Merhaba arkadaşlar 12. Bölümün devamını bu şekilde paylaşacağım sizlerle.
İyi okumalar🧸
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ben şaşkındım. Olanları duyduktan sonra bir türlü inanmak istemiyordum. Yalandı biliyordum. Benim Sevda'm beni bırakıp gitmezdi. Dünyam dönmeye başladı. Etraf karardı, görüntü bulanıklaştı. Artık sesler çok uzaktı bana. Sonrası zifiri bir karanlık...
🧸🧸🧸🧸🧸
Hakan'dan
Erol beyle tartışırken çalmıştı telefonum. Arayan komiserdi, Sevda'nın son durumunu sizinle paylaşcğım demişti. Aramayı birden görünce sevinmiştim. Bulundu sanmıştım ama öyle bir şey söyledi ki kalbim paramparça oldu. '7 yaşlarında bir çocuk cesedi bulundu' demişti. Bu cümleden sonra kalbime bir taş oturdu. Atmaz olmuştu sanki. Artık kan pompalamıyor, işlevini yapmıyordu. O bile görevini unutmuştu.
Küçücük bir beden ölümü haketmiyordu. İnanmak istemedim ama içimde oluşan alevleri de söndüremedim. Alevlerler gittikçe büyüyordu. Kor olmuştu içim, bir damla su bile fayda etmezdi artık. Tek duam vardı. O da o bulunan küçük cesedin Sevda olmamasıydı...
Sibel...
Kadınım...
Yıkılmıştı...
Ondan güzel bir haber beklerken bu haberi almak onu paramparça etmişti. Kısa bir baygınlıktan sonra Sevda diye sayıklayarak uyandı. Perişan bir haldeydi ve korkuyordu. Öylece koltukta oturmuş, yeri izliyordu dakikalardır. Ses yok, bir ağlama yok, bir kıpırdama bile yoktu.
Defalarca konuşmaya çalıştım ama tepki yoktu. İlk defa bugünden korkmuştum.🧸🧸🧸🧸🧸
Sibel'den
Bağırıp çağırmak ne kadar fayda ederdi. Hıçkıra hıçkıra ağlamak rahatlatır muydı insanı? Hiç birşey yapmak gelmiyordu içimden. Her yerden bir ses geliyordu. Ne diyorlardı bilmiyorum, anlamıyordum. Kafamın içindeki uğultular hiç geçmiyordu.
Peki ya kalbim?
Ona ne demeli.
Perişandı işte...Ne zamandır bu haldeydim bilmiyordum.
Tek bildiğim Sevda'm ın artık olmamasıydı...
Ablamın emaneti bu kadar ağır gelmişti işte. Bu yüzden taşıyamamıştım.O hastaneye gittiğim ilk gün. Sevda'nın çığlıkları, anne diye ağlayışı... Hiç kulaklarımdan gitmiyordu. Annesini istiyordu ama gidemiyordu. Ablam da ona gidemiyordu. Yavrusuna uzaktı...
Başucuna gidip oturduğumda gözlerini açmıştı. Yüzünü bana dönüp gülümsemişti. 'hoşgeldin' demişti. Başımla onaylayıp 'hoşbuldum abla' demiştim. Gözlerimden akan yaşı görünce elleriyle silmeye çalışmıştı.
Ve o son sözü; "Ağlama, eğer sen ağlarsan benim kızlarım güçlü olamaz. Biz yetim kalmanın ne demek olduğunu iyi biliyoruz. Kimsesizliği iyi biliyoruz Sibel, kardeşim.
Çocuklarıma bu acıyı yaşatma. Sen artık onların teyzesi değil, annesisin. Sevda'm ve Cemre'm sana emanet. Emanetime sahip çık" demişti.Söz vermiştim sahip çıkacağıma ama çıkamamıştım. Becerememiştim işte. Belki de Erol bey haklıydı. Ben onların teyzesi olmayı haketmiyordum. Affet beni ablam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Masalı
Teen FictionÇok küçük yaşta ailesini kaybetmiş Sevda'nın hayatını anlatıyor. Zorluklarla geçtiği bu yolda bir de kardeş hasretiyle yanan Sevda bu durumla nasıl başa çıkacağını bilemiyor. Zaman hep birbirini kovalarken hayat onu su gibi ordan oraya taşıyor ama o...