bölüm dokuz: yuvadan uçuş başlıyor

290 58 42
                                    

Doyoung'un yaralarından öpmüştüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Doyoung'un yaralarından öpmüştüm. Kalbime binbir yara açılmıştı. Ellerim ayaklarım titriyordu. Ne hissettiğimi, ne düşündüğümü bilemiyordum artık. Sahi nasıl bir histi bu? Yuvasından yavrusunun uçmasını izleyen anne leylek mi hissederdi bunu? Veya en duygusal kurgularda sevdiğini son kez gören ana karakterin dünyasının yıkılışı mıydı bu? Bilmiyordum.

Yuta ile konuşmam lazımdı. Önceki konuşmaları ile bunun uymasını istiyordum.

Doyoung'un yanından işim var diye ayrılmak nefesimin tıkanmasına yetmezmiş gibi Yuta'nın yanına koşarak gidiyordum. Sicheng'in bugün ekstra kursu vardı. Çömlekçilikle ilgileniyor, onun kursuna da gidiyordu. Sicheng fazla aktif biriydi. Onu anlamam pek mümkün değildi. Belki de hiç mümkün olmayacaktı.

Piste girdiğim anda köşede oturan Yuta ile göz göze gelmiştim. Beni böyle görünce gözlerine oturan endişe kendini belli ediyordu. Yanıma oturmasını işaret etti. Oturdum. Yorgundum.

"ne oldu sana? Doyoung ile kavga mı ettiniz?"

"hayır...ben..."

Kelimeleri ağızımdan çıkaramıyordum.

"çıkar ağızından baklayı hemen! Ne yaptın? Hırslanıp bağırdın mı yoksa?"

"ben...ben onun yaralarını öptüm"

İşte bu beklediği bir cevap değildi. Gözleri büyümüştü, ağızı hafif aralıktı. Kesinlikle beklemiyordu bunu.

"sen...sen âşık olmuşsun"

İşte bu benim aklımdaki soruları beklediğim cevap değildi. Şaşırma sırası bendeydi.

"n-ne demek âşık oldum?"

"Bak Jungwoo beni iyi dinle. Sen tüm hayatın boyunca bu pistlerde kimseye kalbini vermedin. Buz patenine olan sevgin bile yavaşça bir rekabete dönüştü. Şimdi...şimdi birilerine kalbini açsan ne kaybedersin? Hayatın boyunca bir mumya gibi yaşayamazsın ya! Mumyalar bile özel anılı ruhlar taşır Jungwoo...lütfen korkma artık"

Birdenbire bu kadar cümle ve açıklama ile her şey yapboz parçası gibi yerine oturmuştu. Gözlerimden yaşlar geliyordu, kendimi tutamıyordum! Nasıl bir histi bu böyle! Kağıtlara bile sığamazdı.

Bu hissi sevmiştim.

"sence...sence o beni seviyor mudur?"

"yaralarını öpmene izin vermiş...bu sevgiden de öte bir şey. "

Yüzümdeki gülümseme büyüyordu. Yuta gözlerini devirdi.

"cidden yuvadan çocuk uçuruyorum. Şaka gibi!"

"el insaf ama şimdi Yuta "

Kahkaha atmaya başlarken üzerimde gözler hissetmiş ve oraya dönmüştüm.

Doyoung bize bakıyordu.

SO BEAUTIFUL ➤ DOWOOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin