Kısa bir geçiş bölümü oldu.
İyi okumalar~"Nasılmış bir numaralı sürtüğüm bu sabah?" Diyerek güldü iğrenç ses. Jimin yumruklarını sıkarak sustu. Bu iğrenç adamla tek kelime bile konuşmak istemiyordu.
Yatakta uyuyan Yoongi'ye bir bakış attı ve sırtını dönerek dirseklerini pencerenin soğuk mermerine yasladı. Güneş yeni yeni doğuyordu karanlık şehir ışıklarını süzdü boş bakışlarıyla. Dün bütün günü Yoongi ile geçirmişti. Rüya gibiydi herşey ve şimdi uyanma vakti gelmişti. Şimdi Yoongi'nin evindelerdi gece beraber uyumuşlardı. Manzara bu evden daha bir güzeldi.
"Benimle konuşmayacaksın anlaşılan, neyse sadede gelelim o zaman. Bugün işine başlıyorsun haberin olsun. İlk randevun saat on da sana konumu atacağım. Gelmezsen ne olacağını biliyorsun." Dedi yaşlı adam.
"Biliyorum şerefsiz! Hatırlatıp durma. Orada olacağım. Ve bundan sonra beni bir daha arama, sadece konumları yolla." Dedi ve adamın suratına kapattı telefonu. Yüzünü avucuna alarak sıvazladı sinir ve hüzünle. Kaderinin bu olduğunu düşündü. Yatakta mışıl mışıl uyuyan bu güzel adam bile onu kurtaramazdı. Bunu iyice anlamıştı Jimin.
"Kardeşim üniversiteye girene kadar..." diye mırıldandı sakince. Sabretmeliydi. Birkaç ay kalmıştı sadece. O zaman tüm bunlardan kurtulacaktı.
Pencereyi kapatarak elindeki telefonu komodinin üzerine koydu ve Yoongi'nin güzel yüzüne eğilerek alnından öptü. Yerdeki kıyafetleri toparlayarak üzerini giydi ve telefonunu da cebine koyarak alt kata indi. Mutfağa girerek kahvaltılık birşeyler hazırladı ve sofrayı kurdu. Ayakkabılarını giyerek evden çıktı sessizce, yemek için iştahı yoktu. Sadece çabucak bir lanet olası günün daha bitmesini diledi.
Caddeden bir taksi çevirip bindi ve eve giderek bu sefer de küçük kardeşi için bir kahvaltı hazırladı. Ağzına reçelli bir ekmek tıkarak odasına çıktı. Hızlıca bir duş alıp Jungkook'un odasına girdi. Gördüğü manzarayla daha da hüzünlendi. İşte bu yüzden tüm bu zorluklarla başa çıkabiliyor, dayanıyordu.
"Meleğim, hadi uyan. Kahvaltı hazır." Masanın üzerindeki test kitabına kafasını yaslamış parmakları arasında kalem duran kardeşine seslendi. Ders çalışması iyi birşeydi fakat bu kadar da kendini harap etmesi Jimin'i üzüyordu.
"Mmh, Hyung?" Bir gözünü açarak yattığı masadan doğruldu Jungkook tutulan sırtını esnetmek için.
"Kahvaltın hazır, benim işe gitmem gerek bebeğim. Güzelce karnını doyur ve dinlen tamam mı?" Dedi Jimin ve miniği alnından öptü.
"Tamam Hyung teşekkür ederim." Tavşan dişlerini göstererek gülümsedi minik olan.
Jimin odadan çıkarak kendi odasına geçti. Kalan birkaç eşyasını da alıp evden çıktı ve taksiye atladı. Saat neredeyse on du. Adresteki evin önünde inerek kapıyı çaldı ve yüzüne sahte gülümsemesini yerleştirdi. Uzun bir gün onu bekliyordu.
** ** **
Yoongi
Küçük olan odadan çıktıktan sonra gözünü açmıştı Yoongi. Tüm bu telefon görüşmesi zarfında aslında uyanıktı ve dikkatle dinliyordu Jimin'i. Telefon görüşmesi bittikten sonra anlında yumuşak dolgun dudaklar hissetti Yoongi. Oldukça hoşuna gitmişti bu minik öpücük ama çaktırmadı.
Bir süre sonra evin dış kapı sesi gelmişti zaten. Yoongi yataktan kalkarak kaslarını gerdi ve banyoya doğru yürüdü. Aynanın karşısına geçerek dişlerini fırçaladı. Bir yandan deminki konuşmaların ne anlama geldiğini kafasında sorgularken bir yandan da dünü düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnnocent Bitch (YoonMin)
FanfictionYine başka bir bedenin kollarındayım. Bu beden de benden habersiz. Ancak bir fark var bu sarhoş adamın gözleri de aynı benim gibi bakıyor, hissiz ve donuk. Bu gece de işimi yapıp gideceğim. Belkide bebek pembesi çarşaflara sarınıp birkaç damla gözy...