"Oha gerçekten kıskandı mı?"
Lisa'ya bakıp başımı salladım. "Evet. Gerçekten kıskandı."
Lisa kaşlarını çatıp saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Yoori'den ayrılmış ya"
Ben de onun gibi kaşlarımı çattım. "Ee"
"Neden hala onu sevdiğini düşünüyorsun ki? Çok belli seni sevdiği"
Bıkkınca nefesimi verip kahve kupamdan bir yudum aldım. "Şüphelerim var."
Lisa ellerini önünde birleştirip dudağını ısırdı. "Rosè biraz abartmıyor musun sence?"
Kaşlarımı çattım ve sesimi biraz yükselterek konuştum. "Bana üç kişiye karşı bir şeyler hissediyorum dedi Jimin. Sence de şüphelerimin olması çok normal değil mi?"
"Tamam sakin ol biri duyacak. Ama nereden biliyorsun belki sen de ona daha yakın davransan Yoori'ye olan hisleri tamamen yok olacak belki."
"Lisa beni anlamıyorsun bir şeyler hissediyorum diyorum of!"
Ayağa kalkıp kupayı lavabonun içine koydum ve tezgaha yaslandım. Şüphem vardı ve bunu anlamıyorlardı. Yoori'ye olan hislerini tamamem bitirene kadar asla Jimin ile o kadar yakın olmayacaktım.
Aniden gelen kapı açılma sesiyle birlikte Lisa'ya baktım. Artık rahat rahat konuşamayacaktık belli ki.
İçeriye Jimin'in girmesiyle birlikte sabah işim var diyerek gittiği yerden döndüğünü anladım. Daha doğrusu kaçmıştı.
Jimin Lisa'yı görünce gülümsedi. "Merhaba Lisa. Hoşgeldin."
Lisa da gülümseyerek ayağa kalktı. "Hoşbuldum."
Jimin bana bakış attıktan sonra tekrar Lisa'ya baktı. "Üzgünüm ama sohbetinizi bölmek zorundayım. Rosé'yi alıyorum."
Ağzım şaşkınlıkla açıldı. "Nereye?"
"Babam artık evimiz olması gerektiğini söyledi. Sana evi göstericem. Eğer beğenmezsen başka ev bakarız"
Kaşlarımı çatılırken Lisa bana doğru yaklaştı ve elini omzuma koydu. "Size iyi gezmeler o zaman"
Başımı sallayıp "Görüşürüz Lisa" dedim.
Odadan çıktığında ben de arkasından giderek Jimin'e baktım. "Çıkalım o zaman."
Tamam dercesine mırıldandığında önünden yürümeye başladım. Bu ev işi bir anda nereden çıkmıştı hiçbir fikrim yoktu. Normalde her bir karar alınacağı zaman Bayan Park ilk bana söylerdi.
Arabaya yerleştiğimizde nefesimi bıkkınca verdim. Ona karşı aklımda bir sürü soru vardı ve bu beni yoruyordu. Belki de sadece buradan uzaklara gitmeliydim.
"Gerçekten hayalimdeki kişiden çok daha güzelsin."
Kaşlarımı çatıp Jimin'e baktım. Arabayı çalıştırmaya başlayınca bana bakmadan söylemişti.
Ellerimi önümde birleştirerek "Sen de hayal ettiğimden daha çok yalancısın" dedim.
Camı açarken göz ucuyla bana baktı. "Ne?"
Cevap vermedim. Neyden bahsettiğimi biliyordu.
"Rosé sıkıldım artık yine mi aynı konu?"
Yutkundum ve dışarıyı izlemeye başladım. Ama o konuşmaya devam etti.
"Yoori benim için bitti ve sen hala o konuyu mu düşünüyorsun?"
Arabayı sağ tarafa çevirirken derin bir soluk aldı. "Onunla alakam kalmadı işte. Buna sevinmen lazım."
Sinirle ona döndüm. "Neye sevineyim ben ya? Hala onu sevdiğine mi?"
"Onu sevmiyorum niye anlamıyorsun"
"Jimin bal gibi seviyorsun yalan söyleme. Aramızda adı geçtiğinde bile sesin titriyor."
"Ona yıllarımı verdim sence de öyle olması normal değil mi?"
"Al seviyorsun işte!"
"Rosé gerçekten sinirleniyorum. Sevmiyorum ya neden anlamıyorsun!"
"Onu kalbinden tamamıyla söküp atana kadar asla senin kalbine yerleşmeyeceğim Park Jimin!"
"Sen beni kendi kalbine yerleştiriyorsun ama!"
Tir tir titremeye başlamıştım ve bembeyaz olmuştum. Hala yıllarımı verdim diyordu. Hala. Madem benimle ilgileniyordu. Onu gerçekten silmesi gerektiğini anlamış olması lazımdı.
Hızlı hızlı nefes alıp verirken Jimin'e döndüm ve sakince konuştum." Durdur arabayı."
"Rosé saçmalama."
Göğsüm sinirle inip kalkarken konuştum. "Sana durdur arabayı dedim!"
Bu sefer sesim cidden yüksek çıkmıştı.
Jimin de sinirli olduğunu belli eden hareketlerle arabayı sağa çekti. Emniyet kemerimi çıkarırken gözyaşlarıma hakim olamamıştım. En sonunda emniyet kemerini çıkardığımda başımı koltuğa yasladım.
Sesimin titremesine izin vererek konuştum.
"Senden nefret ediyorum Park Jimin..."
Çünkü beni olmadığım birine dönüştürüyorsun.
....
Selam
Kaos is coming
Kitaplarımı okuyanlar bilir kaostan sonra final olur.
Yani az kaldı finalee
Neyse beğendiniz umarım
Ne kadar çok oy o kadar çabuk yb
💙