Medyaya kalbimi bıraktım...
Satır arası yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar.İki hafta sonra
"Ah... Cidden hayvan bu adam..." Suratını buruşturarak poposunu ovuşturdu Jimin. Dün gece yine haşatı çıkmıştı. Neyse ki ilk geceki gibi değildi. Sanırım olay kahvedeydi. Bir daha Yoongi'nin kahve içtiğini görürse topuklayacaktı. Ne kadar kahve o kadar enerji ne kadar enerji o kadar acı demekti.
"Kookieee bebeğim ben geldiiiiim." Kapıyı kapatarak içeri girdi. Salonda kimse yoktu ev sessizdi. Üst kata çıkarak kendi odasının yanındaki odaya girdi. Miniği yataktaydı, hâlâ uyuyordu. Baş ucuna giderek terleyen anlına yapışan saçları geri itti ve eğilerek beyaz alnı öptü.
Odadan çıkarak tekrar alt kata indi ve mutfağa girip buzdolabını açtı. İçi doluydu. İlk defa... Sucuk ve yumurta çıkartarak sucukları doğradı ve küçük tavada kızartarak üzerlerine sarısını patlatmamaya dikkat ederek iki yumurta kırdı. Huyu böyleydi. Oldum olası sarısı patlamış yumurtadan nefret etmişti.
Çayı hazırladı ve diğer kahvaltılıkları da masaya koyarak, tavayı tam ortaya koydu. Biraz durup sofrayı süzdü eksik varmı diye. Herşey hazırdı. Bi Jungkook eksikti. Seslenerek çağırmak istemiyordu. Bu yüzden tekrar üst kata çıktı ve kardeşinin odasına girdi. Minik tavşan Jungkook hâlâ uyuyordu.
"Kookie, bitanem, hadi uyan." Anlını ve yanaklarını öperek yumuşak saçları okşadı.
"Immh... Hyung? Beş dakika daha..." Sırtını dönerek kendini yorganın altına sakladı küçük olan. Onunki sınav yükünden kurtulma uykusuydu. Sınavdan sonra daha çok uyur olmuştu. Okulda yoktu zaten.
"Ama kahvaltı hazır~ minik tavşanım gelmezse bende yemem!" Yorganı çekerek Jungkook'un bacaklarına oturdu ve gıdıklama ya başladı.
"Ahahahah~ yapma H-hyung ahaha dur lütfen.Tamam hahaha tamam G-geleceğim. Dur dur." Jungkook nefes nefese kurtulmaya çalışıyordu. Jimin geri çekilerek konuştu.
"Hadi kaldır o zaman popişini yataktan. Yüzünü yıka gel aşağıya. Seni bekliyorum." Kendine dil çıkaran kardeşine dil çıkartarak odadan kaçtı.
Beş dakikaya Jungkook sofradaki yerini almıştı. Kahvaltı ettiler ve Jungkook salondaki televizyona giderek bir film seçti. Koltukta oturup izlerlerken Jimin ayağa kalktı.
"Ben atıştırmalık getireyim." Mutfağa giderek cips kola aldı ve salona götürüp geri geldi. Şimdi sıra en büyük süprizdeydi. Buzdolabını açarak içindeki beyaz kremalı çilekli pastayı çıkarttı. Üzerine birkaç mum koyarak yaktı ve salona yürüdü.
Doğum günü şarkısına başladı.
"İyiki doğdun Jungkook~ İyiki doğdun Jungkook~ İyiki doğdun, iyiki doğdun, iyiki doğdun Jungkoooook~" pastayı orta sehpaya Jungkook'un önüne koyarak geri çekildi."Yhaaa Hyuuung~" Jungkook şaşkınlığını atar atmaz sevinçle zıpladı.
"Hadi bir dilek tut." Koltuğa, küçük olanın yanına oturdu.
Jungkook dileğini tutarak mumları üfledi ve hyunguna sarıldı. "Her zaman mutlu ve sağlıklı olmamızı diledim Hyung. Bir de üniversite sınavını geçmeyi."
"Başaracaksın! Sana inanıyorum, çok çalışıyorsun." Tavşan dişli kardeşinin tombul yanaklarını sıktı gülerek.
"Hyung senden birşey isteyebilir miyim?"
"Tabiki, söyle."
"Hyung artık ondokuz oldum biliyorsun. Bu gece dışarı çıkalım mı?"
"Tamam çıkarız. Önce pastanı ye bakim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnnocent Bitch (YoonMin)
FanfictionYine başka bir bedenin kollarındayım. Bu beden de benden habersiz. Ancak bir fark var bu sarhoş adamın gözleri de aynı benim gibi bakıyor, hissiz ve donuk. Bu gece de işimi yapıp gideceğim. Belkide bebek pembesi çarşaflara sarınıp birkaç damla gözy...