bana demedin?" diye sordum. "Melek olduğumu bilmeni istemiyordum, fazla erken olduğunu düşündüm." "Hımm sadece o kadar mı?" "Evet yalan değil." "Sinan beyin planı falan biliyor musun?" "Hayır, şimdi ona sorabilirsin?" dedi Cansu, arkaya baktım. Ringe bakıyordu, Sinan bey. "Sinan bey ilginç bir şeytan bence, her neyse Ali'nin şampiyon olacağını umarım." dedim. "Ben de umarım ama onun bu kadar ciddi yüzünü görmüş müydün? Onun da yapabileceği bir şey kalmamış." dedi Cansu. Sinan beyin böyle yüzünü ilk defa gördüm. "Her neyse finali izleyelim, Selin." dedi Cansu. Ringe baktım, Ali ve Murat ringin ortasında hakemi dinliyordu ve stadyum sessiz kaldı. Ondan sonra final başlama gongu çaldı, sonunda final başladı ve stadyum yine izleyicilerin sesiyle doluydu. Birbirine mesafe aldılar, Ali Murat'a yaklaştı ve yumruk atmaya başladı. Murat da savunma şeklindeydi, boks bilmiyorum ama karşı atağa hazırlanıyormuş. Ali de onu anlıyor gibiydi, güçlü yumruklar değildi.
Ondan sonra büyük bir olay yoktu ve üç dakika geçti, bir dakika dinlenme zamanına girdi. "Nasıl buldun, birinci raundu?" diye sordum. "Murat hakem kararıyla şampiyon olabilir ama Ali için o yol yok, sadece nakavtla yenmek zorunda. O yüzden Ali nakavt etmek için bir anda güçlü yumruk atmak zorunda ama Murat onu bekliyor herhalde, Murat bunu bilerek maç yapıyor. Karşı atak amaçlıyor bence." dedi Cansu. "Anladım ama bunları Ali de fark ediyor, değil mi?" "Evet ama Ali için kolay bir şey değil, Murat hemen hemen hep savunmada." "O zaman bu final maçında doğru zamanlama çok önemli değil mi, yani Ali'nin nakavt etmeye çalışacağı bir an var." dedim. "Bence de, Selin. İkinci raund başlıyor, izleyelim." dedi Cansu. Gong çaldı, birinciyle aynı gibiydi, ama bir dakika kaldığında Ali bir kez güçlü yumruk attı. Murat yumruktan kaçtı ve Ali'nin böğrüne karşı atak olarak bir yumruk attı. Murat ikinci yumruğu Ali'nin yüzüne attı ama Ali ne yapıp edip kaçtı ve köşeye sürüldü, Murat yumruk atmaya devam etti. Murat bunu beklemiş gibi ardı ardına yumruk attı. Stadyum heyecanla doluydu. İkinci raund bitti. "Ali yanlış yaptı bence." dedi Cansu. "Aynen ama aslında Ali için bu maç çok zor." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ YILAN
Художественная прозаSelin, profesyonel bir balerin ve insan değil. Hasan, piyanist olarak çalışıyor ve o da insan değil. Delik deşik kanatları var. Selin ve Hasan insan olmak için bir yol arıyorlar. Ali, bir boksör. Boks maçı içinde özel bir an var. Koçla birlikte onu...