"Rosé ağlayacağım, çok güzelsin."
Lisa'nın söylediği şeye gülümseyerek karşılık verdim. Tamamen beyazlar içindeydim. Çok asil duran bir gelinlikti. Sarı saçlarımı da dağınık topuz yapmıştım.
Aynada kendime bakmayı sonlandırıp Lisa'ya döndüm. O da omuzları açık siyah bir elbise giymişti. Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Lisa, çok heyecanlıyım."
Lisa dudağını büzerek kollarını bana açtı. Ben de hiç beklemeden sarıldım ona. En başından beri herşeyimi bilen tek kişi oydu.
"Merhaba kızlar girebilir miyim?"
Kapıdan gelen sesle birlikte birbirimize sarılmayı kestik. Hiç tanımadığımız biri duruyordu karşımızda. Ben sessizce başımı salladığımda kapıyı kapatıp yavaş adımlarla yanımıza geldi.
Elini uzatıp gülümsedi. "Ben Jisoo. Jimin'in ablasıyım. Yani benimle baya uğraşacaksın Bayan Park." Ardından Lisa ile Jisoo kıkırdamıştı. Neler döndüğüne heyecanımdan sebep anlayamasam da gülümsedim. "Memnun oldum"
"Kızlar gırgırı kesin artık zaman geldi."
Kapıdan duyduğum Yoongi oppa'nın sesiyle gözlerimi kocaman açtım. Lisa ile aynı anda "Sen döndün mü?" diye çığlık attık.
O gülümseyerek, "Sayılmaz, geri döneceğim. Senin için geldim." dedi.
Yoongi oppa kuzenimdi. Küçüklüğümden beri yakın olduğum biri varsa o da oydu. Kardeşim olmadığı için sürekli onunla vakit geçirirdim.
"Jisoo, aşağıdakiler artık gelmeniz gerektiğini söylüyor."
Yoongi'nin yanında yine tanımadığım bir kız daha belirdiğinde Jisoo bize döndü. "O da Jennie. Jimin ve benim kuzenim. Onunla da çok uğraşacaksın."
Başımı salladım. İkisi de tatlı kızlardı. Benimle samimi olmaları hoşuma gitmişti. Kesinlikle hayatımın en mutlu günü bugündü.
Dudağımı ısırarak hepsine göz gezdirdim. "Gitsek mi artık?"
....
Arabadan inerken kalbimin hiçbir zaman atmadığı kadar hızlı attığını fark ettim. Jimin'in beni görmesine izin vermemişlerdi. Yani evlenmeden birkaç dakika önce gelinlikle görmesi daha önemliymiş. Garip ama güzel...
Babam ben inince tuttuğu kapıyı kapatıp kolunu bana gösterdi. Gülümseyip koluna girdim. Beni evlendirdikleri için onlara kızgın olmalıydım ama tam tersine şu anda onlara daha olumlu düşünceler besliyordum.
Benim için tek sorun olması gerektiğinden daha erken oluşuydu.
Babamla yürümeye başladığımızda derin derin nefesler aldım. Bu tatlı telaşlar o kadar güzeldi ki hiçbir kelime anlatmaya yetmezdi.
Kapı yavaşça açıldı. İçerisi bembeyazdı. Kapı açıldığımda herkes bu tarafa bakmıştı. Kendi gülümsemekten ve utanmaktan alıkoyamamıştım. O kadar heyecanlıydım ki...
Jimin'e bakmamıştım. Bakamıyordum. Duygularım o kadar yoğundu ki ona bakma cesareti bulamıyordum.
Babamla birlikte koridorun sonuna kadar yürüdük. Yürürken yanından geçtiğim insanların bana övgü dolu sözcükler fısıldadığını duyabiliyordum.
Jimin'in karşısına geçtiğimde vücudum alev alev yanıyordu. Gözlerimi yavaşça ona çıkardım. İnceledim. Çok yakışıklı olmuştu.
Fakat yüzündeki ifade beni korkutmuştu.
O kadar donuk bakıyorduki ne hissediyor anlayamamıştım. Bu bütün heyecanımı alıp götürürken bana ellerini uzattı. Yutkunarak ellerini tuttum.
Ben mutluydum ama o değildi
Yanımızdaki bir şeyler söylüyordu ama ben Jimin'e odaklanmıştım. Bu kadar mutsuz olmasına dayanamıyordum. Onun da gözleri başka yerlerdeydi. Duruma odaklanamamıştı.
"Park Chaeyoung?"
Duyduğum sesle birlikte kendime geldim. "Efendim?"
"Park Jimin ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"
Jimin'e baktığımda gergin bir şekilde yere baktığını gördüm. Dudaklarımı ıslatarak "Evet" dedim.
"Park Jimin. Park Chaeyoung ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"
"Evet"
Sesi o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile onun yanında zar zor duymuştum.
Salonda büyük bir alkış kopmuştu. Benim de şu an mutlu olmam gerekiyordu ama Jimin böyleyken mutlu olamazdım.
"Gelini öpebilirsiniz"
Söylenen cümle beynimde yankılanırken vücudum gerim gerim gerilmişti. Gözlerim aşağıya doğru indi. Bir elimle gelinliğimi sıkıyordum. Bunu hiç düşünmemiştim.
Jimin bana bir adım yaklaştı. Yanaklarıma kan hücum ederken vücudumu kontrol etmeye çalışıyordum. Derin derin nefesler alıyor heyecanımı dindiriyordum.
Buz gibi ellerini yavaşça yanaklarıma götürdü. Gerçekten öpecekti. Buna inanamıyordum. Biraz eğildi ve...
Dudaklarını dudaklarıma kondurdu. O anda zaman benim için durmuştu. Sıcacık dudakları şu an benimkilerin üzerindeydi. Bunun için Tanrı'ya ne kadar şükretsem azdı.
Yavaşça geri çekildi ve gözlerime baktı.
"Beni seviyorsun."
....
Merhaba
Üzgünüm biraz geç geldi yb ama konunun çok daha kötü yerlere gitmemesi için biraz dinlenmem gerekti.
Bir de sonuçta bu düğün bölümüydü çok daha özen gösterilmeli.
Neyse ben pek beğenmedim ama beğenmişsinizdir umarım.
Vote:550(tüm kitap)
Görüşmek üzere 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beautiful Nightmare°Jirosé
Fiksi PenggemarBirbirimiz için sadece güzel bir kabustuk...