Yeni hayat

161 6 1
                                    

Arabanın camından büyükannemin saklamaya çalıştığı göz yaşları ve annemin el sallamaları dışında onları seyreden büyükbabamı görebiliyordum. Bende yanlarından taşınıp iki bin kilo metre uzakta onlar olmadan 3 yıl geçirmek istemiyordum ama on sekiz yaşında olmanın verdiği cesaret sanırım biraz gaza dönüştü. Ben tüm bu düşünceler içindeyken taksicinin annemin yüz kere hatırlatmasına rağmen "havaalanına değil mi?" sözüyle sarsıldım. Babama izin vermeden: "Evet,dördüncü otobandaki" dememle sağ kavşağa dönüş yaptı. Aslında şu an bunlar umrumda bile değildi. Benim umrumda olan california gibi bir kumsal şehirden New York gibi bi metropole nasıl alışacak olmamdı. Neyseki babam ilk 3 ay için benimle geliyordu, o varken daha kolay alışabilirdim oraya. Havaalanına vardığımızda içimden uçağı kaçırmış Olmayı diliyordum. Ama tabiki dakik babam bizim yirmi dakika önceden oraya ulaşmamızı sağlamıştı. "Tatlım bu kadar düşünceli olma,hem en önemli alışma sürecinde seninle olacağım daha sonra ise annen seni sık sık ziyaret edecek." Dedi. Gülümsemekle yetindim. Haklıydı ama yinede ilk defa yalnız kalacak olmam beni korkutuyordu özellikle de bu kadar uzak olmak sanki yetim kalmak gibiydi. Ama artık geri dönüşü yoktu,uçağa bindiğimizde babama: " kazandığım bursun çok önemli olduğunu biliyorum,ama sizden değerli değil biliyorsun öyle değil mi?" Dedim babamla bir Şeyler ima ettiğimi anlayıp bir kahkaha attı ve "Emily, artık onsekiz yaşındasın,seni çok seviyoruz canım ama seni hayata hazırlamak zorundayız, zaten 3 yıllığına gidiyorsun,temelli gönderecek değiliz" dedi. Bu sözleri beni biraz olsun rahatlatmıştı ama yine de bu kuşkularımdan kurtulabileceğimi sanmıyorum. Bavullarımızı uçağa yerleştirilsin diye verirken aman tanrım o da ne, o kumral saçlar ve o yeşil gözler tanrım resmen büyülenmiştim. Ben onu böyle hayranlıkla seyrederken bi anda gözleri bana çevrildi, ama tabiki ben bu surat ve bu vücutla bu kadar yakışıklı birini etkileyemezdim. Bi süre bakıştık ve daha sonra uçağa doğru yol aldık. Yolda giderken bi ara kumral kayboldu -evet ona kumral ismini taktım- ama daha sonra onu bizim koltuklarımızın 4 koltuk önünde otururken gördüm. Evet o da New York'a geliyordu. Bunlar kader değildi de neydi? Tam bu Sırada babam uyku haplarını uzatırken: "biraz uyusan iyi olur, oraya vardığımızda saat kavramı çok farklı olacak" dedi. Hapları aldım ve derin bir uykuya daldım

KumralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin