İlya değişim saati gelene kadar kafasında planlar kurdu ve nihayet 2 gardiyan onları almaya geldi. İlyanın üstündeki paralar ve malzemeler koğuşa atılmadan önce aranıp alınmıştı lakin kıyafetleri değiştirilmemişti. Mizerne'ye kıyafetlerinin neden mahkum kıyafeti olduğunu sorduğunda bu kıyafetlerin haftada bir dağıtıldığını ve eskilerin götürüldüğünü söyledi. Neyse ki son kıyafet değişimi İlya koğuşa gelmeden 1 gün önce yapılmıştı ve silahı kıyafetinde saklayabilirdi. Geçen sefer indikleri merdivenden inip hızla dev dinamoları döndürmeye koyuldular. Düşen insanlar vurulup anında öldürülüyordu normal şartlarda böyle bir emir olmamasına rağmen gardiyanlar bundan zevk aldığı için insanlara acımadan onları öldürüyorlardı. Yaklaşık 1 saate yakındır dinamoyu döndüren İlya hafiften yorulmuştu. Yerdeki insan bedenlerine basmak bu işi daha da yorucu hale getiriyordu. Neyse ki her değişim saatinde bedenler torbalanıp büyük çöp kutularına atılıyordu. İlya tüm gücü ve küçük elleriyle dev sopayı ittirirken aniden Mizerne dikkatsizlik ile bir cesede takılıp düştü...
Düştüğü anda İlya için zaman 1-2 saniye için duracak kadar yavaşladı gardiyanın Mizerneye silah doğrultuşunu ağır çekimde izledi ve pervasızca büyük bir refleks ile sakladığı yerdeki silahı çıkartıp dinamonun başında duran gardiyana nişan aldı. Mizerne ile göz göze geldiler soğuk hava İlya'nın bacaklarından süzülüyordu. Geçen 1-2 saniyede tüm dünya durmuş bütün katın her bir yanı kararmış gibiydi. Sadece ona doğru silahını kaldırmakta olan gardiyan İlya ve Mizerne vardı. İlya 10 kişilik sırasından ayrılıp Gardiyanın kafasına silahını doğrultmuştu. İşte bu an o andı. İlya'nın nefesi titriyordu. Tüm geçmişi; kardeşinin ölümü, eskiden yaşadığı güzel günler annesi ve babası gözlerinin önünden akıyordu. Her dinamoya bir gardiyan bekçilik yapıyordu. Durmuş zamanın ardında oraya doğru gelen diğer gardiyanların bağırışmaları İlya'ya yankılı ve bulanık geliyordu. İlya derin bir nefes verip tetiği çekti.
Silahtan çıkan kurşun İlya'nın gözüne bir an için havada asılı kalmış gibi geldi. Bütün bu olanlar yalnızca 2 saniye içerisinde gerçekleşmişti. Gardiyanın beyaz alnını delen kurşun gardiyanın kafasından kan fışkırmasına sebep olmuştu. Silahın patlama sesi tüm tesiste yankılanmıştı ve herkes çalışmayı bırakmıştı. Şimdi ne olacaktı... İlya aniden bağırmaya başladı:
İlya:
-Burada hayatlarınızı bu zalim piçlerin kölesi olarak mı geçireceksiniz yoksa yaşamınızı geri almak uğruna ölümü göze mi alacaksınız! Şimdi tek bir şansımız var kardeşlerim sizin için herhangi birisi olabilirim ama tek bir amaç uğrunda birleştiğimiz sürece yıkamayacağımız hiçbir duvar kalmayacak! Ya şimdi savaşırsınız ya da ölü olarak bu dipsiz çukurda yere çarpana dek yaşarsınız!
İlya tüm katta yankılanan konuşmasını bitirdiği sırada yan taraftaki dinamodan gelen gardiyan ona silahını doğrulttu. İlya son bir şans olarak "Saldırın!" diyerek tüm tesiste yankılanan bir nara attı. Kalabalıktan fırlayan orta yaşlı bir adam gardiyanın üstüne atlayıp onu yere devirdi. Gardiyan daha önce hiç yaşanmadığı için buna karşı son derece tedbirsizdi. Bu tedbirsizliği fırsat bilen adam gardiyanın silahını alıp 4 el gardiyanın beyaz alnına nişan alarak sıktı. İlk kurşun gardiyanın sol gözünden girip onu öldürmesine rağmen diğer 3 kurşunda suratını parçalayıp saçları kazınmış olan gardiyanı tanınmayacak hale getirdi.
Bu saldırıdan sonra bir anda herkes gardiyanlara saldırıp silahlarını almaya başladı. Tek bir gardiyanı devirmek için 5-6 kişi hayatını feda etmek zorunda olsa da sayıca çok üstündüler. Bağırış gürültü ve silah sesleri eşliğinde İlya elini Mizerneye uzatıp onu yattığı yerden kaldırdı. Mizerne İlya'ya teşekkür ettikten sonra yerden bir silah kaptı ve o katın yönetim binasına doğru koşmaya başladılar. İlyanın planı arkasına aldığı insanlar kargaşa çıkartırken Baştaki insanları öldürmekti. Kızıl saçları kana bulanmış halde 100 metre ötedeki asansöre ulaşmaya çalışıyordu. Mizerne ile yönetim dairesini ele geçirdikten sonra bulundukları katı baz alarak alt ya da üst kata çıkarak orada da bir isyan alevlendirmeyi düşünüyordu. Bu sırada Bulundukları kattaki bağırışları duyan dinlenmede olan insanlar koğuşlarından akın akın çıkıp isyana katılıyordu. İlya ve Mizerne organların ve cesetlerin arasından geçerek sonunda asansöre ulaşmışlardı. Yönetim dairesinin mavi camlı balkonu asansörün bulunduğu duvar köşesinin solundaki duvarda duruyordu. Katın sol üst köşesindeki asansöre binen İlya ve Mizernenin amacı ilk olarak oraya gitmekti.
Oraya gitmek için asansörde bulunan buçuklu katlardan birisine tıklamaları gerekiyordu asansörün içerisindeki ekranda -2. katta olduklarını ve toplam 5 kat olduğunu görebiliyorlardı. İlya -1.5 yazan numaraya tıkladı ve yukarı doğru bağırış sesleri eşliğinde yola çıktılar .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara cennet
AdventureNükleer Savaş sonrası bir dünyada Drekavac ve İlya isimli karakterlerin sığnaktan çıkmasının ardından başından geçen maceralar