🕯2.BÖLÜM

24 6 2
                                    

Megan Washington~Riders On The Storm

(Medyaya evi koydum. Tabii yine de her şey sizin hayal gücünüze kalmış.)

Keyifli ve de gerilim dolu okumalar

🗝

Kafasında milyon tane soru vardı kızın. Her biri de bir cevaba muhtaçtı. Ama, kime sorsundu kız bu ıssız ormanın orta yerinde?

Bu saçmasapan eve hapsolmuştu sanki. Ne zaman kaçmak istese yolu hep bu eve çıkıyordu. Nereye giderse gitsin yolun sonunda hep aynı ev vardı. Ne vardı bu evde bu kadar?

Neden sürekli kendine çekiyordu onu?

Peki gördüğü tüm o akıl almaz şeylere ne demeliydi?

Hayır, kesinlikle aklını kaçırmış bir ruh hastasıydı kız. Aklına bundan başka bir şey gelmiyordu. Ya da gelenlere inanmak istemiyordu belki. Tüm o şeylerin gerçek olduğunun düşıncesi...

Tekrardan vücudunu bir ürperti sardı.
İncecik parmaklarını kollarının etrafına doladı. Ne biçim bir etki yapmıştı üzerinde bu gökten düşen su damlaları. Her gün aynı vakitte yağıyordu. Ve her defasında da bu suların hapsine kapılıyordu kız.

Şöminenin başına yaklaştı aksayan adımlarla. Bir ayakkabısı yoktu. Bu yüzden hergün çıplak ayaklarıyla ormanda koştururken maalesef ayağının altları hep yara bere içindeydi.

Böyle giderse hasta bile olabilirdi.

Bunlar önemsiz şeylerdi ama. Asıl önemli olan, buradan nasıl kurtulacağıydı. Buradan kurtulabilse, belki ailesine dair bir ipucu bile bulabilirdi.

İnce dalları üst üste koyduktan sonra şöminenin kenarına oyulmuş ufak gözden kibrit çıkardı.

Titreyen parmaklarıyla çöpü kutuya sürttü ve yanan alevi sönmeden, dizdiği dalların altına götürdü.

Alev, ince dallardan daha kalınlarına doğru yavaş yavaş yayılmaya başladığında gülümsedi.

Birazdan ısınacakatı ve titremesi de duracaktı. Avuç içlerini alevlere doğru uzatıp ısınmayı bekledi.

Aylar geçmişti bu lanet yerde. Ve en ufak bir gelişme bile kaydedememişti kız. Ama asla umudunu kaybetmiyordu. Her gün güneş doğar doğmaz başlıyordu koşmaya. Yolunun her ne kadar sonunda aynı yere varacağını bilse de...

Güneş tepeyi aşmasına saatler kala başlıyordu yine o korkunç gök gürlemeleri. Ve beraberinde gelen yağış.

Alışmıştı artık. Belli ki her şey bir düzene göre hareket ediyordu. Öğrenmişti sonunda. Aylarını almıştı ama sonunda avlanıyordu. Evde bulduğu bıçakla her gün denemeler yapıp ağaçları hedef alırken sonunda bu işi az çok becerebilmişti. En azindan vurmak istediği hayvanı vurabiliyordu.

Parmaklarını yüzünün hizasına getirdi kız saklandığı çalının arkasında sessizliğini sürdürürken.

Yumruk yaptığı elinden önce işaret parmağını açtı. Konuşamıyordu. Harflerden elbette telaffuz edebildiği vardı. Ama bunlarla anlamalı kelimleer oluşturamazdı. O kadarını yapamıyordu. Zaten bu ormanda yapayalnızdı. Konuşup ne yapacaktı.

Tek ihtiyacı olan şey çığlık atmaktı. Tek yapabildiği...

Neredeyse her gece kendisini yoklayan korkunç insanlar sonunda ona boğazı yırtılırcasına çığlık atmaktan başka şans vermiyordu maalesef.

Ardından diğer parmağını açtı. Üçüncüyü açtığında tam görüş alanındaki geyik otlanmakta olduğu yerden başını bir iki saniyeliğine kaldıracaktı.

Görünenin ÖtesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin