14. Bölüm

911 121 139
                                    

Beni yanına çeken Jisoo'ya baktım. Gece sularıydı ve biz Jimin'lerin evine gelmiştik. Düğün günü bitmişti. Yani artık evliydik.

Jisoo ellerimden tutarak "Rosé sana bir şey söyleyeceğim." dedi. Başımı olumlu anlamda sallayıp ona dikkatli baktığımda sesini kimsenin duymayacağı şekilde ayarlayarak bana yaklaştı.

"Biliyorum, sen de her kız gibi balayı isterdin. Fakat Jimin bunu hiç istemedi. Bilirsin, seninle isteyerek evlenmedi. Bunun için...-"

Sözünü keserek "Önemli değil, zaten benim de çok istediğim söylenemezdi" dedim fısıltıyla.

Aslında isterdim ama böylesi daha iyiydi. Belki de orada bir sorun çıkardı ve onun ailesine ulaşmam gerekirdi. Şu anda onların evinde kalmak ve biraz olsun birbirimize alışmak en iyisiydi.

Jisoo gülümseyerek "İyi o halde. Jimin seni bekliyordur. Hadi onun yanı git."

Başımı sallayarak gelinliğimin eteklerinden tuttum ve biraz yukarı kaldırdım. Ardından Jisoo'ya el sallayarak merdivenleri çıkmaya başladım.

Gergindim. Sebebi ise Jimin'in benim duygularımı anlamış olmasıydı. Ne yapacaktım?

Bu konuda iyice düşünmem gerekiyordu. Ama şimdi odada bir şey derse ne yapmalıydım? Sanırsam cevapsız bırakmak en iyisi olacaktı.

Odaya geldiğimde derin bir nefes aldım. Kafam o kadar dağınıktı ki ne yapacağımı şaşırmıştım. Az kalsın kapıyı tıklatıyordum. Burası benim de odamdı artık.

Kapıyı yavaşça açıp içeriye girdiğimde Jimin'i koltukta oturmuş düşünürken buldum. Üstündekilerin hiçbirini çıkarmamıştı. Fazla düşünceli ve üzgün gözüküyordu.

Beni fark etmesi için boğazımı temizlediğimde bana baktı ve hemen ayağa kalktı. "Hoşgeldin."

Sesindeki durgunluk pek hoşuma gitmese de ona doğru yürüdüm. "Neden üstündekileri çıkarmadın? Rahatsız etmiyor mu?"

Sadece omuz silkip bana baktı. Bir anda gelen cesaretle ceketinin yakasına uzandım. Bana engel olmaması için de konuşuyordum.

"Ablan çok tatlıymış. Keşke daha önce tanıştırsaydın."

"Öyledir. Herkesle iyi anlaşan bir yapısı var."

Ceketini kollarından indiririken derin bir soluk aldım. "Neden bugün çok mutsuzdun?"

Ona bakmasam da bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Ceketini çıkarmama yardım ettikten sonra o da derin bir nefes aldı.

"Rosé, sence neden olabilir? Sevgilimden yeni ayrıldım, istemediğim biriyle evlendim ve seni öptüğüm için suçluluk duygusu hissediyorum."

Dediği şeyle birlikte ceketi koltuğa atıp ondan bir adım uzaklaştım. Başımı yukarı kaldırarak sertçe "Sana böyle hissettirdiğim için üzgünüm. Şimdi istersen sevgilinin yanına git ve onu öp. Suçluluk duygusu da kalmaz hem!" dedim.

Sinirlenmiştim. Daha evlenmemizin ilk günüydü ve yine Yoori'den bahsetmişti. Niye unutamıyordu şu salağı.

Göz devirip "Rosè, seninle alakalı değil. Bu tamamen durumla alakalı. Niye bu kadar kızdın ki?" diye sordu.

Cevap vermedim ve başka yöne doğru baktım. Daha ne kadar kalbimi kıracaktı.

"Rosé, beni seviyor musun?"

Kalbim, sorduğu soruyla hızlanırken yutkundum. Yalan söylemekten hoşlanmazdım, ama doğruyu da söyleyemezdim. Sadece Tanrı'ya dua ediyordum. Bu durumdan bir şekilde kurtulmam gerekiyordu.

Beautiful Nightmare°Jirosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin