Nasılsınız?
Satır arası yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar...Jimin koridor duvarlarına tutunarak yavaşça ilerledi. Canı çok acıyordu her adımda inliyordu. Hâlâ yerlere kan damlıyordu. Yoongi yedinci turlarında artık küvetteki suyun kırmızı olduğunu farkedince onu rahat bırakmıştı.
Elindeki gelirken mutfaktan aldığı çikolatalı kurabiyeyi ısırdı ve yavaşça çiğnedi. Tatlı birşeyler yemeliydi. Başı dönüyor dengesini kaybediyordu. İstemsizce hüzünlendi çünkü kardeşine hep kurabiyem derdi.
Duvarda gördüğü ilk yardım kutusundan ağrı kesici krem, pamuk ve hap alarak az ilerdeki misafir odasına girdi ve yatağın yanına diz çökerek biraz nefeslendi. Kremin kapağını açarak minik parmaklarına sıktı ve kalçasına, beline, deliğine sürerek pamukla kapattı. Ayağa kalkarak dolaptan bir boxer giydi ve hapı da içerek yatağa girdi. Saniyeler içinde uykuya dalmıştı.
** ** ** **
Sızıyla gözlerini açtı. Zaten gece boyunca ara ara uyanmıştı ağrıdan dolayı. Şimdide sabahtı. Yüzünü buruşturarak derin nefesler aldı. Yataktan kalktı ve banyoda rutin işlerini hallederek ağrı kesici içip odadan çıktı.
Yoongi'nin odasına girdi. Yerdeki şortunu ve tişörtünü giymişti ki cebindeki telefonun titremesiyle eline aldı. Yazan isme biraz endişeyle ve özlemle bakarak aramayı cevapladı.
"Ah! Hyung! Sonunda açabildin! Neredesin sen hyung? Meraktan öldüm. Dün gece neden eve gelmedin." İsyan etti minik olan. Ağabeyi için çok endişelenmişti.
"Merak etme kookie ben iyiyim. Arkadaşımda yatıya kalmak zorunda kaldım." Jimin spor ayakkabılarını giyerek büyük evden çıktı.
"En azından haber verseydin hyung aklım çıktı."
"Hyung'un için kahvaltı hazırlar mısın bebeğim? Birazdan evde olurum." Taksi koltuğuna yayılarak kafasını geriye attı.
"Tabi benim tatlı hyungiem~" telefonu kapattı.
Jimin gözlerini kapattı ve ev adresini mırıldandı taksi şoförüne. Biraz daha kestirmek istedi. Daha şafak yeni söküyordu. Araba durunca kendine geldi ve ücreti ödeyerek indi.
Yolda yürürken evlerinin olduğu sokağa sapmadan önce bir ATM gördü ve düşünceli bakışlarla önüne yaklaştı. Arka cebindeki kartını cihaza takarak şifresini girdi ve karşısına çıkan rakamlarla nefesi kesildi.
"Siktir! Beşyüz milyon mu?!" Açık ağzını kapatarak elini ATM nin ekranına yapıştırdı ahtapot gibi ve birkaç kez gözlerini açıp kapattı.
"Hemde dolar mı?!" Rüyada değildi. Kafasını ATM ekranına yaslayarak deli gibi kahkaha attı. Hem ağlıyor hem gülüyordu. Neyse ki henüz kimsecikler yoktu etrafta. Yoksa deli derlerdi.
Kartını cihazdan çıkartarak tekrar cebine soktu ve eve doğru koştu. Kalçasındaki sızıyı çoktan unutmuştu bile. Heyecanla kapıyı alacaklı gibi çaldığının farkında bile değildi. Ürkek bakışlarla kapıyı açtı beyaz tenli çocuk.
"H-hyung? Beni çok korkuttun!" Jimin heyecanla kardeşinin üstüne atladı ve kahkaha attı.
"Özür dilerim meleğim. Hadi içeri geçelim. Mutfaktan güzel kokular geliyor~" Kardeşini de beraberinde sürükleyerek mutfağa girdi. Kedisi mashmellow ayaklarına dolanmıştı çok geçmeden.
"Yah, hyung! Boynumu kırıcaksın." Ensesini saran kolun altından çıkmak için debelendi minik olan.
"Hmm~ minik tavşanım bana ne hazırlamış bakalım~" kardeşinin siyah, pamuk saçlarını karıştırarak masaya oturdu. Kucağına atlayan Mashmellow'un beyaz yumuşak tüylerini okşayarak başının üzerinden öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnnocent Bitch (YoonMin)
FanfictionYine başka bir bedenin kollarındayım. Bu beden de benden habersiz. Ancak bir fark var bu sarhoş adamın gözleri de aynı benim gibi bakıyor, hissiz ve donuk. Bu gece de işimi yapıp gideceğim. Belkide bebek pembesi çarşaflara sarınıp birkaç damla gözy...