Yeni bölüüüm biliyorum fazla gecikti üzgünüm. İyi okumalarr
Ayakta durmakta zorlanıyordum, gözlerim kararıyordu ,vücudumun her yeri iğrenç bi karıncalanma hissiyle doluydu.
Demiri aramıştım ve gelmesini söylemiştim, bense soğuk bi duş alıyordum.
Hazırlandığımda demir geldiğini soylemek için aramıştı bile ,beni kapının önünde beklemesini söylemiştim.
Aşağıya indiğimde kardeşimi gördüm,
ama beni farketmemişti. Sessizce dışari çıkmaya çalışıyordum ama dengemi bile zor bela sağlıyordum.En sonunda dışarı çıkmış ve çoktan arabaya binmiştim. Demir halimi görüp meraklı gözlerle bana bakmaya başladığında şırıngayı vermek için elimi ona doğru uzattım elimdekini aldı ve neye uğradığını şaşırmış bir şekilde " ne yapıyoruz ?" diye sordu.
Ne yapmalıydım hiç bi fikrim yoktu "sen söyle ne yapalım " diye cevap verdim çünkü hiç düşünecek halde değildim.
Demir bakışlarını benden çekip elindeki şırıngaya bakmaya başladı,
ve işte o an küçük bi ayrıntıyı farkettim.Şırınga bu sefer boş değildi içinde bi şey vardı.
Demirin elinden alıp dikkatlice içine baktığımda içindekinin bi kağit parçası olduğunu anladim ve içinden çikartip katlanmış kağıdı açtım demirse şaşkınca elimdeki kağida bakıyordu.
Kağıdın üstünde bir şeyler yazıyordu ve ben ne anlama geldiğini bilmediğimi "bu ne şimdi?" tepkisiyle belirtmiştim.
Demir bi anda kağıdı elimden alıp sesli bi şekilde okudu " Dünya küçük anlamlar büyük..."
Demir de bende neler olduğunu zerre anlamamıştık ama ben her ne kadar anlamının ne olduğunu düşünsem de bi o kadar da her uyuduğumda bu olayı yaşayıp yaşamıyıcağımı merak ediyordum.
Uyumam ve tekrar olucakmı görmem gerekiyordu ama bana enjekte edilen şey her neyse bana zararlarınında ne olacağını bilmiyordum ama tekrar denemem gerekiyordu bu yüzden benim orman kafa dinlerken kalmak için yaptığım barakaya gidiyorduk orda deneyip ne olucağını görmek uzere yola çıktık.
Eğer çok kötüleşirsem aylinin haberi olmadan hastaneye gidecek böylece ortalığı karıştırmamış olucaktık.
En sonunda vardık ve barakaya girdik demire yanımda olmamasını eger yanınmda olursa belki her kimse gelip tekrar o enjekte ettiği şeyi enjekte etmeyebilir dedim ve onu dışarıya yolladım.
Bi yandan da acaba bu her kimse beni takip ediyormuydu yoksa sadece evime mi geliyordu bilmiyordum ve ne olucak çok merak ediyordum.
... İlerde biri vardi ama başındaki kapşönden yüzü gözükmüyordu.
Her yer karanlik sadece adamın elinde parlayan bi şey var ve o kadar parlak ki önümdeki yolu neredeyse tamamen aydınlatıyodu.
Adama doğru koşmaya başladim ama her ne kadar koşarsam koşayım adama ulaşamıyordum ve adamin elindeki parlak nesne parlakliğını yitiriyordu.
"Acele et!! " diye bi fısıltı ve bu fısıltı gine o ince ve bi o kadar narin olan sesti işte .
Karanlık karanlık ve bi ses "uyan!" ve bi kaç kez hissettiğim yüzümdeki acıyla beraber sıçrayarak uyanışım ve etrafın bi an karardığını hissetmemden başka hiç birşey hatırlamıyordum.
Gözüme çarpan ışıkla beraber uyanmıştım ve önceki seferkine benzer bi yatakta koluma bağli serumla yatıyordum ."Offff ginemi lan yeter." bunu diyen bendim kendi kendime söylenmekte üstüme yoktur. Beni duymuş olucak ki bulunduğum bu durumun saçmalığına olsa gerek demir sırıtmıştı. Ona baktığımı görünce tebessümünün yerini ciddiyet almış ve " nasıl hissediyorsun? " diye sormuştu demir.
İyimiydim bilmiyordum ama bi şeyi cok merak ediyordum acaba o her kimse gine bi not bırakmışmıydı bize?
Benim meraklı bakışlarımdan anlamış olucak ki sessizce "şırınga mevzusunu sonra konuşalım ben bi doktorunu çağırayım." diye fısıldayarak konuştuktan sonra ayaklandı.
Aslında çok merak ediyordum ama bi yandanda sağlık durumum önemliydi. Sürekli ne olduğu belli olmayan "şeyler" enjekte edildiğine göre önceliğin bu olması mantıklıydı.
Doktor içeri girdi ve "Anlamıyorum gerçekten kan tahlili, idrar tahlili hiçbirinde bir şey çikmadi ama neredeyse havale geçirecek kadar ateşiniz vardi ." dedi. Demir "peki doktor hanim şuan durumu nasıl yani eve götürebilirmiyim?" diye sordu.
Bu soru beni iyice heyecanlandırmıştı çünkü Demirin hal ve hareketlerinden yerinde duramadiği belli oluyordu üstüne böyle bi şey söylemesi de bunun kanıtı olmuştu.
Doktor hanım "Dinlenmesi gerek ama isterseniz evde de istirahat edebilir şuanlik bi sıkıntı görünmüyor ama tekrar fenalaşmasi durumunda acele etseniz iyi olur." dedi ve iyi günler diyip odadan çıktı.
Çoktan hazırlanmış ve arabaya binmiştik.Demir hiçbi şey söylemeden arabayı çalıştırdı bense "söylesene ne oldu?" demekten kendimi alıkoyamadım. Gidince görürsün diyerek arabayı sürmeye başladı.
Barakaya vardığımızda içerde ışıklar yanıyordu ve soba bacası hala tütmeye devam ediyordu.
Bu imkansız bi durumdu çünkü ben uyumak için uzandığım da bile saat daha 17.00 dı ve şuan saat gece 4 ü gösteriyordu.
Şaşkınlığımı farketmiş olucak ki demir "merak etme anlıyıcaksın" diyerek sakinleştirmeye çalışmıştı beni.
Barakanın camında bir karaltı görmüştüm ve bu beni iyice meraklandırmıştı. Barakaya girdik ve karşımdaki kişiyle göz göze geldik...
Yorum ve votlerinizi bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
engebe
FantasyEvet belkide değişmeliyim belkide umursamalıyım hayatı ama bence bomboş bir "DAİRE"nin içinde boşlukta olduğumuzu ya da evrene baktığımızda hiç gibi olduğumuzu düşünmemek için birbirimizi hayatlarımızla kandırıyoruz. Hiç düşündün mü sen bunu okurke...