Kalbim korkudan hızla çarparken Jimin'in yüzü iyice çatılmıştı. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ve cidden korkmuştum. Öğrenmesi hiç isteyeceğim türden değildi.
"Sen..." bir parmağını bana doğru uzattı ardından kendini gösterdi. "Benimle isteyerek mi evlendin?"
Yutkundum. Kıpırdayamıyordum, konuşamıyordum. Kaskatı kesilmiştim.
Derin bir nefes alıp "Ailemi benimle evlenmeyi kabul ettiren sen miydin?" diye sordu.
Başımı hızlıca olumsuz anlamda salladım. Keşke yer açılsa da içine girseydim. Kanım çekilmişti.
"Jimin?"
Aniden sağ tarafımızdan gelen sesle bütün zaman durmuş gibiydi. Onun gelmesine sinirlenememiştim bile. O kadar kormuştum ki.
Jimin gözlerini devirdi ve sakince ona baktı.
"Defol git Yoori."
Yoori elindeki birkaç paketle benim önüme geçti ve Jimin'e döndü. "Sence bu mümkün mü?"
Jimin nefesini bıkkınca verdiğinde ben gözlerimi aşağıya indirdim. Geldiği için sevinmeye bile başlamıştım. Beni kurtarmış gibi hissediyordum.
"Niye kızıyordun ona? Benim dediğim gibi biri çıktı değil mi?"
Jimin'in çene kemikleri gözükmeye başladı. Şu anda kendini fazlasıyla sıkıyordu belli ki. Ellerimi önümde birleştirerek onları ısıtmaya çalıştım. Gerçekten hareket edemiyordum.
"Sana ne? Karışma artık bana. Yürü git ya!"
"Jimin anlamıyorsun!"
Aniden bağırdığında gözlerimi ona çıkardım. Derin nefes alıp üzülmüş gibi davranmaya başladı.
"Seni kimse benim kadar sevemez..."
Ben sevebilirdim... İzin verseydi.
Aniden kolumdan tutulmasıyla ağzımdan minik bir çığlık koptu. Jimin resmen beni arkasında sürüklüyordu. Aynı zamanda mırıldanıyordu da.
"Sen gitmezsen biz gideriz."
Elinin elimi tutması biraz rahatlamama neden olmuştu. Bu... Çok fazla hayalkırıklığına uğramadığı anlamına mı geliyordu. Belki de pek bir amacı yoktu.
Arabasına geldiğimizde dalgomu arka koltuğa yerleştirdi ve kaşlarını çatarak bana baktı. Sanırsam oturmam gerekiyordu. Hızla ön koltuğa geçtim. Birkaç saniye bekledikten sonra o da arabaya gelmişti. Ellerini direksiyona koyup ofladı.
Ardından gözlerini bana çıkardı. Ben de ona bakıyordum. Dudaklarını ısırıp, "Rosé, bana doğruyu söyle evlenmemizi isteyen sen miydin?" dedi.
Yutkunup başımı olumsuz anlamda salladım ve sesimin titremesine izin vererek konuştum. "Hayır. Ben değildim."
Kaşlarını yukarı kaldırıp konuştu. "O zaman neden bana o anonim hesaptan yazdın ki? Bu çok saçma Rosé."
Ellerimle oynamaya başlamıştım. "Ben evleneceğimizi senden baya önce öğrendim ve seni merak ettim... Bu kadar."
Sözüm bitince nefesini bıkkınca verip direksiyona hafifçe vurdu. "O kadar tatlısın ki kızamıyorum."
Yanaklarıma kan hücum etmeye başladığında gözlerimi önüme indirdim. Dalgom da sanki olayın ciddiyetini anlamış gibi sessiz sessiz oturuyordu.
"Sen Rosé. Çok kötü bir oyuncusun. Anonimin sen olduğunu anlamamak için aptal olmak lazım."
Söylediği şeyden sonra dalga geçermişcesine güldüm. Bakışlarını benim üzerinde hissetmemle ona baktım. Gülmeme şaşırmıştı.
Kısaca cevap verdim. "Aptalsın zaten."
Gözleri kocaman açıldı. "O ne demek?"
Nefesimi bıkkınca verdim. "Jimin sen tam bir aptalsın. Hala o Yoori denen sıçtığımın kızına aşıksın. Ve farkında olmadığın bir şey varsa da o da onun başkasıyla birlikte olması. Onun için sadece senin paran ve... Bedenin önemli!"
Bu garip cesaret nereden geliyordu bilmiyordum. Ama söylediğim için rahatlıyordum da.
Arada uzun bir sessizlik oluştu. Yüzüne baktım. Üzülmüş gibiydi. Aslında pat diye söylememem gerekirdi. Aşıktı sonuçta değil mi?
Aptal olmasaydı o da.
Derin nefes alıp yine bir şey demeye kalkıştığında onu susturdum.
"Sus artık. Sıra bende"
Derin bir nefes alıp iyice gözlerine odaklandım. Üzerinde etki bırakmak istiyordum.
"Jimin," dedim onu taklit edermişcesine "Bana doğruyu söyle anonimden hoşlanıyorum derken ciddi miydin?"
Sorduğum soru onda etki bırakmış olacak ki nefes alışverişleri hızlanmıştı. Derin bir nefes aldı ve aynı şekilde gözlerime odaklandı.
"Belki"
....
Keyifler nasıl bakalım?
Bu bölüm hepimize iyi gelmiştir diye umuyorum.
Ne kadar fazla oy gelirse o kadar hızlı yb gelicek
Beni takip etmeyi unutmayın.
💙