0.2

240 20 37
                                    

Chaeyoung sabah tanıştığı ve aynı masada sohbet ederek kahvaltı yaptığı Yugyeom'a veda ettikten sonra odasına çıkıp hazırlanmıştı.

Çantasını da alarak aşağı indi.

Çantasına atığı telefonunu ararken kapıdan çıktı, merdivenlere yöneldi. Dikkatli bir şekilde inecekken merdivenlerin başında birine çarpmasıyla kalçasının üstüne düşmesi ve çantasından yeni çıkardığı telefonunun elinden kayıp beton zeminle buluşması bir oldu.

Acıyla yüzünü buruşturdu.

Kafasını kaldırıp kendisinden fazla uzun olmayan, takım elbisesi özenli bir şekilde üstüne geçirilmiş, saçları iki yana ayrılmış, bu bölgede yaşayan diğerleri aksine oldukça bakımlı ve iyi görünen adama baktı.

Karşısındaki elini kendisine uzattı. Chaeyoung da tereddütle tutarak ayağa kalktı. Üstünü silkeledi.

"Çok afedersiniz, önüme bakmıyordum." deyince karşısındaki gülümsedi.

"Sorun değil."

Ardından kafasıyla kaldığı binayı işaret ederek sordu, "Burda mı kalıyorsunuz?"

Kafasıyla onayladı, "Evet, siz?"

"Bende." diye somurtarak cevapladı, ardından da ekledi. "Lee Minho, 12 numaradayım."

Chaeyoung da telefonunu yerden alarak yanıtladı, "Park Chaeyoung, 22 numaradayım."

"Cidden mi? O odayı kabul etmen garip."

Chaeyoung'un kaşları çatıldı. Geldiğinden beri garip giden bir şeyler vardı. Burada yaşayan herkes garipti.

Şu an karşılaştığı Minho'nun biraz farklı olabileceğini düşünmüştü, anlaşılan görünüşe aldanmamak gerekti.

"Niye ki? Sıradan bir oda." diye çıkıştı.
Minho ağzını açmaya yeltenecekken ise devam etti. "Eğer o intahar eden kız ve binada dolaşan ruhu saçmalığından bahsedeceksen, hiç zahmet etme. Bu saçmalığı dinleyecek vaktim yok. Otobüse yetişmem gerek."

Minho'nun yanından "Görüşürüz!" diyerek ayrıldı. Her şeyin üst üste gelmesine karşın Minho'ya patlamış olabilirdi ama şu an bunu düşünemeyecekti.

Minho da arkasından sadece "Sonra görüşürüz." diyebilmişti, Chaeyoung da onu duymamıştı zaten.

Ayaklarını yere vura vura merdivenlerden inerken telefonunun boydan boya çatlamış ekranına bakıyor ve çantasının sıkışmış fermuarını kapatmaya çalışıyordu.

En sonunda oflayarak fermuara asıldı. Fermuar ilginç bir şekilde çözülürken telefonunu kot pantolonunun arka cebine attı ve çantasını yeniden sırtına astı.

Otobüs durağına ilerledi.

Durak günlerden pazartesi olmasına rağmen kalabalık değildi. Oysa tıka basa dolu olacağını düşünüyordu, insanlar iş başı yapacaklardı çünkü.

Sadece bir kız bir erkeğin olduğu duraktaki bankın bir köşesine oturarak gelecek otobüsü beklemeye başladı.

Çok uzun sürmeyen bir bekleyişin ardından otobüs gelince  çantasından kartını çıkarıp araca bindi. Durağa ilk geldiğinde orada bekleyen oğlanla kız da binmek için ayaklanmıştı, lakin bir sorunları var gibiydi. Korece konuşmuyorlardı ve Chaeyoung sorunlarının ne olduğunu anlamamıştı. Büyük ihtimalle yabancıydılar.

İngilizce bir şekilde "Eğere kartınız yoksa sizin için de geçebilirim." dediğinde kız gülümseyerek yanındaki oğlana döndü. Aralarında birkaç şey konuştuktan sonra onlar da araca bindiler.

Trust No One || multifandomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin