Yalnız mıyım?

15.3K 609 375
                                    

     Hayatım boyunca her adımımda,her nefes alışımda,her uyuyuşumda,her yerde ve her zaman takip edildiğimi hissettim. Kendimi uzun süre deliriyormuş gibi hissedip insanlardan uzak durdum. Hep kalabalıkların içinde yapayanlızdım. Ailemi üzmemek için onlara yaşadıklarımın binde birini anlatırdım. İçimdeki huzursuzluk hiç bitmezdi. Beni bu zor günlerde anlayan tek bir kişi vardı. Beni dinliyor, anlıyor ve ne yaşarsam yaşayayım korkmadan, dostluğunu esirgemeden yanımda oluyordu. O tek kişi Sedef'ti. Peki şimdi Sedef sadece abisi beni sevdiği için mi benimle arkadaş olmuştu? Korkusuzluğu hem cin hem insan olmasından mı kaynaklanıyordu? Herşey bir yana benim burada en acı günümde nasıl olur da bir kere bile yanıma gelmezdi? Bir kere bile nasıl aramazdı?  Beni içten içe en çok da bu yıkmıştı.

     Babamın yokluğunu öyle bir hissediliyordumki gözlerim,yüreğim sürekli onu arıyordu. Güçlü gibi görünmeye çalışıp tamamen dibe batmıştım. Mazerun'la son konuşmamdan sonra bir hafta geçmişti. Ne ondan ne de Sedef'ten hiçbir ses çıkmıyordu. Beni en çok da Sedef'in sessizliği mahvediyordu. Sığınabildiğim tek dostum yokolmuştu.
  
      Annem teyzemle teselli buluyordu ama ben kendimi onlardan bu ara soyutluyordum. Ne olursa olsun teyzemin annem olduğu gerçeği içimde bir yeri paramparça etmişti ve onlarla bunu konuşmaya hâlâ hazır değildim. Belki de hiç olmayacaktım...
     
      Akşam tam odama çekilip biraz dinleneceğim sırada telefonum çaldı. Arayan Sedef'ti. Bir yanım o aramayı asla açmamak istiyor diğer yanım buna çok ihtiyacın var,açmalısın diyordu. Dayanamadım...
     
     İlk önce onun  konuşmasına izin verdim.

       "Duygu, merhaba,konuşabilir miyiz? Çok önemli Duygu lütfen cevap ver."dedi Sedef.

         Bir süre gözlerimden akan yaşları durdurmaya çalışıp yutkundum. Ve ciddi bir ses tonuyla:
     
     "Seni dinliyorum. Ne söylemek istiyorsan hemen söyle." dedim.
     
       "Bana kırgın olduğunu biliyorum, öncelikle başın sağolsun ama bilmediğin çok önemli şeyler var. Tek şeye inan,Mazerun ve ben seni çok seviyoruz. Sana ve ailene asla zarar vermeyiz. Seni arayabilseydim veya yanına gelebilseydim hiç düşünmeden gelirdim. Eğer benimle buluşursan sana babanın ölümüyle ilgili tüm gerçekleri anlatacağım. Evinde bulunan muskalar aslında bizim o eve girmemizi engellemek için değil sana zarar vermek için yapıldı. Mazerun muskalar yapıldıktan sonra da yanına gelebildi. Belki duygularını sana açıkça anlatamadı ama babanın ölümüne en çok o üzüldü.Cinler farklı varlıklardır,anlayacaksın. Ama inan onun sevgisi çok büyük. Seni ve aileni koruyamadığına üzüldü;bu yüzden öbür alemde herşey birbirine girdi. Cihan hocaya inanma. O gerçek bir hoca değil. Duygu..." derken bir çığlık sesi duydum ve karışık erkek sesleri ve en sonunda derin bir sessizlik.
    
     "Sedef alo, Sedef! Birşey mi oldu. Sedef sesini duyamıyorum. Lütfen konuş benimle. Sedef nolur birşeyler  söyle." diyerek ağlamaya başladım.
      
       İçimi daha önce hiç hissetmediğim kadar büyük bir korku kapladı. O anda aklıma gelen tek şeyi yaptım.

       "Mazerun! Mazerun eğer beni duyuyorsan nolur gel. Sana ihtiyacım var." dedim.

        Bekledim,sabırla uzun süre bekledim.Mazerun gelmedi. Ben ne muskaları açabildim ne de Mazerun'u çağırmaktan kendimi alabildim. Bütün bunları düşünürken uykuya yenik düşmüşüm. Uyuyakaldım.
     
      Sabah dörde doğru kulağıma bir ses geldi ve beni uyandırdı. O ses Mazerun'un sesiydi.

      "Duygu duvara bak."dedi. Ve ses birden yok oldu.
     
       Duvarda anlayamadığım bazı simgeler vardı. Ortada büyük bir göz kanıyor ve kan ikiye bölünmüş bir şekilde yere akıyordu. Çevresinde beş tane farklı işaret ve isaretlerden her biri sanki acı çeken insan figürleriydi. Korkudan vücudum tutulmuştu ve hiç hareket edemiyordum. Duvarın önünde yüzüm duvara dönük bir şekilde sanki felç geçirmiş gibi kaskatı kalmıştım. Anne diye avazım çıktığı kadar bağırmak istemiştim olmamıştı sesim çıkmıyordu. Duvardan akan kanlar ayağıma kadar gelmişti. Nefesimi kontrol edemiyordum. O anda Mazerun'un sesi duyuldu.

      "Duygu'yu rahat bırak El Cin El Harir!"dedi.
    
        Tam o anda burnum kanamaya başladı. Mazerun karşımda duruyordu. Birden bana güçlü bir şekilde sarıldı ve bilmediğim kelimeler söyleyerek göremediğim o varlığı benden uzaklaştırdı.

       "Muskaları aç Duygu hemen!" dedi.

       Hemen o an yapmam gerekeni yaptım ve muskaları açtım. İçlerinde duvardaki şeklin aynısı vardı. Bu ne demekti, Cihan hoca bana yalan mı söylemişti?

       "Mazerun neler oluyor Sedef nerede?"dedim.

      "Şuan Sedef bazı cinler tarafindan esir edildi, ben de takip ediliyorum. Onu kurtarmaya çalışacağım. Seni canım pahasına koruyacağım Duygu.Cihan hoca onlarla işbirliği yapıyor ve seni kullanıyor.  Yüreğim sana düştüğü günden beri seni herşeyden çok sevdiğimi ve babanın ölümüne çok üzüldüğümü bil. Gitmek zorundayım Duygu." diyerek bana sımsıkı sarılıp yok oldu.

      O an herşeye rağmen hissettiğim duygular beni esir almıştı. Ve ben gönlümü bir Marid cinine kaptırdığıma emin bir şekilde  büyük bir labirentin içinde sürekli aynı yere dönen bir çıkmaza düşmüştüm. Ama en sonunda anlamam gerekeni anlamıştım. Cihan hoca aslında bir hoca değildi. Ve çok tehlikeli biriydi. Yani babamın demek istediği iyilerin iyi olmaması ve kötülerin kötü olmaması aslında buydu. Şimdi taşlar yerine oturuyordu. Ben de artık çok güçlü olmalıydım ve kendimi yanlız kaldığımda koruyabilmeliydim. Bunun için Cihan hocanın yazdıkları ile ilgili araştırmalar yapmaya karar vermiştim.

      Bütün yaşadıklarıma rağmen, Sedef ve Mazerun bana yalan söylememişlerdi. Hayatım bir yalandan ibaret degildi. Yanlız değildim. Mazerun ve Sedef için çok endişeleniyordum. Elimden birşey gelse seve seve yardım ederdim. O an yapabileceğim tek şeyi yapıp Mazerun ve Sedef'e birşey olmaması için dua ettim ve derin bir uykuya daldım...

Lanetli Aşk Cinin AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin