Acı

31 2 0
                                    

Gözlerimi araladığımda önce kolumdaki serumu gördüm. Acı hissetmiyordum. Sonuçta vurulmuştum ama acı yoktu. O sırada kapı aralıktı ve doktorun "Çok ağır yaralı yoğun bakıma alım,burada tedavi etmeliyiz." Dediğini duydum. Korkmuştum. Daha sonra doktor içeri girdi, "günaydın,korkmana gerek yok 2 saate taburcu olacaksın." Dedi güler yüzle. "Ne?" Dedim yüzüme şaşkınca baktı "altı üstü bayıldın bir yerini bile vurmamışsın" dedi. "E ben vurulmadım mı?" Dedim o sırada içeri Kate girdi. Doktora Kaş göz yapmaya çalıştı ama doktor görmedi ve "Sen vurulmadım, bir bey vurulmuş,baban olduğunu söylediler." Dedi. Şoktaydım. Ne kadar rahat söylüyordu, babam vurulmuştu. Yataktan Koşarak çıktım ve ameliyathaneye yöneldim, aklıma ilk orası geldi. Tam ben koşarken Steve elinde iki kahve bana doğru yürüyordu. Ona çarptım ve kahve üstüne döküldü. Şu an onu bakamazdım koşmaya devam ettim,ameliyathanenin önüne geldiğimde kapı açıldı ve babam çıktı. Sedyenin üzerindeydi,kolunda serum,ağzında oksijen maskesi... Kalbime saplanmış acıyı hissedebiliyordum. Babam benim aptallığım ve o kahrolası Nick Yüzünden canından olabilirdi, bir kere de bu aptal kalbim yanlış insanları sevmesin. O sırada Steve kahve lekeli tişörtüyle bana doğru geliyordu. Bana doğru geldiğinde ağlamaya başlamıştım bile. Bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Zaten yıpranmıştım. Sarılınca iyice güçsüzleştim ve deli gibi ağlamaya başladım. Steve saçlarımı okşuyordu. O sırada Kate geldi; "doktorla babanı görmen için konuştum,sadece 5 dakika için izin verdi ama üstüne özel giysi giymen gerek." Dedi. Babamın yanına girdiğimde kalbim duracak sandım. Canım acıyordu, babam benim için Amerika'ya işinden kovulmayı bile Göze alarak -ki kovulmadı- düzenini bozdu ve benle geldi. Şimdi ise benim kaşarlığım ve aptal aşk güdülerim Yüzünden ölme ihtimali bile var. Kalbime saplanan acıyı hissedebiliyordum. Babamın yanına küçük ve korkak adımlarla yaklaştım. Iki dakika sonra eli avuçlarımdaydı. Elini sıkıca tuttum "babacım,benim yüzümden oldu biliyorum. Ama lütfen uyan. Bana kız. Bağır, neden böyle bi aptallık yaptın de. Lütfen baba sana ihtiyacım var. Herkesten çok ihtiyacım var sana." Dememle Gözlerim karardı. Bayılmışım. Uyandığımda her şeyin rüya Olmasını diliyordum ama değildi. Beni taburcu ettiler. Babamın yanına hasta bakıcı olarak ben kalacağım için Steve'i Kıyafet alması için yurda gönderdim. O sırada annem aradı ve olduğu gibi her şeyi anneme anlattım. Yarın ilk uçakla buraya gelecekler. Daha sonra aklıma Nick geldi. Kate'e "Nick ne oldu,polise şikayet ettiniz umarım?" Dedim "elbette ki ettik. Zaten rehber hocası sesleri duyup geldi ancak senin ifaden eksik onun için de yarın gelecekler." Dedi. Bu beni rahatlatmıştı. Cezasını çekmesi için ne gerekiyorsa yapacaktım. Sonraki gün annemle büyükbabam geldi. Bana çok üzgün ve kızgın bakıyordu -ki daha benim yüzümden olduğunu bile bilmiyor- sarıldık ve dakikalarca ağladık. Sonra neden Nick'in babamı vurduğunu sorunca her şeyi anlattım, bana çok kızdı. "Daha önce de başına gelmişti. Bu kadar dikkatsiz olmamalıydın!" Diye bağırdı. -daha önce sadece sevgilimden tokat yedim, sonra ayrıldık tabi.-
-----------
Babam vurulalı 3 hafta olmuştu ve babam sonunda taburcu oldu. Daha sonra da babamdan defalarca af diledim ve babam beni affetti. Zaten kızmamıştı, benim için korkuyordu sadece. Daha sonra da annemlerle temelli eve döndü. Artık New York'ta yalnız yaşayacaktım. Neyse ki Nick hapse girdi. Ve git gide arkadaşlar ediniyorum, hepsi çok sıcak ve samimiler. Babamları yolcu ettikten sonra yurda döndüm ve artık ders çalışmam gerektiğinin ve sınavların yaklaştığını fark ettim. Tam kahvemin son yudumlarındaydım ve dersim bitiyordu ki kapı çaldı. Kapıyı açtığımda Steve sırıtarak elinde iki kahve ve donutla Karşımda duruyordu. Ağzını açmasına izin vermeden "Çikolatalı donut benimdirrr" diyerek elindekileri kaptım. "Zaten sana almıştım." Dedi hala sırıtarak. Camın kenarındaki koltuklara oturduk. "Daha yeni kahve içmiştim ama yine içerim." Dedim "Kahve değil ki." Dedi . Meğer milkshake almış. Tam bir Yudum alırken "Nick konusu da kapandığına göre artık bizden bahsedebiliriz." Dedi. Dondum kaldım. Konuya baya sert girmişti. "Haa şu mesele..." Dedim "yoksa istemiyor musun?" Dedi "elbette hayır ama..." "Aması ne Emily? Baba'nın hastanede olduğu vakit bence atlatmana yeterliydi." Dediğinde ona kızmaya başladım. "O zaman seni düşünecek vaktim yoktu babam komadaydı Steve." Dedim durdu. "Sen bilirsin." Dedi tam kalkıyordu ki " sana hayır demedim ki Steve nereye?" Dediğimde gözleri parladı. "Yani?" "Evet Steve bende senden hoşlanıyorum." Dediğimde beni koltuktan kaldırdı ve belime sarılıp dudağıma bir öpücük kondurdu. Sarıldık. O sırada kapı tekrar çaldı -bu kapıda hiç susmuyor- kapıyı açtığım gibi konfetiler patlamaya başladı ve Tom,Kate ve diğer arkadaşlar; "hoşgeldin Emily!!!" Diye bağırarak içeri doluştular. Pasta ve abur cubur almışlardı. Kutlama yaptık. Ve herkes gidince Kate ile İkimiz Odayı topladık. "Geldiğimizde Steve'in odada olduğu Gözümden kaçmadı." Dedi "çıkıyoruz" dediğimde bana kahkaha atmaya başladı. "Gerçekten mi!?" Çok sevindim." Sonunda doğru biri" dedi ve sarıldık. 1 saat muhabbet ettikten sonra o da gitti ve kitabımla yatağa girip bütün gece kitap okudum. Sonra da uykuya dalmışım.

KumralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin